Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıklaması ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun resmi olarak ilan edilmesinin ardından Türkiye'de seçin atmosferine girildi, çalışmalar hızlandı. Siyasi partiler milletvekili aday listesi üzerine yoğunlaşırken, siyasi aktörler de yol haritasını belirlemeye başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, milletvekili adayı olmak istediğini kaydederek, gerekçelerini anlattı. Öte yandan Aydın, il başkanlığı sürecinde ismi geçerken hakkında yapılan propagandaya ilişkin de değerlendirmede bulundu. 

"ADAY OLMAK İSTERİM"

"Koşullar uygun olursa milletvekili aday adaylığını düşüneceğim" diyen Aydın, "Bu seçimler sonucunda Millet İttifakı iktidar olacak. İktidar olduğunda önünde 3 ana sektörde yapılacak büyük iş olacak. Kısa- orta ve uzun vadede ekonomi, yargı ve hukuk alanında çok iş yapmak gerekecek, uzun vadede de eğitim sistemi ile ilgili işler yapılacak. Yargı ve hukuk bölümüne partide katkı koyabilecek kişilerden birisiyim ben. Çalıştığım alan, geçmiş birikimim... Ben yargının içindeyken de, yargının içinde örgütlü mücadele içinde oldum. Yargıçlar Savcılar Birliği (YARSAV) önce üyesi, sonra İzmir temsilcisi sonra başkan yardımcısı oldum. Yargıçlar Sendikası'nın kurucusu, üyesi oldum. Yargının içinde 2005-2006'dan beri süre giden hukuki, siyasi tartışmaların içinde oldum. Hukuk alanında hem avukatlık, hem hakimlik, hem savcılık yaptım. Hukuk doktoramı bitirdim. Pek çok yasa çalışmasında bizzat görev aldım. Bazen CHP tarafından, bazen AK Parti tarafından çağrılarak çalışmalarda hazır bulundum. Bugün uygulanan Türk Ceza Muhakemesi Kanunu'nun oluşturulmasına, anlatılmasına, eğitim süreçlerine katıldım. Onlarca yönetmeliğin yazım çalışmasında bizzat bulundum, kimi maddeleri bizzat yazdım. Yasa yapma tekniğinden, bunun uygulanmasına kadar pek çok alanda çalıştım. Bu birikimimi biz iktidar olduğumuzda bu alanda kullanabileceğimi düşündüğüm için koşullar oluştuğunda aday olmak isterim. Koşullar oluşmuyorsa da; yine kenara çekilecek halim yok, hangi pozisyondaysam o pozisyonda elimden geleni yapmaya devam edeceğim" açıklamasında bulundu. 

"İL BAŞKANI OLMANIN SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR VARDI"

İl Başkanlığı sürecinde isminin öne çıkmasına ilişkin konuşan Aydın, "Pek çok arkadaşımızın ismi konuşuldu, o zaman da il başkanlığı sürecinde de yapılabilecek şeyler var, çünkü parti örgütünün birlikte hareket geçirilmesi, partinin seçim alanında çalışabilmesi, benim il başkanı olmamın sağlayacağı avantajlar, dezavantajlar vardı. Bu herkes için geçerli. Bu tartışmaların yürütülmesi ve doğru bir karar verilmesi gerekiyordu. Bana 'İsminiz milletvekilliği için geçiyor, il başkanı olursanız milletvekili olamayacaksınız' diye sorulduğunda ben 'İl başkanlığında bir şeyler yapabileceğim ortam oluşuyorsa ben bunu önemsemem' dedim. Ben hep aynı şeyi söylüyorum" ifadelerini kullandı. 

"BU AŞAMAYA GELMİŞ OLMASI GURUR VERİCİ"

"İsminizin öne çıkmasını bekliyor muydunuz" sorusunu yanıtlayan Aydın, "Hayır, beklediğim bir şey değildi ama şuna sevindim; ben 4 yıldır aktif siyasetin içindeyim, partideyim. Gerçekten çok emek veriyorum, çok zaman harcıyorum. Bütün mücadelenin içinde yer alıyorum, sakınmadan. Hem fikri olarak iş yapmak yani fikir emekçiliği yapmak hem de sahada koşmak anlamında çalışıyorum. Bunun görülmüş ve bu anlamda da bu kadar önemli pozisyona, İzmir İl Başkanlığı pozisyonuna önerilmiş olmak benim için sevindirici oldu. Sonuç olumlu olur, olumsuz olur, o ayrı bir şey, o partinin kararı. Parti beni seçtiğinde çok iyi deyip, seçmediğinde kötü diyecek halim yok. Bu aşamaya gelmiş olması benim için gurur vericiydi" dedi. 

