Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, İzmir'de gerçekleştirilen TBMM CHP 27. Dönem Milletvekilleri 5. Değerlendirme Toplantısına yönelik açıklamada bulundu. Önümüzdeki yıl aynı kampı iktidarın milletvekilleri olarak yapacaklarını kaydeden Bakan, "Bizim her sene olağan milletvekili kampımız olur. Daha önce Abant'ta oluyordu, ilk defa farklı bir yerde oldu, İzmir'de oldu. Bu bizim için çok kıymetli, CHP milletvekillerinin iktidardan önceki son kampını yapmış olması. Seneye iktidar milletvekilleri olarak yapacağız. Bir başka güzelliği biz buradayken İzmir Büyükşehir Belediyesi Avrupa ödülü aldı. Çok uzun yıllar sonra Türkiye'de bir kente Avrupa ödülünün gelmesi, İzmir'e gelmesi çok onur vericiydi. Yoğun bir kamp programı yaşadık. İktidara hazırlık, seçim, sandık güvenliği ile ilgili sunumlar dinledik. Ayrıca dış politika ile ilgili geniş bir sunum aldık. İktidarın zafiyetinin olduğu alanlar ekonomi ve dış politika, milletvekili olarak zaten konulara hakimsiniz ama detay bilgi alıyorsunuz. Ekonomi ve dış politika iktidarın zayıf olduğu ve Türkiye'nin sıkıntı yaşadığı alanlar. Bilhassa ekonomi... Türkiye'de derin bir yoksulluk var. İktidarın gündemi şaşırtma çabalarına karşı bizim bunu vatandaşın gündemine getirmemiz lazım. Dolayısıyla başarılı bir kamp süreci yaşadık" dedi. 

"KILIÇDAROĞLU'NUN CUMHURBAŞKANLIĞI İDDİASI VAR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kamp sürecinde yaptığı "gerçekten benimle misiniz?" açıklamasının Cumhurbaşkanı adaylığı olarak algılandığına yönelik yorumlarının sorulması üzerine konuşan Bakan, "Cumhuriyet Halk Partisi iktidara yürüyor. Millet İttifakı iktidara yürüyor. Bu iktidar yürüyüşünde işin ciddiyetini, mücadele ivmesini hızlandırmak için bir motivasyon konuşmasıydı aslında. Basına açık olduğu için bunu sadece milletvekillerine yönelik olarak düşünmemek lazım, milletvekillerine, belediye başkanlarına, örgüte hepimize yapılmış bir konuşmaydı. 'Ben bu yoğunlukta çalışıyorum, gecemi gündüzüme kattım, hepiniz gecenizi gündüzüne katacaksınız ve yorulmayacaksınız' dedi. Zaten eşlerimize de bu mesajı verdi. Eşlerimizle de bir toplantı yaptı, Selvi Hanımla beraber; orada 'Eşlerinizi daha az göreceksiniz, bundan sonra çok daha yoğun çalışacaklar, sizlerden sabretmenizi ve onlara destek olmanızı istiyorum' demiş. Böyle bir sürecin işaret fişeği o konuşma aslında. Elbette ana muhalefet partisinin genel başkanının Cumhurbaşkanlığı iddiası olur. O iddiası var ve bu çok önemli bir şey, şu an kamuoyu araştırmalarına da baktığınızda muhalefet içinde en iddialı konumda Kemal Bey. Biz de arkasındayız elbette, onun yanındayız ve onunla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

"HAMZA DAĞ ACZİYET ARIYORSA CUMHURBAŞKANINA BAKSIN"

Kılıçdaroğlu'nun "Benimle misiniz" açıklamasına yönelik "Bir genel başkan için acziyet göstergesi" diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ'ı eleştiren Bakan, "Hamza Dağ, acziyet göstergesi arıyorsa dönecek 'Siz iktidara geldiğinizde 5'li çeteyle yapılan sözleşmeleri uygulamak zorundasınız' diyen Cumhurbaşkanına bakacak. Bu ne demek; 'Siz zaten iktidara geliyorsunuz, geldiğinizde onların hakkını, hukukunu koruyun' diyen bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz. Onlar artık muhalefete geçeceklerinin farkındalar. Acziyet orada. 9 Eylül gibi ulusun ortak kutlama gününde meclis eski başkanı çıkıp 'İllerin kurtuluş günleri kutlanmaz' dedi. Hamza Dağ'ın bununla ilgili değerlendirme yapması lazım. Emperyalistleri denize döktüğümüz, Yunan ordusunu denize döktüğümüz bir kutlamada, Cumhuriyet tarihinin en görkemli kutlamasında, o ortak heyecanı bırakıp, dönüp, 'Şunu eksik söyledin' diyerek emperyalizmle işbirliği yapan, İngiliz işbirlikçisi Vahdettin'i savunma durumuna düştüler. Bunun fitilini ilk ateşleyen Hamza Dağ'dır. Hamza Dağ partisini Kuvayi Milliyecilerin karşısında, bizi bağımsızlığa kavuşturan Türk süvarilerinin karşısında mücadele eden hilafet ordusunu, Ahmet Anzavur'u, Vahdettin'i, Damat Ferit'i savunur duruma düşürdü. Bunu sorgulamak lazım. Acziyet içinde olanlar onlar" diye konuştu.

"GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i eleştirmesinin Tunç Soyer'in güçlü bir politikacı olduğunu gösterdiğini kaydeden, "Siyasetin teamülünde milletvekiline milletvekili, belediye başkanına onun düzeyinde siyasetçi cevap verir. Bunlar normal ama bir Cumhurbaşkanın, İl Belediye Başkanı ile polemiğe girmesi, onun üzerinden siyaset üretmeye çalışması, o belediye başkanının güçlü, ulusal siyasete etki eden bir belediye başkanı olduğunu gösterir. Dolayısıyla Tunç Soyer'in yaptığı görkemli 9 Eylül kutlamaları, paneller, seminerler, Zafer yürüyüşünün iktidar kanadında yarattığı hasetliğin yansıması olduğunu düşünüyorum. Bir de kutuplaşma yaratmak istiyorlar çünkü bugüne kadar kutuplaşma üzerinden var oldular. 'Osmanlı bizim ecdadımız, ecdadımıza laf etti' üzerinden Osmanlı ile Cumhuriyet'in kurucularını karşı karşıya getirme politikasıydı aslında yaptıkları. Onların düşündüğü gibi olmadı çünkü Tunç Bey bir açıklama yaptı ve 'Fatih de bizim ecdadımız, Osmanlı kimsenin tekelinde değil ama bu bizim Vahdettin'i savunacağımız anlamına gelmez. Osmanlı'nın iyi ve kötü taraflarını değerlendireceğiz' dedi ve konu kapandı bizim açımızdan. Bunların temelinde iktidarın oylarında önleyemediği düşüş var. Kendi seçmenini, muhafazakar seçmeni konsolide etme çabası var. Ecdat, din üzerinden yapmaya çalışıyor bunu da çünkü ekonomi ile ilgili konuşamıyor. İnsanlar ekonomik koşullar nedeniyle intihar ediyor. Bu ülke savaşlar yaşadı ama açlıktan intihar edenler olmadı, bugün var. Dolayısıyla mahalle dedikodusu gibi siyaset üretme çabasındalar ama güneş balçıkla sıvanmaz" açıklamasında bulundu.

"UMARIM 6'LI MASADAN KILIÇDAROĞLU ÇIKAR"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Hayatımın sonuna kadar Kılıçdaroğlu'na şükran duyacağım" sözlerini ve bu sözlerin Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığına destek olarak yorumlanmasını da değerlendiren Bakan, "Çok güçlü bir ilişki var İYİ Parti ve CHP arasında, sadece kağıt üzerinde değil, birlikte demokrasi mücadelesi var. Meral Hanım anlattı, eğer o gün İYİ parti seçime girmeseydi bugün başka bir şey konuşuyor olurduk. Genel Başkanımızla, Akşener arasında güçlü bir dostluk var. 6 siyasi parti liderinin vereceği bir karardır Cumhurbaşkanlığı adaylığı ama bizim gönlümüzden geçen bu gücü en iyi taşıyabilecek kişinin olmasıdır. O da bizim nezdimizde Genel Başkanımız. Elazığ'da liseyi yatılı okumuş, 7 çocuktan okuyan tek çocuk. Hesap uzmanlığı gibi Türkiye'de girilmesi en zor, en başarılı öğrencilerin girebildiği mesleğe girmiş, yurtdışında eğitim almış, SGK Genel Müdürlüğü yapmış, kamuda en üst noktaya gelmiş, dönmüş mecliste Grup Başkanvekilliğinden başlayıp Genel Başkanlığa uzanan yolda inanılmaz bir parlamento deneyimi, diğer taraftan kamu deneyimine sahip, siyasi olgunluğunu tamamlamış, artık Türkiye'de mevcut yetkileri en doğru şekilde kullanabilecek kişiden bahsediyorum; Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu. Umarım 6'lı masadan da onun ismi çıkar. Cumhuriyetin 2. yüzyılında bir Cumhuriyet Halk Partili ülkeyi yönetir" dedi. 

KOOPERATİFLEŞME ELEŞTİRİLERİNE YANIT: KAFALARI BASMIYOR!

AK Parti kanadından İzmir Büyükşehir Belediyesi garantörlüğünde yapılan kooperatifleşme modeline yönelik "Hukuka aykırı" eleştirilerini de yanıtlayan Bakan, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı kentsel dönüşüm projeleri Türkiye'ye rol model olacak. Çünkü müteahhidi yok, bir şahsa verilmiyor ve ortada rant yok. Kooperatifleşme halkın bir araya gelerek yaptığı bir sistem. Kentsel dönüşümün bir tarafında hak sahipleri yani halk, diğer tarafta kooperatif üyeleri o da halk. Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi tamamen rantı ortadan kaldırarak, vatandaşın dayanışmayla kentsel dönüşüm yapmasını, bu ekonomik kriz ortamında sağlıyor. Bunu alkışlamak lazım. Siz,  4 bin 800 konutu davet usulü ile Cengiz İnşaat'a vermiş olsanız, ranttan bahsedebilirsiniz. Böyle yapılanları eleştirmiyor AKP'liler. Normal bedelin çok üstünde alınan işleri eleştirmiyorlar, dönüp iki tarafında da halk olan işi eleştiriyorlar. Kafaları basmıyor kooperatifçilik işine çünkü işi rantla çözmeye, ihaleleri birilerine vermeye alışmışlar. Burada öyle bir şey yok. Kaldı ki bu konuda yaptıkları suç duyurusu da takipsizlikle sonuçlandı. Eleştirilecek bir şey yok, eksik arama peşindeler" diye konuştu.