Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un açıklamaları şu şekilde:

"Bilim Kurulu'nun 14 kuralına ben de uymaya çalışıyorum. Biraz benim açımdan uymak zor. Özellikle düzenli uyku açısından sorunumuz var. Günde 20 saate yakın mesaimiz var. Sürekli dışarıda olmak zorundayız. Arkadaşlarımız stüdyolarda, meslek liselerinde, BİLSEM'lerde 10 binlerce arkadaşımız aktif olarak çalışırken bizim evde kalmamız zor. Elimizden gelen titizliği gösteriyoruz.

LGS TARİHİ PAZARTESİ AKŞAMI BELLİ OLACAK
Bizim konumuz LGS, YKS YÖK ile ilgili. Pazartesi akşamı bununla ilgili açıklama olacak. Bu mesele MEB'in kendi içinde karar verdiği bir süreç değil artık. Mesela 7 Haziran'ı MEB kendi belirledi. Fakat artık görüş alışverişi yapılarak karar verilmesi gereken bir şey. Bu durum olağanüstü bir durum. Bilim kurulu ne diyecek, diğer sektörlerdeki durum nedir, tüm bunları ele alarak verilmesi gereken bir karar. Pazartesi yapılacak toplantı sonrası çıkacak bir karar.

Bizim okullarımız açık. Öğretmenlerimiz hazır ama açmıyoruz. Çocuklarımızı riske atmak istemiyoruz. LGS'de bir riski göze almayız. Her çocuğumuz bize emanet. Hiçbirini riske atmak gibi bir sıkıntının içinde olmayacağınızı bilmek isteriz.

Stadyum işi, işin biraz magazin kısmı. Birkaç yüz kişinin yaptığı bir sınav. Biz çok imkâna sahibiz. Bu çerçevede her bir sınıfta kaç öğrenci olacak, mesafe ne olacak, dezenfektan malzemeleri öğretmenlerin rolleri ne olacak, okul bahçesindeki durum nasıl olacak, iki sınav arasındaki boşluk nasıl değerlendirilecek bunlarla ilgili senaryolar çalıştık.

Öğretmenlerimizden, il müdürlerimizden, somut olarak similasyonlar istedik. Filanca ilçeyi pilot olarak alalım, kaç öğrencimizi nasıl yerleştiriyoruz, ne tür sorunlar çıkıyor, bunu nasıl çözüyoruz? Bununla ilgili çalışmalar sürüyor. LGS'nin yapılmaması söz konusu değil.

Biz araştırma da yapıyoruz. Çocuklarımızın ölçme değerlendirme açısından durumu nedir? Buna baktığımızda şu kadarlık eğitime ihtiyaç var diyebileceğiz. Bunun süresi kaç hafta olur, bölgesel farklılıklarla eksiklerini tamamlamaya yönelik.

Her hafta il müdürlerimizle toplantı yapıyoruz. Öğretmenlerimizle desten yazıyorlar. İl müdürlerimizle şunu konuşuyoruz. Telafi bölgelere göre değişir. Telafi ihtiyaçları konusunda çalışmaları devam ettiriyoruz. Bölgesel ihtiyaçlar dikkate alınacak.

Korona aslında bir genel tablo dünya açısından. Biz LGS'de örnek sorular yayınlıyoruz. Yeni nesil soru yazmak uzmanlık istiyor. Türkiye'nin en yüksek bilgi birimine sahip uzmanlar soru hazırlıyor. Bu sorular koronayla ilgilidir. Temizlikle, özdenetim, stresle baş etme bu tür durumlarda kendimizi korumanın yollarıyla ilgili biz bu içerikleri sistemin içerisine yediririz.

