Sertel, temel atma töreninde yaşanan eylemi de değerlendirerek, "Binlerce depremzedenin, o mutlu gününde, o insanlara kendi sorunlarını aktarma ve coşkusunu bastırmayı hem işçilere hem sendikaya bırakıyorum. Doğru bulmadığımı ifade ediyorum" dedi. 

Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de Bayraklı kooperatifleşme modeli ile yapılan ilk apartmanın ve Karabağlar'da İZBETON tarafından inşa edilen okulun temel atma törenlerine katılarak, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde Roman Buluşmasına katıldı. Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de gerçekleştirdiği programların her birinin kendine özgü güzellikleri ve anlamları olduğunu kaydeden CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Dilber Apartmanı'nın depremzedeler, İzmirliler için önemine dikkat çekti. Sertel, "Öncelikle konut açısından kooperatifleşmeyi sağlayan, halkın sağlıklı ve ucuza üretilebilecek konutta oturmasını sağlayan Büyükşehir Belediyesi, ona bağlı şirketlere ve İZBETON'a teşekkür ediyorum. Çünkü müteahhit karını işin içine kattığınızda vatandaş sıkıntı çekiyordu. Bizim bölgemiz Bayraklı'da, çok sayıda evin göçmesi ve deprem sonrası çok sayıda eve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oturulamaz raporu verilmesi, ardından da çok sayıda evde yapılan denetimlerde korozyon kontrolünde, vatandaşların evlerinin yıkımı söz konusuydu ve burada iktidarın, AK Parti'nin depremzedelere sahip çıkması gerekiyordu" dedi. 

"İZMİR AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ"

İzmir'in cezalandırıldığını anlatan Sertel, "Düzce'de 5,9 deprem oldu, Düzce'yi hemen afet bölgesi ilan ettiler. İzmir'de 6,9 şiddetinde deprem oldu ve İzmir Bayraklı afet bölgesi ilan edilmedi. Edilseydi, depremzedelerimiz kredilerde sanki konut yenileyen vatandaşlar gibi değerlendirilmeyecek, 0 faizli, 2 yıl ödemesiz kredilerle konut yapma hakkına sahip olacaktı. İzmir bu konuda cezalandırıldı" ifadelerini kullandı. 

"ATİLA KAYA YALAN SÖYLÜYOR"

AK Parti İzmir Milletvekili Atilla Kaya'nın "12.11.2020 tarih 156178 sayı ve devamında alınan dört kararla, 30 Ekim 2020 İzmir depreminin genel hayata etkili afet olduğuna dair karar verilmiştir. Şahsınız ve partiniz yalanı alışkanlık haline getirmiştir. Bir afet üzerinden yaptığınız çirkin siyaseti kınıyorum. Ayıp" açıklamasının hatırlatılması üzerine konuşan Sertel, "O onu söylerken maalesef kendisi kocaman bir yalan söylüyor. Bölgemiz afet bölgesi ilan edilseydi bu dediklerim yapılırdı, vatandaş müteahhitlerin eline teslim edilmezdi, depremzedelerimize sahip çıkılırdı. O bölgede yaşayan insanların  vergileri affedilir, belli plan çerçevesinde ödemeleri yapılırdı. Bu bölge afet bölgesi falan ilan edilmedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan uyduruk bir şey almışlar. Öyle değil. Bunu en iyi Bayraklı'da yaşayan insanlar biliyor zaten, kimin nasıl ne çileler çektiğini konutlarını yaparken nelerle karşılaştığını. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li belediyeler burada imar revizesi yaparken, insanlara bir nebze soluk alabilmeleri ve konutlarını yenileyebilmeleri için imar desteği verdiler. O da mahkemelik oldu ama odalar bu konuda çevrede yoğunluğun artacağını işaret ediyorlar. Yoğunluğun artıp artmadığını Bayraklı'da yaşayan insanlar çok iyi görüyor ve biliyor. Bir yanda 30 katlı bina yapacaksınız, yoğunluk olmayacak, onun yanında 10 kata müsaade etmeyeceksiniz. Bu bina 2 kat artacak, 2 kat ilaveye müsaade etmeyenler, 30-40 kata ne diyor. Kafanızı kaldırıp tepesine bakmak istediğinizde yere çakılacağınız yükseklikte binalar var ama vatandaşa gelince yok" diye konuştu. 

"SOYER'İN BULDUĞU UCUZ KREDİYE ONAY VERMEDİLER"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in yurtdışından bulduğu ucuz krediyi hatırlatan Sertel, "Burada vatandaş rant için değil hak için var. Emekli olmuş, zamanında emekli maaşıyla ev alınabiliyordu ya da kooperatife girmiş, ödemiş. Şimdi o evinin tekrar kendisine satılmak istemesinin karşısında sıkıntı yaşıyor. Çünkü emekli, ödeyemeyecek. Bunu iktidara anlatamıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Dünya Bankası'ndan ve Avrupa'daki kredi kuruluşlarından kredi buldu. Ucuz ve uzun vadeli. Bununla depremzedelere kredi verilecekti ama Recep Tayyip Erdoğan izin vermedi. Tunç Soyer cezalandırılmadı ki burada, Tunç Soyer kendisine konut yapmayacaktı, vatandaşa yapacaktı. Vatandaş yararlanacaktı, depremzedeler yararlanacaktı. Bu haklı ve güzel krediye geçit vermediler ve İzmir halkı cezalandırıldı" dedi. 

