Hale YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - CHP, TBMM bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yer aldı. Ancak komisyonda alınan kararla terörist başı Abdullah Öcalan'ı İmralı’da ziyaret eden heyete katılım sağlamadı
Komisyonun 21 Kasım'da yaptığı toplantıda İmralı'da Öcalan'la görüşmek için bir heyet oluşturulmasına yönelik alınan karar kapsamında AK Parti'den Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, DEM Parti'den Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve MHP'den Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız İmralı'da Öcalan'la görüştü.
BAKAN SÜRECİ A’DAN Z’YE ANLATTI
CHP’nin Gölge İçişleri Bakanı ve Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, komisyonda neden yer aldıklarını, İmralı ziyaretine neden katılmadıklarını GÜNDEME BAKIŞ’a anlatarak, Mehmet Öcalan’ın sitemi ve tutuklu DEM Parti eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
“KOMİSYONDA YER ALMAMIZIN NEDENİ TARİHSEL TUTARLILIĞIMIZ”
“CHP’nin komisyonda yer almasının temel gerekçesi, tarihsel tutarlılığıdır” diyen Bakan, “Biz geçmişten bugüne Kürt sorununun çözüm iradesi olarak meclisi gösterdik. Mecliste bir komisyon oluşması gerektiğini söyledik, bu bizim önerimizdi. Dolayısıyla komisyon oluştuğunda bu komisyona girmiyor olmak bizim tarihsel tutumumuza ters düşer. Hem meşru zemini işaret edeceksiniz, tüm Genel Başkalar bugüne, hem de meşru zeminde atılan adımlara ‘Yok biz burada yer almıyoruz’ diyeceksiniz. Bu doğru değil. Kaldı ki CHP Türkiye’nin her yerinden oy alan bir parti, Kürt de, Türk de oy veriyor. Bizim Türkiye’nin her yerinde seçmenimiz var ve onların da talebi CHP’ye oy veren yurttaşların da talebi CHP’nin böyle bir komisyonda yer almasıydı” dedi.
“ŞEHİT AİLELERİNİN, GAZİLERİN RIZASINI ALDIK”
Komisyona girerken toplumsal mutabakat için tüm bileşenlerle görüşme yapıldığını, yapılan görüşmelerin ardından komisyonda CHP’nin yer aldığını aktaran Bakan, “Şehit aileleri ve gazilerle görüştük, STK’larla görüştük, asker dernekleriyle görüştük, emekli subaylar, astsubaylar, uzmanlarla görüştük, onların rızalığını aldık. Onlar bu komisyona girmemize onay verdiler, böylelikle biz komisyona girdik” ifadelerini kullandı.
“İMRALI’YA GİTMEK KUTUPLAŞMAYI ARTIRIR”
Bakan, “İmralı’ya giden heyete neden temsilci vermediniz” sorusuna ise, “Komisyona girmek ayrı bir şey, İmralı’ya gitmek başka bir şey. CHP’nin ontolojik olarak 2 niteliği var, birisi kurucu parti ve meclisi kuran parti, yani hem Cumhuriyet’i hem TBMM’yi kuran parti, diğeri de sosyal demokrat parti. Bu 2 kimlikle hareket etmek zorundayız. Kurucu partinin parlamentoyu, Türkiye’de terör dediğimizde aklımıza gelen, terör eşittir PKK eşittir Abdullah Öcalan’a gitmesi ve meclisle eşit statü vermesini biz doğru bulmuyoruz. Bunun çözüme katkısı olacağını düşünmüyoruz, çözüme katkısı olmaz tam tersi negatif etki yaratır. Çünkü buradaki en önemli mesele toplumsal rızayı oluşturabilmek. Türkiye’deki tüm yurttaşların şehit aileleri, gazilerin de mutabık kaldığı bir süreç olması lazım ki, gerçek bir toplumsal mutabakatta bahsedelim. Dolayısıyla İmralı’ya gitmek, toplumsal rızayı üretmeye katkı sağlamaz, toplumsal kutuplaşmayı artırır” yanıtını verdi.
“DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ ÖNERDİK”
Kürt sorunun gerçek çözümünün Türkiye’de sağlanacak gerçek bir adalet ve gerçek bir demokrasiyle mümkün olduğunu vurgulayan Bakan, “Biz bu işin çözülmesi için, barış için tam denge noktasında duruyoruz. Bir tarafta daha marjinal bir tutumda olan, komisyona girmeyi de reddeden, Türkiye’deki Kürt sorunu yok diyenler, diğer tarafta İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’ı muhatap alan, meclisle eşit konumda ona statü verenler. Bunun her ikisi de doğru değil. Türkiye’de Kürt sorunu vardır, barış için atılması gereken adımlar vardır ama Kürt sorunu sadece bir güvenlik, etnik sorun değil, çok katmanlı, sofistike, jeopolitik tarihi ve kültürel birçok derinliği olan bir sorun. Bunun çözümü demokrasiyle mümkün. Siz demokrasiyi egemen kılmadan, sadece İmralı ziyaretiyle ya da birtakım yasal düzenlemelerle PKK’lıların silah bırakmasını sağlayarak bu sorunu çözemezsiniz. Türkiye’de demokrasiyi, hukuk devletini hakim kılmalısınız. Bu Türk’ün de Kürt’ün de kadının da, yaşlının da herkesin ihtiyacı olan şey. Biz çözümde ilk adımın Türkiye’de adaleti ve demokrasiyi sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Komisyonda da demokratikleşme paketi önerdik” açıklamasında bulundu.
“MÜZAKEREYİ GÜVENLİK BÜROKRASİSİ VE DEVLET YÜRÜTMELİ”
Verilen “Mandela” örneklerinin ülkemizdeki PKK süreci ile bağdaşmadığını belirten Bakan, “Abdullah Öcalan’la görüşülmesin demiyoruz, parlamento görüşmez diyoruz. Resmi olarak dünyanın hiçbir yerinde çatışma olan ülkelerde parlamentolar terör örgütleriyle görüşmemiş. Ne İrlanda’da ne İspanya’da. Mandela’yı örnek veriyorlar, Mandela ile Abdullah Öcalan’ı kıyaslayamazsınız. Mandela hiçbir zaman silahı savunmadı, terör eyleminde olmadı, Öcalan’dan çok farklı. Güney Afrika’daki apartheid rejimi tüm dünyanın, Birleşmiş Milletlerin (BM) ırkçı olarak tanımladığı bir rejimdi. Türkiye demokratik bir devlet ağır aksak da olsa… Öcalan terör örgütü lideri olarak dünyanın tanıdığı bir isim. Dolayısıyla Öcalan ile parlamento heyetinin görüşmesi doğru değil, çünkü parlamento müzakerenin tarafı değil, müzakereyi yürütmesi gereken güvenlik bürokrasisi ve devlettir. Siyasi partiler görüşebilir ama parlamento görüşmez. Parlamentonun görevi demokratik denetleyici olmaktır ve yasama organında yapılacak yasaları yapmaktır. Biz gidilmesini de doğru bulmadık ama çoğunluk oyuyla gittiler, biz heyete de temsilci vermedik. Komisyonda yapılacak çalışmalara ise destek vereceğiz” diye konuştu.
“MEHMET ÖCALAN’IN TAVRI DUYGUSAL BİR TAVIR”
Mehmet Öcalan’ın sitemine ilişkin, “Bunu duygusal bir tavır olarak görüyorum. Süreç devam ediyor, CHP’yi anlamaları lazım. Biz, Kürt seçmeni de kucaklayan bir siyasi partiyiz. Benim saydığım gerekçeler, bizim farklı gerekçelerimiz, herkesin birbirini anlaması lazım. Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmiyor olmamız, onunla müzakere etmiyor olmamız ve bu konuda haklı gerekçeler ortaya koymamıza rağmen bir tavır içinde olan belki bir kısım olacaktır, kardeşinin bu tavırda olması çok normal ama tavrımızı ona göre belirlemeyeceğiz” yanıtını veren Bakan Demirtaş için ise şunları kaydetti:
“DEMİRTAŞ DERHAL SERBEST BIRAKILMALI”
Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde olmasının sebebi ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demesi. Sen Öcalan’ı İmralı’da ziyaret ediyorsun, her zaman barışı savunmuş bir siyasi kimliği olan, teröre karışmamış, hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ‘Hak ihlali’ kararı olan ve itiraza rağmen bunun onaylandığı bir siyasi tutuklu olmaya devam ediyor. Bunu doğru bulmuyorum. Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması lazım.





