Dünya’yı saran Covid-19 salgını hala devam etmekte ve evlerimizde zaman geçirmeyi sürdürmekteyiz. Bu sürede biz yetişkinler kaygılarımızı veya enerjimizi kontrol edebilecek yollar ararken, çocukların bunu ne şekilde yaşayabileceğini gözden kaçırıyor olabiliriz.

Çocuklar, kaygı ve korkularını eğer sözel olarak ifade edemiyorlarsa bunu davranışsal olarak gerçekleştirirler. Daha fazla hareket edebilir, hırçınlaşabilirler. Bu noktada aileler içinse durumu kontrol etmek daha da zorlaşabilir. Sürekli hareket etmek isteyen, akranlarıyla iletişimde olmak isteyen çocuğa evde kalmak zorunda olduğunu anlatmak çocuk için çok kaygılandırıcı ve yıkıcı olabilir.

Bu noktada, evde çocukların sınırlı zaman dilimi içinde teknolojiyi kullanmasına ve akranlarıyla iletişime geçmelerine izin vermek onlar için yapıcı bir olanak olabilir. Akranlarının ona duygudaşlık yapması çocuğun bu duyguyu tek başına yaşamadığını anlamasına yardımcı olacaktır.

Ailelerin, çocukların kaygılarını açığa vurmasına yardımcı olması çocuk için çok yararlı olacaktır. Koronavirüsü anlatan resimler çizmesine teşvik edebilir, oyun hamurundan koronavirüs yapabilirsiniz. Ardından da bu resim veya hamur üzerinden virüs hakkında konuşabilirsiniz. Çocukların bu noktada soracağı her soruya dürüst ama onu korkutmayacak şekilde yanıtlar vermelisiniz.Virüsün önlenemeyecek boyutta olduğunu anlatmaktansa alınacak önlemlerin onları koruyabileceğinden bahsedebiliriz. Örneğin, “ellerimizi düzenli olarak 20 saniye kadar yıkarsak virüsleri kendimizden uzaklaştırmış oluruz. Hadi, seninle el yıkama şarkısı söyleyelim” diyebilirsiniz. Çocuğun 20 saniyeyi kafasında kurgulaması zor olacağı için bir el yıkama şarkısı belirleyebilir ve elini yıkadığı süre boyunca bu şarkıyı söylemesine teşvik edebiliriz. Alacağımız önlemlerin önleyici etkisi çocuğun rahatlamasını sağlayacaktır.

Ayrıca, çocuklar aile içerisinde bu korkuyu yaşayan tek birey olmaktan da rahatsızlık duyabilirler. Bu noktada aile bireylerinin de kendi duygularını rahatlıkla ifade etmesi fayda sağlayacaktır. Örneğin, kare şeklinde bir kutunun üzerine duyguları temsil eden yüz ifadeleri yapıştırabilirsiniz. Küpün ön yüzünde mutlu bir yüz, diğer tarafında ağlayan bir yüz, heyecanlı, korkmuş vb. duyguları barındıran yüzler yapıştırabilirsiniz. Ardından kutuyu havaya atıp yere düşen taraftaki duyguyla ilgili aile bireyleri birer çocukluk anısını anlatabilir. Örneğin, annenin havaya attığı küpte gelen duygu “korku” ise anne, “ben küçükken hasta olmaktan çok korkardım, ama hasta olmamak için aldığım önlemlerin işe yaradığını gördüm ve zamanla bu korkum azaldı” gibi gerçekçi örnekler verebilir. Böylece çocuklar da kendi duygularının normal olduğunu kavrayabilirler.

Beden ve duygular bir bütündür bu noktada çocukların bedenlerini de hareket halinde tutmaları onların iyi oluşlarını güçlendirecektir. Yastıklardan veya iplerden oluşan parkurlar yapmak, birlikte yemek yapmak, temizlik yapılırken ona da görevler vermek çocuğun hareket kapasitesini arttıracaktır.

Bu sürecin geçici bir süreç olduğunu unutmayalım. Evde de yapılabilecek, yaşamı güzelleştirecek aktiviteler bulmanın yaratıcılığımızı ve kişisel gelişimlerimizi besleyeceğini fark edelim.

Tüm sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz sağlıklı zamanlar dilerim.

Sevgiler!