"TOPLUM AKP GERÇEĞİNİ BİLİYOR"

CHP'li Sertel, "İzmir'de yaşayan halkımız AKP'nin gerçeğini iyi biliyor. Bunların halkın sorunlarına ne kadar uzak ve ırak davrandığını biliyor. Halk deyince akıllarına çok küçük bir zümrenin geldiğini toplum biliyor. Bu sebeple onlara cevap vermeye bile gerek yok. Onlar kötü dillerini, kötü söylemlerini aynaya bakıp, aynayla konuşsunlar. Bunu öneriyorum o arkadaşlara" açıklamasında bulundu. 

"DEPREM VERGİSİNİN NEREYE GİTTİĞİ BULUNACAK, HESABI SORULACAK"

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Deprem vergisinin nereye gittiğini bulacağız ve hesabını soracağız" açıklamasına dikkat çeken Sertel, "1999 büyük Marmara depreminden sonra depremden etkilenen vatandaşlarımızın kullanması için fon oluşturuldu, ek vergiler konuldu. Deprem vergisi. Şu anda deprem fonunda milyarlarca lira olması lazım, yeni parayla milyar lira olması lazım ama bu para yok. Bu para nereye harcandı? 'Değişik yerlerdeki depremlere, altyapıya harcadık' diyorlar. Birileri çıkıp 'sana ne' diyor. Siz kendi evinizde bütçe oluşturarak, ailenize 'bu parayı beyaz eşya için biriktiriyoruz' diyorsunuz ama o para eğlencede yenilip, harcanıyor. Evdeki insan da 'Ya baba beyaz eşya için biriktirdiğimiz para neden eğlencede, akşam yemeklerinde harcadın' diye sorar. Bu hakkın teslimidir. Bu bulunacak tabi ki, nerelere harcandığı ortaya çıkacak, halk adına hesap sorulacak" dedi. 

"O PARAYI YEDİLER"

Sertel, bölgenin imara açıldığı dönemi hatırlatarak, "Siz buradaki insana sıfır faizli, 2 yıl ödemesiz krediyi vermiyorsunuz, 'Siz de güzel, doğru yere ev yapsaydınız' diyorsunuz! Kardeşim bu tarım alanları 12 Eylül'de Kenan Evren döneminde imara açıldı. Etüt yapıldı mı, hayır. Ben de bu bölgede otuyorum, bizim evimizde yıkılabilirdi. Bana aynı daireyi tekrar satmak istiyorlar. Genel Başkanımız çok haklı, deprem için toplanan paranın deprem için harcanması lazım. O parayı yememeleri lazım, yediler" ifadelerini kullandı. 

"SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYELERDE EYLEM OLUR"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla depremzedelerin Dilber Apartmanı temel atma töreninde Çiğli Belediyesi işçileri tarafından yapılan eylemin ve CHP'li belediyelerde yaşanan grev ve eylemlerin hatırlatılması üzerine konuşan Sertel, "Ben bu durumla ilk defa karşılaşmıyorum. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde 1989'da Yüksel Çakmur zamanında, Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı yaptım. 32 yaşında en genç daire başkanı bendim. Ondan önceki belediye başkanı döneminde 1 tane eylem olmuyordu. 1 tane hak arayışı olmuyordu. Ne zaman sosyal demokrat belediye başkanları geliyor, oralarda eylem, hak arama oluyor. Çünkü demokrasi var. Demokrasinin uygulamalarından biri de işçinin kendi hakkını aramasıdır. Bu MHP'li ya da AKP'li belediyelerde olmuyorsa, oradaki baskının sonucudur. İşçi orada sesini çıkartırsa derhal kapının önüne konur, sendika yoktur. İşçinin kendi maaşını artırmak için direniş hakkı, hak isteme hakkı yoktur. Hemen kovulurlar. Bu nedenle bizim belediyelerimizde bu tür eylemler olur" dedi. 

"TAKDİR SENDİKANIN VE İŞÇİLERİN"

Sertel açıklamasını şöyle sürdürdü: 

Her eylemin de vakti zamanı vardır, o ayrıdır. İşçilerin haklarını aramak ve korumak hakkı olduğu gibi başkalarının hakkına da tecavüz etme hakkı yoktur. Dünkü programda seslerini duyurdular, bu demokratik bir haktı ama orada binlerce depremzedenin, o mutlu gününde, o insanlara kendi sorunlarını aktarma ve coşkusunu bastırmayı hem işçilere hem sendikaya bırakıyorum. Doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Çünkü belli alanlarda doğruydu, seslerini duyurdular, sonra bu tarz şeylerin yaşanmasının doğru olmadığını ifade ediyorum. Bunu da işçi kardeşlerimin bütününü temsil ettiğini düşünmüyorum. Orada bu işi yapan 10 - 15 kişilik bir yapı vardı ve o yapının amacı bence üzüm yemek değildi, bağcıyı dövmekti. Ona yönelik bir hareket sezdim. Takdir sendikanın ve işçilerin.