Yıllar boyu bürokrasiden yakındık durduk. AK Parti, iktidara geldiğinde bürokrasiyi minimuma indirileceğini vaat etti. Bu konuda önemli bir yol da kat edildi. Ta ki Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine kadar! Yeni sistemle birlikte “bürokrasi” yeniden hortladığını düşünenlerdenim!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bir dönem yakından takip ettiğim için eski Başkan Aziz Kocaoğlu döneminde belediyeyi etkisi altına alan katı bürokrasiyi iyi bilirim. Özellikle Büyükşehir’e yönelik yapılan kumpas operasyonundan sonra bürokrasi aldı başına gitti. Belediyede “yokuş” dönemi başladı! Bu yokuş döneminde bir travmanın sonucuydu. Bu konuda herkes aklandı. Kötü günler geride kaldı.

8 Nisan 2019’dan itibaren yani Tunç Soyer’in Büyükşehir Belediye başkanı olmasının ardından bürokrasinin azalacağını düşünüyordum. Ancak öyle olmadığını geçtiğimiz günlerde gördük.

Çiğli Belediyesi, hayatını kaybeden Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca’nın adını Ataşehir’de bir parka verdi. Parkın açılışı gerçekleşti. Ancak Büyükşehir Belediyesi ilçe belediyesinin meclisten oy birliği geçirerek gönderdiği alana ilişkin imar düzenlemesini kabul etmedi. Çok fazla “teknik” detaya girmiyorum.

Buradaki “veto” İmar Komisyonun başında yer alan CHP’li Ufuk Yörük’ün belediye bürokrasine teslim olmuş izlenimini verdi bana! Konuyu hemen araştırmaya başladım.

CHP grup toplantısında Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, bu konuda Yörük’e sert tepki gösterdiğini öğrendim. Gümrükçü’nün Yörük’e, “Başka bir partinin temsilcisi gibi konuşuyorsun” sözü grup toplantısında büyük destek görmüş!

İmar Komisyonu başkanlığı, üyeliği zor iştir. Buradaki isimler eleştirilerin hedefi olur. Yıllardır bu böyledir. Ancak küçük bir araştırmayla komisyon başkanı Yörük’ün belediye bürokrasine “teslim” olduğunu aktardılar!

Yıllar boyu eleştirdiğimiz, son bir yıldır kaybolduğunu düşündüğümüz  İzmir Büyükşehir Belediye eski Başkanı Aziz Kocaoğlu döneminde yer alan bürokrasi canavarı aylardır varlığını sürdürüyormuş da bizim haberimiz yokmuş! Çiğli olayında bu “hortlamayı” görmüş oldum.  

Bu arada komisyondan, planlamadaki bürokratlardan “yasayı yok sayan” kararlar almasını beklemiyoruz!  Ancak “katı” tavır ve davranışların kimseye yarar getirmediği de bir gerçek.  

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e burada büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Tunç Başkan “Bürokrasi”ye karşı bir hamle yapması şart!  

Daha önce Ödemiş ve Selçuk Belediye Başkanları Çiğli’de yaşanan “sıkıntının” benzerini yaşamış. Bu durum da hem parti içiresinde hem de belediye başkanları arasında artık “rahatsızlık” boyutuna ulaştığını söyleyebilirim.

Bir parantez de İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Zeliha Demirel için açayım. Belediye içerisindeki kaynaklarım, özellikle CHP içindeki isimler Demirel’in katı tutumunda bahsetti. AK Partilileri dinlemeye fırsatım olmadı!

Büyükşehir’de şöyle efsane bir söz dolaşıyormuş: “Zeliha Demirel’in tamam demediği şey komisyondan geçmez!”

Anlatılanlardan Zeliha Hanım’ın belediyedeki bürokrasinin ana omurgasını oluşturduğu fikri oluştu!

Her şeye “hayır” diyen bir bakış açısının doğru olmadığı aşikar! Bu; iş yapmanın önündeki en büyük engel!

Az önce ifade ettim. Bir kez daha söylemekte fayda. İş yapmak için gece gündüz demeden çalışan Tunç Soyer’in önündeki en büyük engel belediyenin birçok noktasındaki bürokrasi! Bununla ilgili başkanın bir çözüm üretmesi gerekiyor.