GÜNDEME BAKIŞ - CHP YDK Üyesi, Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, GÜNDEME BAKIŞ TV'ye konuk olarak önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti İzmir Milletvekilleri ve İl Başkanlığı tarafından yapılan "İzmir'de birinci parti olacağız" söylemini, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu'nun "İzmir Büyükşehir Belediyesini alacağız. İzmir'e Kibar ve Özfatura dönemini tekrar yaşatacağız" açıklamasını, CHP Genel Merkezi'nde "Ekrem İmamoğlu" ve "Kemal Kılıçdaroğlu" gruplaşması oluştuğu yönündeki iddiaları değerlendiren CHP'li Polat, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın "Mustafa Kemal Atatürk vatanı, Recep Tayyip Erdoğan devleti kurtardı, devlet payidar oldu" açıklamasına da yanıt verdi. 

"GİDECEKLERİNİ ANLADILAR ATATÜRK'E SARILMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Son zamanlarda AK Parti kanadından "CHP'ye yönelik yapılan "Atatürkçülük" eleştirilerine dair açıklama yapan Polat, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin siyaset yapma fıtratı var. Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti'nin yarattığı tüm değerleri yok etme gibi bir alışkanlıkları var. Hatta resmi devlet dairelerinden 'Türkiye Cumhuriyeti' tabelasını sökecek kadar sıkıntılılar. Atatürk'ün yarattığı Cumhuriyet değerleriyle sıkıntıları var. Bizim Cumhuriyetimize reklam arası diyen, Atatürk'ü aşağılamaya kadar giden, keşke Yunan kazansaydı diyen adamlardan ders almış bir gelenekten bahsediyoruz. Sıkıştıkları her noktada da Atatürk'e saran bir zihniyetten bahsediyoruz. Takiye, gömlek değiştirme bunların geleneklerinde var. Süreçte gideceklerini anladılar ve sıkıştılar, her şeye sarıldıkları gibi Atatürk'e ve Atatürk değerlerine de -mış gibi sarılmaya çalışıyor bu arkadaşlar" dedi. 

"15 TEMMUZ SONRASI ATATÜRK DÜŞMANLIĞINA DEVAM ETTİLER"

Polat açıklamasını şöyle sürdürdü: 

Gönül ister ki keşke Atatürk Cumhuriyeti değerlerine gerçekten sahip çıkabilseler. Gerçekten bunu tartışmak yerine içselleştirebilselerdi ama böyle bir şey yok. 15 Temmuz sürecinde sıkıştıklarında bile Atatürk'ün dev posterlerini astılar. Sonrasında kaldıkları yerden Atatürk düşmanlığına devam etmiş bir siyasi gelenek. Sıkışmışlar, o sıkışıklığı gidermek için Atatürk'e sarılmaya çalışıyorlar. Ancak bu millet, bunların bu siyaset biçimini çok iyi okuyor. Bunlara prim verdiklerini düşünmüyorum.

"POLEMİK DIŞINDA ÜRETEBİLECEKLERİ ŞEY KALMADI"

Baktıkları, durdukları düzlem itibariyle kendilerini ifade etmiş arkadaşlarımız. Sadece devleti kurmadı, ümmet toplumundan devlet toplumuna geçen bir liderden bahsediyoruz. Atatürk dönemi ve sonrasındaki bir müddette nasıl bir aydınlanma çağı yaşandığını, nasıl bir sanayi hamlesi yaptıklarını, kıt kaynaklarla devleti kurduklarını tarihe bakıp okumaları gerekiyor. Devletimizin modern devlet ve millet olmasının temellerini ve hızlı adımlarını Onuncu Yıl Marşını okuyarak anlayabilirler belki. Biraz onu dinlesinler. Bugünlerde onlar açısından gidebilecekleri başka yer yok, tartışma, polemik yaratarak siyaset üretmeye çalışacaklar. Üretebilecekleri polemik dışında bir şey kalmadı. 

