Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) İzmir Şube Başkanı Nilgün Öztürk ile İzmir Şube Genel Müdürü Serpil İçli "Engelli" yaşamın kapılarını GÜNDEME BAKIŞ'a açtı. En küçüğü 2 yaşında 70 zihinsel engelli bireyi hayata, topluma kazandırmak, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri düzeye getirmek için üstün çaba sarf eden 2 kadın "Çok kaprisli insanları buraya getirip burada 1 gün geçirtmek gerekiyor. İnsanlık nedir, yardımlaşma nedir burada öğrenirsiniz" sözleriyle, "Onların" dünyasını özetledi.
Zihinsel engelli bireyler ve onların ailelerinin verdiği mücadeleyi, kızının zihinsel engelli olduğunu 7 yaşındayken öğrenen anne, ZİÇEV Başkanı Nilgün Öztürk şöyle anlattı:
"NORMAL BİR ÇOCUK SANIYORDUK GERÇEK YÜZÜMÜZE TOKAT GİBİ ÇARPTI"
"Okul öncesi hazırlık sınıfına gidiyordu kızım, orada hiçbir şey yapmadığı ve geç öğrendiğine ilişkin geri dönüşlerle karşılaştık. Üstüne konduramadım çünkü gayet doğaldı, görüntüsüyle her şeyiyle normal giden bir çocuktu. İlkokula başladı, 1'inci sınıftayken her şey yüzümüze tokat gibi çarptı. 1'inci sınıf bittiğinde okul müdürü, kızımın sınıf öğretmeniyle birlikte beni yanına çağırdı ve kızımın hiçbir şey öğrenemediğini, okuma yazmayı başaramadığını, sadece birkaç harf ve bazı renkleri öğrendiğini söyledi. 'Durum böyle biz bu kızı ikinci sınıfa geçirelim mi' diye sordular. Ben de 'Hiçbir şey öğrenemeyen çocuğu nasıl geçireceğiz, başka bir yol, yöntem var mı' dedim ve okul bizi rehabilitasyona yönlendirdi. RAM'a gittik, orada birtakım testler yapıldı ve zihinsel engelli tanısı kondu. Kaynaştırma sınıfında bile değil alt sınıflarda eğitim görmesi kararı alındı. Kızım 7 yaşındayken biz bu hayata girmiş olduk. Kabulleniyorsunuz.
"HASTA OLSANIZ BAKACAK KİMSE YOK"
Benim kızım şu anda 32 yaşında, 1990 doğumlu. Alt sınıflardaki eğitiminin ardından Karşıyaka İş Okulu vardı, kızım oraya başladı ben de orada okul aile birliği başkanlığı yaptım. Karşıyaka'da oturduğumuz için de Karşıyaka Kent Konseyi Engelli Meclisi'ne davet ettiler, orada 4 sene başkan yardımcılığı yaptım. Ardından başkanlık teklifi geldi, o görevim devam ederken kızım artık ZİÇEV'e geldi. Çünkü 4 artı 4 sistemi çıkmıştı ve Karşıyaka İş Okulu'ndan mezun olanlar boşlukta kalmışlardı. Halk eğitim 23 yaşından itibaren kabul ediyordu, bizimkiler 17 yaşında iş okulundan mezun olmuşlardı. Ben hasta olsam kızıma bakacak kimse yok. Ne halk eğitim kabul ediyor ne başka yer, çünkü yaş sınırı koymuşlar. Sadece rehabilitasyona gidebiliyor, oraya da 1 saat gidebiliyor yani ayda 8 saat. Oradaki sistemden sonra oğlu aynı şartlarda olan bir arkadaşım ZİÇEV'e verdiğini söyledi. Ben de kızımı buraya getirdim.
"KIZIMIN AĞZINDAN SALYALAR AKIYOR, YÜRÜYEMİYORDU"
Benim kızım biraz agresif, hırçın, bağırıp çağıran hatta bazen şiddet uygulayan bir kızdı. ZİÇEV'e geldiğimizde ağzından salyalar akan, yürümekte zorlanan bir kızdı. Çünkü çok fazla ilaç kullanıyorduk sakinleştirmek için, bu ilaçların yan etkisi olarak ağzından salya akıyor, yürüyemiyordu. ZİÇEV'de öğretmenlerimiz sayesinde benim kızım yüzde 75 düzeldi. İlaçlarını yavaş yavaş kestik. O sıralarda ZİÇEV'in başkanı görevinden ayrılmıştı ve bana teklif geldi. Ben başladığım işi sonuna kadar götüren bir insanım, hedefi gerçekleştirmek için çabalarım.
"DİĞER ÇOCUKLAR ENGELLİ ÇOCUĞU KABULLENEMİYOR"
En büyük sıkıntı engelli gençlerin ilkokula başladıkları zamanlarda yaşanıyor. Kaynaştırma ya da alt sınıflara giden çocukları başka sınıflara giden çocuklar kabullenmekte acayip zorlanıyorlar. Belki inanmak istemeyeceksiniz ama bunlar gerçek. İlkokul 1'e giden engelli öğrenemediği için öğretmen onu en arkaya atıyor, biz bunları yaşadık. 'Öğrenemiyor bu, başkalarının eğitimine engel olmasın, orada sussun, otursun' tarzındaydı, biz ne kadar çabalarsak çabalayalım... Benim kızım bir ara okuma yazmayı da öğrendi, her çocukta zihinsel engel farklı seyredebiliyor ama genellikle tekrar yapılmazsa öğrendiklerini unutuyorlar.
