CNN TÜRK'te Hafta Sonu programına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un açıklamalarından önemli satır başları şöyle:
-Eğitimde tümüyle sancısız bir değişim öngörüyoruz. Türkiye'de algısal olarak sık sık değişiklikler yapıldı ve bu çocukların huzursuz olmasına yol açtı.
-İstiyoruz ki önümüzdeki üç yıl içerisinde neyin hangi aşamada olacağı belli olsun. Net bir yol haritası olsun ve insanlar huzursuz olmasın istiyoruz.

-BİZ YARIM İNSAN YETİŞTİRMEYELİM, TAM İNSAN OLSUN
-Temelde bizim arkadaşlarımızla beraber yaptığımız yorum şu; meseleye bir sistem yaklaşımı sorunu. Eğitimin bileşenlerinin birkaç tanesini alıp değişiklik yapmak sistemin bütününü değiştirmiyor. Sadece sınavın adını ya da tekniğini değiştirerek herhangi bir şey yapmak mümkün değil. Eğitim de bir değişim olacaksa sistem bütün olarak ele alınmalı.
-Meseleye sınav olarak bakmıyoruz. Sınav bir araçtır ama zaman içinde amaçlaşmış. Biz sınavı yine araç haline getirmek istiyoruz. Okullar arasında çok olanak farkı var, bunu düzeltmek istiyoruz.
-Zamanla sınavla öğrenci alan okullar da azalacak. Mesleki eğitimin güçlendirilmesi de hayati önemde. Bu konuda zayıfız ama hamle yapabiliriz. İş garantili mesleki eğitim için çalışıyoruz.

"HERKESİN ÜNİVERSİTEYE GİTTİĞİ BİR YERDE İSTİHDAMI SAĞLAYAMAZSINIZ"
-Sınav sisteminin baskısıyla herkes üniversiteye girmek istiyor. Dünyada bu böyle değildir. Bazı üniversiteler kota koyar, herkes üniversiteye girmesin diye. Herkesin üniversiteye gittiği bir yerde siz istihdamı sağlayamazsınız. ABD'de bile üniversite demode olan fikre dönüşüyor. Birtakım uygulamalar var. Diyor ki ben 4-5 sene üniversitede okuyacağıma tam da işim için önemli olan birkaç sertifakayı aldığımda daha başarılı olurum diyor. Biz de bunu yapabiliriz.
-Bir meslek lisesi mezununa askerlikle ilgili kolaylıklar sağlanırsa... Doğrudan doğruya çocuğun işbaşı üretime geçmesi lazım, oradan para kazanması lazım. Çocukların 9. sınıftan itibaren yapabilirsen sigorta pirimlerinin ödenmesi lazım.
-Birçok yeni dersin ilave edilmesi için çalışıyoruz. Geleceğin meslekleri ile birçok alanın girmesini planlıyoruz. Aslında önemli olan şey bu derslerin kendisi değil. Gerçek doğada, hayatta böyle bir ayrım yok aslında. Bizim giderek daha bütünsel bir anlayışa gitmemiz gerekir. Hayatın kendisiyle daha uyumlu, bilgi değil de daha görgü temelli bir yaklaşıma gidilmesi gerekiyor.

YABANCI DİL EĞİTİMİ
-Sayın cumhurbaşkanımızın üzerinde durduğu konulardan biri de bu. Kısa bir çözümümüz yok ama iki senede üç senede varmak istediğimiz bir yer var. Yabancı dil meselesi sadece bir müfredat meselesi değil.
-Yabancı dil bir iletişim aracı. Bizim çocukları alsak Hollanda’ya Fransa’ya götürsek yabancı dil örenirler mi öğrenirler. Çocuklarda sıkıntı yok demek. Sistemde bir sıkıntı var. Bundan sonraki aşamada bizim temel hedefimiz sistem üzerinde yeni bir yapı kurmak.  Amacı değiştiriyoruz.
-Ülke ölçeğinde 4 yıl içinde bütün yabancı dil öğretmenlerinin belli bir standarda gelmesi konusunda bir proje var. Yöntemlerde de bir değişiklik söz konusu.
-Öğretmenlerimiz için çalışma saatleri, atama durumları düzenlenecek.
-10 yıllardır süren sorunlar var. Bi kısmı bu yıl içerisinde çözülebilecek sorunlar. Bununla ilgili web sayfası var. Burada sorulara ne zaman neyi yapıp yapamayacağımız konusunda yanıtlar veriyoruz.
-60 bine yakın sözleşmeli öğretmenimiz var. Bu bir kanun meselesi. Yani Meclis'in karar alması sözkonusu. Ne kadarı Bakanlık olarak çözebileceğiz şeyler; ne kadarı Meclis'in... Bize düşen kısımları biz çözmeye çalışıyoruz. Kanun gerektiren konuları bekliyoruz.

SURİYELİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
-680 bin civarında Suriyeli çocuk var eğitim bekleyen. Hala gelen çocuklar var. Net bir rakam veremiyorum.
-Daha evvel Uluslar arası çocuklar olsun istiyorduk ama bizim çocuklarımızın istikrarını koruyarak. Türkçe öğrenlemerini istiyoruz. Türkiye'yi tanımak istiyorlar. Suriyeli yetiştirmek gibi bir derdimiz yok. Etnik bir davranış sergiliyoruz. Finlandiya'nın bütün öğrenci sayısı 600 binin altında.
-Suriyeli öğretmenler var. Hem Arapça hem Türkçe bilen öğretmenlere ihtiyacımız var.

YAZ TATİLİ KISALACAK MI?
-Tek yarıyıl olmak zorunda değil. 180 iş günü artabilir.  Bizim tatilimiz uzun. Avrupa ortalaması 200 okul günü. Bizde 180 iş günü var. Japonya’da 220 gün. Önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim. Ondan sonra 180 iş günü Avrupa’daki gibi 200 iş günü olabilir.
-Türkiye’nin yüzde 90’ı tarım toplumuyken yazın 3 aylık boşluğu bırakmışlar çünkü tarım yapılıyor.
İş tersine dönmüş yüzde 80’i şehirleşmiş ama bu takvim yine aynı kalmış temel çıkmaz bu.
-Değişebilir. Şu anda 180 iş gününü hemen artırmak gibi bir derdimiz yok. Önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim. Ondan sonra orta vadede 180 iş günü Avrupa’daki gibi 200 gün olabilir.
-Din dersleri içinde 'zorunluluk' geçen bir kelimeden bahsediyoruz. Kimin için zorunlu diye baktığımızda bu tartışılır. Zaman içerisinde demokrasinin dönüşmesiyle bazı insanlar başka dersler almak isteyebilir. Devlet politikası var. Bununla ilgili milletimizin beklentisi bizim için önemli.

ANDIMIZ
- Andımız kararı 5 yıldır beklemede olan bir karar. Eğitimde vizyonun olduğu bir haftada danıştay açıklama yapıyor. Gelecekle ilgili bir kurgulama yapmaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız 'neden şimdi çıkıyor?' dedi haklı olarak. Bu konu bilimsellikle iglili bir konu değil bu siyasal bir mesele.

ADRESE DAYALI EĞİTİM SİSTEMİ
Adrese dayalı eğitimde önümüzdeki yıl bu tür sorunların çözüleceğini görecekler.