"ATATÜRK'ÜN KURDUĞU YERLERE ÇÖKTÜLER"

Bu millet Atatürk'ün neler yaptığını, zaferler kazanmış muzaffer bir komutandan nasıl bir devlet adamına döndüğünü, nasıl anlaşmalar yaptığını, devletin kurumlarını nasıl kurup, ayağa kaldırdığını, ekonomiyi nasıl canlandırdığını, para basmasından darphanesine kadar, dış işleri bakanlığından tutun da sanayi ve tarım hamlelerine kadar. Bunlar Atatürk'ün tarımı geliştirmek için kurduğu yerlerin hepsine çöktüler. Birine de kaçak bir saray yaptılar. 

"YÖNETİM BECERİKSİZLİKLERİNİ PERDELEMEK İSTİYORLAR"

Gezi olaylarından başlayacak olursak, gezide insanlar, toplum, gençler özellikle iletişimsizlik ve despotizmden kaynaklı hak arayışı ve doğa koruma noktasında itiraz ettiler. O itirazın üzerine yine siyasi sıkışmadan kaynaklı, gençleri terörize ederek üstlerine saldırlar ve biz bir sürü gencimizi yitirdik, bir sürü aileye zulmettiler. Berkin Elvan'ın annesini yuhalattıkları mitingleri oldu bu insanların. Gezi sürecinde, memleketi, doğası ve ülkenin demokrasisi için ayağa kalkan kesimleri bu şekilde itham etmek, kendi yönetim beceriksizliklerini perdelemek için çabadan başka bir şey değil. 

"15 TEMMUZ'A GİDEN SÜRECİ İLMEK İLMEK DOKUDULAR"

15 Temmuz'a giden süreçte Kamer Genç defalarca anlattı. Biz bunlara F tipi örgütlenme derken onların ağababalarının tamamı bitsin bu hasret diye çağırdı. 15 Temmuz'a giden süreci ilmek ilmek bu arkadaşlar dokudu. İkinci darbeyi de 20 Temmuz'da yaparak tek adam rejimi getirdiler. Türkiye'yi olağanüstü hal şartlarında seçime götürdüler ve haklı haksız birçok insanı yaşamdan kopardılar, ekonomik hayattan kopardılar. Biz biliyoruz ki bu zihniyet FETÖ'nün ekonomik değerlerinin, şirketlerinin üzerine çökerek, neleri ne şekilde iç ettiklerinin bir kısmını görebiliyoruz. Bu iktidar değiştikten sonra emin olun öyle komisyonlar kurulacak, kim hangi kayyum aracılığıyla nereyi iç etmiş bu toplum görecek. 

"MİLLETİN CEBİNDEN YANDAŞIN CEBİNE AKTARIYORLAR"

Canikli ailesi ile ilgili konuşuldu, kimse bunları görmedi. 15 Temmuz'u bahane edip Türkiye'de zapt etmedikleri her şeyi zapt etmeye kalkan bir iktidar bunlar. Dolayısıyla basiretsizliklerine, beceriksizliklerine 15 Temmuz darbe sürecini ya da gezi sürecini alet etmeleri doğru değil. 15 Temmuz geçeli ne kadar süre oldu, son 2 yılda Türkiye ekonomisi nereye gitti. Burada bir tane darbe var, o da demokrasimize karşı tek adam rejimidir. Demokrasimizi yok etmeye yönelik despotizme giden süreci bu iktidar kendi eliyle ördü, buradan kalkıp bahane bulmak... Köprü falan da yapmıyordunuz, kamu - özel işbirliğiyle milletin cebinden kaynakları yandaşların cebine aktardığınızı hep birlikte görüyoruz. 

"ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ LART"

Kamu özel işbirliğiyle geçilmeyen otoyollara, uçulmayan havalimanlarına ne kadar verildiğini arkadaşlarımız anlatıyor. Bu projelerinin tamamı özellikle 5'li çeteleri zenginleştirme projesi, bunu hepimiz biliyoruz. Devlet projesi otobanlarımızdan geçiyoruz, geçtiğimiz zaman ödediğimiz paralar belli, 5'li çetenin yaptıklarından geçince ödenenler belli. Devletin yapması gereken yatırımları yandaşlarına yaptırarak sermaye transferi yaptılar. Bunun adına da icraat dediler. Asıl icraat toplumun huzur içinde yaşadığı refah Türkiye'yi yaratabilmekti. Bugün geldiğimiz noktada insanlar çaresizler, insanlar açlıkla pençeleşiyor. Bir zihniyet değişikliği yapılmadan toplumun refaha taşınamayacağı ortada. 

"20 YILDIR SÖZ SADECE TAYYİP BEY'DE MİYDİ?"

20 yılın sonunda kalkmış, yeter söz milletin demeye çalışıyorlar. 20 yıldır söz sadece Tayyip Bey'de miydi? Tek adamdaydı, bunu da itiraf etmiş oldular. Milleti ve demokrasiyi kullanarak kendi tek adam diktatörlüklerini yarattıklarını biliyoruz. Bir karikatürist karikatür yaptığı için, bir genç tweet attığı için cezaevini boyladı. Siyasetçi eleştiriye, hicve açıktır. Tarihin en fazla hakaret davası açan siyasi kişiliği Tayyip Bey'dir. Yargıya talimat vererek insanları cezaevlerine tıktılar. Söz milletin değil bir kişinin ve onun izin verdiği bir zümrenin olmuş durumda. Biz bunu değiştireceğimizi söylüyoruz. Söz milletin olması için demokrasinin olması gerekiyor. Bugün bir demokrasiden bahsetmemiz mümkün değil malesef. 

"UMARIM GENEL BAŞKANIMIZ ADAY OLARAK ÇIKAR"

6'lı masanın Cumhurbaşkanı adayının CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olması gerektiğini anlatan Polat, "Ben Sayın Genel Başkanımın Türkiye'yi demokrasi yolunda, geçiş döneminde en iyi şekilde temsil edeceğini ve süreci erdemiyle, demokrasiye olan inancı, tutkulu bir adalet savunucusu olarak en iyi şekilde yürüteceğine inanıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu göründüğü gibi bir insandır. Cumhurbaşkanı adayımızın kişisel beklentilerinden toplumsal beklentileri çok fazla olan, toplumsal adalet duyarlılığı olan erdemli bir siyasetçinin olması gerektiğini düşünüyorum, bu koşulları taşıyanın da Genel Başkanım olduğunu düşünüyorum. Milletin büyük çoğunluğu da Genel Başkanımızın olduğunu düşünüyor. Umarım Sayın Genel Başkanım aday olarak çıkar ve Türkiye'de birçok şeyi değiştirme fırsatını yakalarız. 

"GENEL MERKEZDE GRUPLAŞMA SÖZ KONUSU DEĞİL"

CHP Genel Merkezi'nde "Ekrem İmamoğlu" ve "Kemal Kılıçdaroğlu" taraftarları arasında gruplaşma olduğu yönündeki iddiaların sorulması üzerine konuşan Polat, "Ekrem (İmamoğlu) Bey de, Mansur (Yavaş) Bey de, Tunç (Soyer) Bey de partinin değeri, hayatını bu mücadeleye adamış Zeydan Karalar da bu partinin değeri. Kıymetli abim Vahap Seçer de bu partinin değeri. Hepsi birbirinden değerli insanlar. CHP'de Genel Başkanımızın  adının geçtiği bir yerde herhangi bir partilinin oraya öykünmesi söz konusu değil. Biz CHP'liyiz, Kuvayi Milliye'yi kuranların kurduğu partiyiz biz. Tek emirle ölüme gidenlerin, vatan için ölüme gidenlerin partisinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partide, bugün o koltukta oturan Sayın Genel Başkanımızın isminin geçtiği bir yerde herhangi bir CHP'linin Genel Başkanımızın yanında ve emrinde olmaktan başka talebi olamaz. Dolayısıyla Ekrem Bey'in de diğerlerinin de böyle bir talebi, gruplaşması söz konusu değil. 

"MÜNAFIK BİR ANLAYIŞ"

Polat sözlerini şöyle sürdürdü: 

İçeride yaşıyorum ben, 8. yılım genel  merkezde, böyle bir gruplaşmaya şahitlik etmedim. Ben açık sözlü bir politikacıyım, görsem söylerim ve buradan da mesajımı veririm. Bu tartışmalara aslında parti açısından Mansur Bey de, Ekrem Bey de en güzel cevabı verdiler. Genel Başkanım, Ekrem İmamoğlu için 'biz baba oğul gibiyiz' dedi, biz o süreçleri de biliyoruz. Genel Başkanın Ekrem Bey'i adaylaştırdığı süreçleri de biliyoruz hep beraber, kamuoyu da gördü. Buradan medet umarak parti içinde bir yarılma varmış gibi söylemek yakışan bir siyaset anlayışı değil. Bu münafık bir anlayış. 

