GÜNDEME BAKIŞ- DEVA Partisi, Buca Cezaevi alanına ilişkin hazırlanan son imar planlarını; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve katılımcı demokrasi açısından sorunlu bulduklarını açıkladı. Yapılan yazılı açıklamada, alanın yalnızca fiziki bir mekan olmadığı, toplumsal hafızada derin izler taşıdığı vurgulandı.
KENT HAFIZASI VE KAMUSAL SORUMLULUK VURGUSU
Açıklamada, Buca Cezaevi alanının geçmişiyle yüzleşilmesi gereken özel bir alan olduğu belirtilerek, bu alana dair kararların yalnızca teknik ya da ekonomik değil, toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınması gerektiği ifade edildi. Alanın aynı zamanda Buca’nın uzun süredir biriken yeşil alan, sosyal donatı ve kamusal alan ihtiyacı açısından stratejik öneme sahip olduğu kaydedildi. Mevcut yoğunluk ve altyapı kapasitesi dikkate alınmadan yapılaşmaya açılmasının kent yaşam kalitesini olumsuz etkileyeceği vurgulandı.
Yapılan açıklamanın tamamı;
DEVA Partisi olarak, Buca Cezaevi alanına ilişkin hazırlanan son imar planlarını; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve katılımcı demokrasi açısından sorunlu bulduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Buca Cezaevi alanı yalnızca fiziki bir mekan değildir. Bu alan, birçok insanın hayatında derin izler bırakmış; toplumsal hafızada acı hatıralar barındıran, geçmişiyle yüzleşilmesi gereken özel bir alandır. Bu nedenle buraya dair her karar, yalnızca teknik ya da ekonomik değil; toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınmalıdır.
Söz konusu alan, aynı zamanda Buca’nın uzun yıllardır biriken yeşil alan, sosyal donatı ve kamusal mekan ihtiyacı açısından stratejik öneme sahiptir. Bu denli kıymetli bir alanın, bölgenin mevcut yoğunluğu ve altyapı kapasitesi dikkate alınmadan yapılaşma baskısına açılması, kent yaşamının kalitesini daha da olumsuz etkileyecektir.
Kamuya ait bir alanın, kamu yararına kullanılması gerekirken; bu amaç doğrultusunda bir başka kamu kurumundan bedel talep edilmesini doğru bulmuyoruz. Kamunun kamuyla mali bir ilişki kurması, kamu yararı ilkesini zedelediği gibi; bu alanın ekonomik değer ve rant unsuru olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Bu yaklaşımı kabul edilemez buluyoruz.
Planlama süreçleri; şeffaf, katılımcı, sürdürülebilir ve kamu yararını esas alan bir anlayışla yürütülmelidir. Ancak mevcut planların hazırlanma sürecinde meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının ve Bucalıların görüşlerinin yeterince alınmadığı görülmektedir.
Bizler, kentin geçmişine saygı duyan; bugünü yaşayanlarla birlikte düşünen ve geleceği sorumlulukla kuran bir anlayışı savunuyoruz. Kentlerin kontrolsüz dönüşüme değil, özenli korunmaya ve kamusal akla ihtiyacı vardır.
Bu nedenle çağrımız açıktır:
Kent hafızasında yeri olan alanlar ve yapılar, mülkiyet durumuna bakılmaksızın; şeffaf, katılımcı ve kamusal bir değerlendirme sürecine tabi tutulmalıdır. Kent, yalnızca bugünün yatırım ve rant hesabıyla değil; geçmişin birikimi ve geleceğin hakkı gözetilerek ele alınmalıdır.
DEVA Partisi olarak; Buca Cezaevi alanının, rant odaklı yaklaşımlarla değil; herkes için erişilebilir yeşil alanlar, sosyal ve kültürel donatılar ve kamusal ihtiyaçlar gözetilerek, bedelsiz ve kamusal bir anlayışla değerlendirilmesini savunuyor; bu doğrultuda söz konusu planlara itiraz ediyor, planların yeniden ele alınmasını ve katılımcı bir süreçle revize edilmesini talep ediyoruz.
Kentler betonla değil; adaletle, ortak akılla ve kamu yararıyla geleceğe taşınır.
DEVA Partisi olarak Buca’nın ve İzmir’in geleceğini kararlılıkla savunmaya devam edeceğizDEVA Partisi olarak, Buca Cezaevi alanına ilişkin hazırlanan son imar planlarını; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve katılımcı demokrasi açısından sorunlu bulduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Buca Cezaevi alanı yalnızca fiziki bir mekan değildir. Bu alan, birçok insanın hayatında derin izler bırakmış; toplumsal hafızada acı hatıralar barındıran, geçmişiyle yüzleşilmesi gereken özel bir alandır. Bu nedenle buraya dair her karar, yalnızca teknik ya da ekonomik değil; toplumsal sorumluluk bilinciyle ele alınmalıdır.
Söz konusu alan, aynı zamanda Buca’nın uzun yıllardır biriken yeşil alan, sosyal donatı ve kamusal mekan ihtiyacı açısından stratejik öneme sahiptir. Bu denli kıymetli bir alanın, bölgenin mevcut yoğunluğu ve altyapı kapasitesi dikkate alınmadan yapılaşma baskısına açılması, kent yaşamının kalitesini daha da olumsuz etkileyecektir.
Kamuya ait bir alanın, kamu yararına kullanılması gerekirken; bu amaç doğrultusunda bir başka kamu kurumundan bedel talep edilmesini doğru bulmuyoruz. Kamunun kamuyla mali bir ilişki kurması, kamu yararı ilkesini zedelediği gibi; bu alanın ekonomik değer ve rant unsuru olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Bu yaklaşımı kabul edilemez buluyoruz.
Planlama süreçleri; şeffaf, katılımcı, sürdürülebilir ve kamu yararını esas alan bir anlayışla yürütülmelidir. Ancak mevcut planların hazırlanma sürecinde meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının ve Bucalıların görüşlerinin yeterince alınmadığı görülmektedir.
Bizler, kentin geçmişine saygı duyan; bugünü yaşayanlarla birlikte düşünen ve geleceği sorumlulukla kuran bir anlayışı savunuyoruz. Kentlerin kontrolsüz dönüşüme değil, özenli korunmaya ve kamusal akla ihtiyacı vardır.
Bu nedenle çağrımız açıktır:
Kent hafızasında yeri olan alanlar ve yapılar, mülkiyet durumuna bakılmaksızın; şeffaf, katılımcı ve kamusal bir değerlendirme sürecine tabi tutulmalıdır. Kent, yalnızca bugünün yatırım ve rant hesabıyla değil; geçmişin birikimi ve geleceğin hakkı gözetilerek ele alınmalıdır.
DEVA Partisi olarak; Buca Cezaevi alanının, rant odaklı yaklaşımlarla değil; herkes için erişilebilir yeşil alanlar, sosyal ve kültürel donatılar ve kamusal ihtiyaçlar gözetilerek, bedelsiz ve kamusal bir anlayışla değerlendirilmesini savunuyor; bu doğrultuda söz konusu planlara itiraz ediyor, planların yeniden ele alınmasını ve katılımcı bir süreçle revize edilmesini talep ediyoruz.
Kentler betonla değil; adaletle, ortak akılla ve kamu yararıyla geleceğe taşınır.
DEVA Partisi olarak Buca’nın ve İzmir’in geleceğini kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz