Dünya’yı son zamanlarda sarsan Corona Virüsü diğer bir adıyla COVİD19, Türkiye’de de görülmeye başlandıktan sonra büyük bir kaygı sardı her birimizi. Uzmanı olmadığım bir konu olan virüs ve salgınlar hakkında size bilgi vermem doğru değil ancak bu süreçte korku ve kaygı salgınının da çok tehlikeli olduğunu belirtebilirim bir ruh sağlığı çalışanı olarak.

Bu süreçte sosyal medyada yayılan asılsız haberler kişilerin kaygı seviyelerini daha da körükleyecektir. Yapacağımız kaynağı belli olmayan paylaşımlar hali hazırda Kaygı Bozukluğu olan ya da Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan bireyleri daha da olumsuz yönde etkileyecektir ya da tedavisini başarıyla sonlandırmış bu bireylerin tekrardan semptomlarının görülmesine sebebiyet verecektir.

Evet tedbirli olmalı, ciddiye almalıyız bu virüsü. Biraz da kaygılı olmalıyız. Çünkü kaygı bizim savunma mekanizmamızın “korunma” güdüsünü uyarır. Örneğin, karşıdan hızla gelen bir arabanın önüne bilerek kendimizi atmayız çünkü o aracın bize çarpacağını biliriz bu nedenle beynimiz aracı görünce kaygı geliştirir ve bize beklememiz gerektiğini söyler.

Böylece göreceğimiz zarardan biri korur. Şu anki durumda da bu böyle. Evet kaygılı olalım ki tedbiri elden bırakmayalım ancak kaygının dozunu da iyi ayarlayalım. Dozunda kaygı ve korku bizi koruyacaktır. Her gün aynı haberleri defalarca okumak, sürekli bu konuyla ilgili videolar izlemek ve paylaşımlar yapmak bizlere bir fayda sağlamayacak korku salgınını körükleyecektir. “Bugün kaç vaka görülmüş? Ölü sayısı ne olmuş? Nerelerde görülmüş?” sorularını her an takip etmek bizi daha da korkutacak ve aşırıya kaçan kaygı bize yalnızca zarar verecektir. Ayrıca, hiçbir salgın yokmuş gibi davranmak da bize zarar verecektir. Bu nedenle, bunu orta seviyede tutmak faydalı olacaktır.

Korku ve paniği tetikleyen bir diğer unsur da elbette belirsizliklerdir. Belirsiz olan ve bilinmeyen bir şeyden korkarız. Ancak, virüs ilk Çin’de görüldüğünde çok daha fazla bilinmezliğe gebeydi. İnsanlar çok daha fazla panik halindeydi. Biz şu an en azından almamız gereken tedbirleri biliyoruz. Bunları harfiyen uygulamak bizim bunun üstesinden gelme sürecimizi de hızlandıracaktır. Yarın edindiğimiz koruyucu bilgiler daha da artacak ve belirsizlikleri aydınlığa taşıyacaktır bu nedenle bilime güvenmek ve inanmak her birimize iyi gelecektir. Krizi fırsata çevirmek isteyenlerden ziyade yalnızca enfeksiyon uzmanlarına kulak vermek doğru bilgiye ulaşmamızı da sağlayacaktır.

Bu süreçte mecbur değilsek evden çıkmayalım. Zorunlu değilsek hastaneleri ve acil servisleri meşgul etmeyelim. Sağlık çalışanları için yeterince zorlu bir süreç olacak çünkü. Bu süreçte evdeyken psikolojik iyi oluşumuzu nasıl stabil tutabiliriz biraz bundan bahsedelim.

Stresimizi kontrol altında tutmayı öğrenmemiz gerekiyor çünkü stres, bağışıklık sisteminin baş düşmanıdır. Bu süreçte bağışıklık sistemimiz için iyi beslenmeli, iyi uyumalı, sigara ve alkolden uzak durmalıyız. Kaygılarımızı arttırmaması için kafein içeren çaylardan ve kahveden uzak durmalı bunun yerine bitki çaylarına, meyve çaylarına yönlendirmeliyiz kendimizi.

Sosyal iletişimde olmak bize çok iyi hissettirecektir. Sevdiğimiz yakınlarımızla görüntülü konuşmak, onları dinlemek bize de çok iyi gelecektir. Bu süreçte vakaa sayılarını konuşmaktansa geçmiş güzel anılarınızdan ve gelecek planlarınızdan bahsedebilirsiniz.

Bol bol okuyun, izleyin, yazın, hayal kurun, sevdiğiniz şarkıları dinleyin, küçük egzersizler yapın ve yeni bir beceri öğrenmeye çaba gösterin. Yaşamın içinde biraz yavaşlamak bize ruhsal anlamda da iyi gelecek. Belki bu süreç bizim kişisel gelişimimize de fayda sağlayacak.

Doktor tavsiyesi olmadan lütfen sakinleştirici ilaçlara başlamayın. Eğer kullanıyorsanız düzenli olarak almaya devam edin ve doktordan onaysız lütfen bırakmayın.

Bu süreçte toplumumuz evde kaldığı süre zarfında işine döndüğünde ekonomik yaralarını sarma düşüncesiyle meşgul edecek kendisini. Bu nedenle, sonrasında ruhsal travmaların büyümemesi için devletin çalışanlar ve küçük işletmeciler bazında ekonomik önlemler alması gerekmekte. Lütfen bunların da önlemini alalım ve toplumumuzu ruhsal anlamda koruyalım.

Bu süreçte dayanışmaya, anlayışa, empatiye ve sevgiye çok daha fazla ihtiyacımız olacak.

Lütfen anlayışla ve empatiyle hareket edelim.

Sağlıkla kalın.

Sevgiler…