EUKAM hakkında konuşan Prof. Dr. Şanlı, “Merkezimiz, ulusal ve uluslararası alanda kanserle ilgili uygulama, araştırma ve incelemelerde görev alıcı bir pozisyonda bulunuyor. Kanser konusunda hekimleri bilgilendirme çalışmaları, mezuniyet sonrası eğitim kursları, kongre, sempozyum ve toplantıları düzenliyoruz. Tıp Fakültesi mezunlarına kanserle ilgili meslek sonrası eğitimler de veriyoruz. Ayrıca topluma yönelik çalışmalarımız mevcut, değişik zamanlarda halk toplantıları yaparak halkın kanser açısından bilgilenmesini sağlıyoruz. Merkezimizde bilimsel anlamda da kanserle ilgili araştırma projeleri yapılıyor. Epidemiyolojik çalışmalar dediğimiz kanserin görülme, ortaya çıkma sıklığı, kadın ve erkek cinsiyetlerindeki kanser dağılımları gibi araştırmalar yaparak toplumsal anlamda ‘Kanserdeki epidemiyolojik yerimiz nedir?’ diyerek yerimizi saptamaya çalışıyoruz” dedi. “ KANSER ARTIŞI VE AZALIŞINDA ANLAMLI BİR DEĞİŞİKLİK YOK” Türkiye’deki kanser artışı ve azalışında anlamlı bir değişiklik olmadığı yönünde bilgiler elde ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Şanlı, “Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, her yıl kanserle ilgili veri toplama çalışmaları yapıyor. 2018 yılında bir veri yayınladı. Bu veri ışığında önceki yıllara(2011- 2015) baktığımızda kanser vakası sayısında belirli bir değişiklik olmadığını fark ettik. Bölgesel olarak baktığımızda ise bazı bölgelerde artma eğilimi olduğu gördük. Örneğin; Edirne’de 2011-2015 yılları arasında kadın ve erkeklerde kanser artışı söz konusu olmuş. Erzurum bölgesinde ise yine bir miktar kanser oranında artış olmuş. Bunlar resmi veri tabanından elde ettiğimiz veriler ama genel anlamda inceleyecek olursak; Ankara, Bursa ve İzmir’de yani büyükşehirlerde elde edilen veriler, yeni kanser vakalarının oranında bir artış olmadığı kanısına varılıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Şanlı, “Sosyal medya, günümüzün bir gerçeği ve bunu yok sayamayız, buna karşı önlem almak yerine doğru kullanmayı bilmeliyiz. Tıbbı Onkoloji Derneği’nin kendi web sayfası ve sosyal medya hesapları var. Bu gibi resmi kurumların sayfalarından kanserle ilgili her türlü bilgi edinilebilir. Bunun dışında bireylerin yazmış olduğu ve çok tanımadığımız, bilmediğimiz kaynaklardan elde edilen bilgilere güvenmemek lazım. Biz, hasta yakınlarına mutlaka hastanın tedavi süreci ile ilgili bilgileri veriyoruz. Hastanın tedavisinden sorumlu doktoruyla görüşmeliler ve bu süreç içinde oluşabilecek yan etkiler, tedavi zorlukları ve süresi ile ilgili bilgi almalılar. Ayrıca hasta yakınlarına yönelik olarak Türk Tıbbi Onkoloji Derneği(TTOD) web sitesinden her türlü bilgiye ulaşabilirler. Ayrıca bizim de resmi bir web sitemiz bulunuyor. Bizim tek güveneceğimiz kaynaklar, resmi kurumların ve sağlık merkezlerinin web sayfaları ve sosyal medya hesaplarıdır” dedi. Kanserin tedavisinin uzun ve maliyetli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şanlı, “Hastalar erken tanının konmasıyla, hastalık sürecinde tam kür dediğimiz iyileşme şansını yakalıyorlar. Dolayısıyla kanser taraması çok önemli, kadınlarda meme kanseri ve serviks kanseri, erkeklerde ise; prostat kanseri, sigara kullanıcılarında akciğer kanseri gibi bazı kanserlerinin önceden tanısı için mutlaka belirli bir yaştan sonra tarama yapılması gerekli. Örneğin; 50 yaştan sonra tarama yapılması ve bu taramaların ihmal edilmemesi en önemli uyarımız