"TÜRKİYE'NİN ADAYI KILIÇDAROĞLU OLUR"

Mansur Bey bir temel atmasında geçen hafta "Cumhurbaşkanımız olarak buranın açılışını yapmanız en büyük arzumuz" diyerek kendisi açısından tartışmaları noktaladı. 6'lı masadaki liderler karar verdiğinde CHP'nin ve tüm Türkiye'nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu olur diye düşünüyorum. Bunda bir tereddüt görmüyorum partim açından. 

"BİZ BU İKTİDARI KIRAR GEÇERİZ"

Meral Akşener'in "Kılıçdaroğlu benim ağabeyim" dediğini hep beraber duyduk. Bugün millet ittifakını oluşturan 6'lı masadaki partilerin, anlayışın ne yaptığından ziyade kimle yola çıkacağına odaklanmak bir kısırlık. Geçiş programı, hükümet sistemi açıklanacak. Bunlara alternatif bir politika, siyaset ortaya koymadığı için siyasetçiler sadece aday isminden münafıklık yapıyorlar. Halbuki vaatlerin tartışılıyor olması lazım. Topluma 2 tane ürün, 2 tane anlayışı sunmak gerekiyor, toplum hangisinde kendini daha iyi ifade ediyorsa ona yönelmesi gerekiyor. Siyaset ve seçim budur. Burada ise tamamen kişiler üzerinden siyaset üretmeye çalışan bir rakip ittifakla karşı karşıyayız, biz bu ittifaı kırar geçeriz. 

"AK PARTİ GİDECEK"

Polat, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli'nin "İzmir'de birinci parti olacağız" sözlerine ise, "Siyaset iddia işi, arkadaşlarımız da hayatta kalabilmek ve tabanlarını tutabilmek için bu iddiaları ortaya koyuyorlar. Daha önce de Büyükşehir'i alacaklardı. Bakanları geldi, Binali (Yıldırım) Bey'i 2 dönem aday yaptılar, eski ekonomi bakanını (Nihat Zeybekçi) ithal ettiler aday yaptılar. Hep bir iddiaları vardı, iddiasız siyaset yapılmaz. Ben samimi bir şekilde söylüyorum, hiç umdukları gibi bir seçimle karşılaşmayacaklar, saha da anketler de bunu gösteriyor. Ciddi hoşnutsuzluk var, umutsuzluk var. İnsanların gündelik yaşamak dışında hiçbir planları yok. Aileler çocukları açısından kaygılı" yanıtını verdi. 

"BEZİRCİLİOĞLU'NUN HEYECANINA VERMEK GEREKİYOR"

Çiçeği burnunda İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu'nun "İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni alacağız, İzmir'e Özfatura, Kibar dönemini yaşatacağız" açıklamasını da değerlendiren Polat, "Biz Aziz Kocaoğlu, Tunç Soyer ve daha önceki belediye başkanlarımızla da çığır açmış, İzmir'in çehresini, yaşam biçimini, demokrasisini korumuş belediye başkanlarıyla yaşamaya alıştık. Keşke onlara da değinseydi. Tunç Soyer'in ittifakla gelmiş, İYİ Partili arkadaşlarımızın da belediye başkanı olduğunu sanırım Sayın Başkan atlamış olsa gerek. Olabilir heyecanına vermek gerekiyor. İttifak ortağımızın da tabi ki iddialarının olması kadar doğal bir şey yoktur. Siyasi partiler iddialı olmak zorunda. Kendisine hayırlı olsun, sahada birlikte çalışacağız Sayın Başkanla, ortak Cumhurbaşkanı adayımız için birlikte çalışacağız. Birlikte güzel işlere imza atacağımızı düşünüyorum" dedi. 

"SOYER'İN İKİNCİ DÖNEMİNE DE EŞLİK EDECEĞİZ"

Tunç Soyer Büyükşehir'deki ilk dönemine eşlik ettik, ikinci dönemine de eşlik edeceğiz umarım. Soyer başarılı ve İzmir'i farklı bir anlayışla yönetiyor. İzmir'e yakışır bir belediye başkanı oldu. İzmir'e yatırımları hız kesmiyor.