SINIF GEÇME
Sınıfta kaldınız demek kolay. İkinci dönem daha iyi çalışacaktım diyebilir çocuklar. Çocukların elinden bu hakkı almak istemiyoruz. Sınıf geçme kolaylaşıyor değil. Buna çocuğun ruh sağlığı, toplumun morali açısından da bakmak lazım. önemli olan MEB'in çalışması ödevini yapması. Biz gerekeni yapacağız diyerek topluma deklarasyonda bulunuyoruz. Çocuğumuz devamsızlıktan kalmadıysa biz onun birinci dönem notunu geçerli sayıyoruz. Bu isterse üniversite sınavına girecek öğrenci için olsun. Sorumluluk sınavlarının yapılması suretiyle çocuğumuzun eksiğini giderir hak kaybını önleriz. Sonra eksikliklere bakarız, neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Temel eğitimde de bu böyle. Veli sınıf tekrarı isterse, gelişimsel olarak fırsat tanımak isterse bu da olabilir.

Bu bir maraton koşusu. Biz yolda telafiyi sadece üç, beş haftalık bir mesele olarak görmüyoruz. 2020-2021 yılının tamamını hem eğitim yapmak hem de telafinin tamamlanması olarak bakıyoruz.

Atanan öğretmenlerimizin okulu yok, sınıfı, öğrencisi yok. Böyle bir durumda öğretmenlerimizi fiili olarak okula başlatma imkânımız yok. Burada durum o kadar net ki okul açıldığında göreve başlayacaklar. PİKTES öğretmenlerinin sorununu geçen hafta çözdük. Kadro beklentileri var. Kadrolu öğretmenliğin bir sınavı var, kim kazanırsa öğretmenliği alır.

SORUMLULUK SINAVLARI EYLÜL, HAZİRAN VE OCAKTA
Biz bu süreçte sadece kazanımlara dayalı eksiklikle bir bakış açısına sahip olamayız. Aileyi de, anne babayı da, çocuğun ruh sağlığını da düşünmeliyiz. Emin olun bu akademik eksiklikler kazanımlardaki telafi edilmesi gereken hususlar kısa sürede telafi edilir. Birinci dönem zayıf almışsınız sınıfta kaldınız demek kolay. Belki ikinci dönem daha iyi çalışacaktım, düzeltecektim notlarımı böyle imkanım olmadı diyebilir. Ben çocukların elinden bu hakkını almak istemiyorum. Sınıf geçmek kolaylaşıyor, demek doğru değil. Çocuğun ruh sağlığı, toplumun morali açısından bakmak lazım. Önemli olan MEB'in ödevini yapması. Biz ödevimizi yapacağız ki çocuklarımızdaki eksikliklerini tamamlamak konusunda sorumluluğu üstleniyoruz. Gerekeni yapacağız. Merak etmeyin diyerek topluma bir deklarasyonda bulunuyoruz. Bu anlamda eğer çocuğumuz devamsızlıktan kalmamışsa biz onun birinci dönem notunu geçerli sayıyoruz. Bu isterse üniversite sınavına girecek lise son sınıf öğrencisi için olsun, sorumluluk sınavını halledip bu sınavlarla ilgili olarak da bir bölüm kazanacak. Eylülde haziranda ve ocak ayında sorumluluk sınavları yapılacak. Bu çocuklarımızın eksiğini giderir, hak kaybını önleriz. Sonra da bu eksikleri nasıl tamamlarız, sonra da bunu ne kadar sürede tamamladık diye bakarız. Temel eğitimde de bu böyle. İlkokul bir, iki, üçüncü sınıflardaki öğrencinin başarısı ilk dönem başarılarına göre değerlendiriliyor. Ama bazı durumlarda velinin talebi olursa çocuğun sınıf tekrarı da yapılabilir tabi. Veli sınıf tekrarı isterse, gelişimsel olarak fırsat tanımak isterse bu da olabilir. Bu bir maraton koşusu. Biz yolda telafiyi sadece üç, beş haftalık bir mesele olarak görmüyoruz. 2020-2021 yılının tamamını hem eğitim yapmak hem de telafinin tamamlanması olarak bakıyoruz.