oluyor. Çünkü hastalığı çok erken evrelerde yakalayabilme şansımız olduğunda, hastada iyileşme şansını büyük oranda yakalayabiliyoruz. Toplumsal açıdan baktığımızda ise ilerlemiş kanser maliyetleri, ülkemiz açısından çok yüksek, bu maliyetlerin de erken tanı sayesinde önüne geçmiş oluruz” diye konuştu. “Kanser hastalarına danışman hemşirelik hizmeti veriliyor” “EGE ÜNİVERSİTESİ KANSER KAYITÇILIĞINDA LİDER” Doç. Dr. Caner “Ege Üniversitesi kanser kayıtçılığında, şu an hem İzmir hem de Türkiye’de lider pozisyonunda olup oldukça yüksek, bir seviyede kanser hasta verilerimiz var. Ege Üniversitesi Hastanesi kanser kayıtlarımızla ilgili Türkiye’de tuttuğumuz kayıtların düzenliliği ve başarıları konusunda Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği tarafından verilen birincilik ödüllerimiz ve Sağlık Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü tarafından teşekkür belgemiz bulunmaktadır. Şu an aktif kanser kayıtçılığı konusunda yoğun bir hizmet veriyoruz. Bu konuda eğitim seminerleri de veriyoruz. Ayrıca merkezimiz, kanserin tanı ve tedavisi ile hastalığın takibi üzerine temel onkolojik anlamında araştırmalar yapmakta, ulusal ve uluslararası projeler gerçekleştirmektedir ” dedi. Kanser hastalarına danışman hemşirelik hizmeti verildiği söyleyen Doç. Dr. Caner, “Hastaya tanı konulduktan sonra danışman hemşirelere yönlendiriliyor. Bazı hastalarımız kanser tanısı aldıktan sonra psikososyal problemler yaşamaktadır. Bu vakalar, hekimleri tarafından danışmanlık hizmeti veren uzman hemşirelerimize yönlendirilmektedir. Uzman hemşireler ile hastaya hastalığı konusunda bilgi ve destek verilmektedir. Eğer hastanın ruhsal durumu uygun değilse hemşirelerimiz psikiyatriden randevu alarak hastayı bu birime yönlendiriyor” diye konuştu. Kanser farkındalığı için çalıştıklarını vurgulayan Doç. Dr. Caner şu şekilde devam etti: “ Kanser haftası, kanser günleri, meme kanseri günleri, sigarayı bırakma günü gibi özel günler yanında muhtelif zamanlarda da kanser ile mücadele konusunda özel ve resmi kuruluşlarda ve üniversitemizde bireysel olarak farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Halka ve kanser hastalarının yakınlarına yönelik bilgilendirici organizasyonlar ve seminerler düzenliyoruz” “SOSYAL MEDYA YANILTIYOR” Kanser konusunda sosyal medyada yer alan çoğu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Doç. Dr. Caner, “Örneğin; ‘Bu bitki iyidir’, ‘Bunu içerseniz iyi olursunuz’ vb. söylemler üretiliyor. Kanserin tedavisi bu kadar kolay değil. Türkiye’deki ve yurt dışındaki bilim insanları kanser tedavisi için birçok araştırma yapmaktadır. Kanserin biyoloji ve immünolojisi oldukça karmaşık bir mekanizma içeriyor. Bilimsel olmayan ilaçlar ve bilgilerle düzelebilecek bir hastalık değil. Ayrıca ‘Kanserin tedavisi özellikle bulunmuyor’ vb. gibi yanlış bilgiler üretilmektedir. Kanserin tedavisi mekanizmasından dolayı oldukça çok zordur. Kanser hücresi çok zeki olup yaşamak için her türlü yolu denemekte, vücudun immun sisteminden korumakta ve ilaçlara karşı direnç gösterebilmektedir. Dünyada pek çok bilim insanı uygun tedavi molekülleri ve tanı yöntemleri konusunda araştırmalar yapmaktadır. Deneysel çalışmalar ile elde edilen veriler firmalar tarafından değerlendirilmekte ve klinik kullanım için uygun moleküller üretilmeye çalışılmaktadır. Fakat bu süreçler oldukça zaman alıcı ve çok fazla araştırmaları yapılmasını gerektirmektedir” dedi.