"İSİM İSİM BİLİYORUM"

İl Başkanlığı için ismi geçerken ortaya atılan "FETÖ bağlantılı" iddialarına yönelik de konuşan Aydın, "Partinin içinde kimlerin, ben onların partili olduğunu bile düşünmüyorum ama hadi diyelim öyle olsun, kimler olduğunu da isim isim biliyorum... O süreçleri bilmedikleri için manipüle ettiler, bilmezden geldiler. 2014'te Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri yapıldı ve o seçimlerde bizim YARSAV sendikası bloku hükümetle cemaat arasındaki, hükümetle Fethullahçılar arasındaki kavganın tam ortasında kaldı. O zaman şöyle bir yapı vardı: Hükümet yargıyı ele geçirmek istiyordu, 2010'da Fethullahçılarla ele geçirdiği yargının Fethullahçılar tarafından yönetildiğini görünce o cemaat yapısını tasfiye edip kendisi yargıyı yine ve yeniden ele geçirmek için uğraştı. Cemaat yapılanması da oradaki kendi gücünü korumak için uğraştı. Biz de YARSAV ve Yargıçlar Sendikası 'Ne cemaat ne hükümet tam bağımsız yargı istiyoruz' sloganıyla üçüncü bir grup olarak aday olduk. Ben de HSYK üyeliğine adaylardan biriyim. O dönemde hem bana hem de bizim listemizdeki diğer arkadaşlarımıza adli yargıda 11, idari yargıda 3 arkadaşımız aday oldu" dedi. 

"HİÇBİR ZAMAN BÜROKRATİK YAPININ ARKASINA SIĞINMADIM"

Aydın açıklamasını şöyle sürdürdü: 

Adalet Bakanlığı kaynaklarından önce teklifler sonra tehditler geldi. Teklifler; 'orayı bırakın bizden aday olun, orayı bırakın hiçbir yerden aday olmayın, sizi sonra Yargıtaya seçelim' şeklindeydi. Biz bunlara hayır dedik, çünkü biz bağımsız yargıyı savunuyoruz. Yargının cemaat tarafından da yönetilmesini istemiyoruz, bir parti tarafından da yönetilmesini istemiyoruz. Bunun üzerine 'Bizimle değilseniz karşımızdasınız' denilerek tehditler gelmeye başladı. Biz buna da hayır dediğimizde, ben ve diğer arkadaşlarımız hakkında havuz medyasında çeşitli yazılar çıkmaya başladı. 2014'te çıkan o yazılardan birisini bugün benim il başkanlığım söz konusu olduğunda gündeme getirdiler. Çok saklı gizli bir şey bulmuşlar gibi getirdiler bir de ona şaşırıyorum, Google'a girin, Hakim Murat Aydın diye yazın, benim hakkımda lehte aleyhte, öven, kızan yüzlerce yazı bulursunuz. Çünkü ben her zaman hukuki tavrı, duruşu net olan bir hakim oldum ve her şeyi açıkça söyledim. Hiçbir şeyi dolanarak söylemedim. Hiçbir zaman bürokratik yapının arkasına sığınmadım.

"BEN KARNIMDAN KONUŞMAM"

2015 yılının Aralık ayında Can Dündar'la Erdem Gül tutuklanınca ben onlara destek mektubu yayınladım. Ben hiçbir zaman sözümü karnımdan konuşmam. Mesleğime yaraşır şekilde konuşurum, açıkça konuşurum. 

"DEVLET BENİ İZLEDİ, DİNLEDİ"

Her dönemin bir öcüsü olur, biz bu tartışmayı 80 yılında yapıyor olsaydık benim komünist olduğumu söylerlerdi, 90'larda yapıyor olsaydık benim bölücü olduğumu söylerlerdi, eh bugünün öcüsü cemaat ve FETÖ olduğuna göre FETÖ'cü olduğuma yönelik laflar edecekler. Edebilirler. Ben 2016 yılının Haziran ayında Karşıyaka hakimliğinden Trabzon'a sürüldüm, Anayasa Mahkemesi'ne gittiğim bir dosyadan dolayı. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek Anayasa Mahkemesi'ne götürdüm. Bugün 10 binlerce kişinin yargılandığı suç, eğer o başvurum kabul edilseydi bugün suç olmayacaktı. Mart ayında başvuruyu yaptım, Haziran ayında onlar da beni Trabzon'a  gönderdiler. Ben 12 Temmuz 2016 günü yani darbe girişiminden 3 gün önce Trabzon'da hakimliğe başladım ve 2,5 yıl orada hakimlik yaptım. Çok göz önünde, sözü açık olan bir hakim olduğum için de her zaman devletin ilgili, ilgisiz birimleri, siyasi organları her zaman beni sosyal anlamda da, teknik anlamda da izledi, dinledi, duydu, ne yaptığıma baktı. Her şeyimi araştırdı ve benimle ilgili hiçbir soruşturma açmadı. Bakın 5 bin küsur hakimin bir gecede atıldığı dönemden bahsediyorum. Benimle ilgili en küçük bir şey olsaydı, benim cemaate yakın olduğumu hükümet, devlet 10 yıldır anlamamış da bu arkadaşlar havuz medyasında çıkan bir yazıdan mı anlamışlar! 

"ÜZÜLDÜĞÜM CHP'Lİ OLDUĞUNU SÖYLEYENLERİN YAPMASI"

Çıkanlar moralimi bozmadı, bilmediğim bir şey değil, daha önceden de muhatap olduk. Daha önceden bu saray tarafından yapıldı, üzüldüğüm şu; kendisine CHP'li diye kişiler tarafından yapılmış olması. Havuz medyasını kendisine referans göstermek de onlara dert olsun.