"ULAŞIM KARTI KOŞULLAR DÜZELTİLMELİ"
Ulaşımda sorun yaşıyoruz, Bakanlık engellilere ulaşım kartı veriyor ama yüzde 70'in üzerinde değilse refakatçisine kart vermiyor. Zihinsel engelli yüzde 40 engelli olsa da bir yere tek başına gidemiyor ki... Bakanlığın verdi kartı sadece kendi bulunduğunuz ilde kullanabiliyorsunuz, bu başka illerde de kullanılmalı.
"VAKIF BAĞIŞLARLA AYAKTA KALIYOR"
Öztürk, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çiğli Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi'nin vakfa büyük destek verdiğini belirterek, "İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bundan 4 yıl önce protokolümüzü imzaladık. Bu protokol kapsamında okulumuzu tadilata aldılar. Yıkılacak hale gelmişti, yer döşemesinde, kalorifer kazanına, boya badanasına kadar 4 sene önce 700 bin lira gibi bütçeyle okulumuzun tadilatını yaptılar. Servis aracımız yıpranmıştı, dışını kapladılar, içini temizlediler. Öğle yemeğimizi Büyükşehir karşılıyor. Çiğli Belediyesi ile bir protokol imzaladık, imzalamasaydık da bir şey fark etmeyecekti çünkü Çiğli Belediyesi biz ne zaman ne istesek yaptı. Vakıf bağışlarla ayakta duruyor. Biz de çeşitli etkinlikler yapıyoruz, yemek düzenliyoruz, gezi düzenliyoruz, yılda 2 tane büyük kermes, kahvaltılar düzenliyoruz. Bağışçılarımızın bağışlarıyla buranın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Şu anda kış ve kömür ihtiyacımız var. Personel giderlerimizden, elektrik, su, internet gibi tüm giderleri vakıf olarak kendimiz karşılıyoruz" diye konuştu.
"GÜNLERİNİ DOLU DOLU GEÇİRİYORLAR"
ZİÇEV İzmir Şubesi Müdürü Serpil İçli, zihinsel engelli bireylere yönelik yapılan çalışmalara yönelik bilgi verdi. İçli, "Burası ZİÇEV Vakfı'na ait iktisadi bir işletme. Ben rehabilitasyon kısmında çocukların grup dersleri, bireysel dersleri, giriş, çıkış, güvenlik ve düzenle ilgileniyorum. Sabah 9'da çocuklarımız buraya geliyor, devletin verdiği dersler çocuklarımıza yetmiyor çünkü haftada 2 saate tekabül ediyor. Bu çocuk bütün gün evin içinde ne yapar? Vakıf olarak bu işe çözüm buluyoruz. Çocuk geliyor 9'da, 2 saat dersini alıyor, ben bunu Milli Eğitim'e fatura ediyorum. Bu çocuklara halk eğitimin öğretmenleri desteğiyle biz burada kurslar açıyoruz. Çocuk 9'da geliyor ve 16:40'a kadar bizim sorumluluğumuzda. Sosyalleşmesi, bir takım aktiviteler yapması, beden eğitimi, halk oyunları, ritim grubu, el sanatları, drama eğitimleri alıyor. Bunları organize olarak bütün çocuklara veriyoruz. Engeli 'Ağır' ya da 'Hafif' diye ayırmıyoruz. Tüm çocukların katıldığı gruplar oluşturuyoruz. Günlerini dolu dolu geçiriyorlar. Öğreniyorlar evet ama bunu göstermeleri de gerekiyor. Vakıf Başkanlarımızla organize edip kermesler, gösteriler yapıyoruz ya da davetlere katılıyoruz" dedi.
"BURASI BAKIMEVİ DEĞİL"
İçli sözlerini şöyle sürdürdü:
Burası bir bakım evi değil, burası ciddi anlamda çocukların davranışları, oturup, kalkmaları, topluma karışmaları, sosyal hayatın içinde olmaları için çalışıyor. Normal yaşıtlarına yaklaştırmak için çabalıyoruz. Buraya gelen pek çok çocuğumuzda büyük değişimler görüyoruz. Çocuk kendi başına tuvalete gidemezken şimdi gidebiliyor, özbakımını yapabiliyor. Yemek sırasında hep birlikte oturup yemek yiyebiliyor, 'Elini yıka' dediğinizde yıkayabiliyor. Verdiğiniz yönergeler doğrultusunda çocuk yapıyor. Bizim amacımız anne biraz nefes alsın, çocuk da burada sosyalleşsin. Bunun dışında bireysel öğrendiklerimiz de var, onlar saatli gelip gidiyorlar, daha çok küçük grup bunlar. Çünkü vakıf genel yönetimimizin bazı standartları var. Eğitim konusunda bizi çok destekliyorlar, kendimizi sürekli geliştiriyoruz.
"TÜM ENGELLİ GRUPLARIYLA ÇALIŞIYORUZ"
Alanda birçok kategori var, sadece zihinsel engel diyerek bırakamazsınız. Bunun içinde otizm, özel öğrenme güçlüğü, zihinsel, bedensel engel grupları var. Biz tüm engel gruplarıyla çalışıyoruz. Yani bir ilkokul çocuğuna da burada ders veriyoruz, onlar seanslık gelip gidiyor. 18 yaşını geçtiğinde okul çağı bittiği için biz o çocukları burada daha fazla süreyle tutuyoruz ki aile de çocuk da mutlu olsun.
"GENELDE BABALAR TERK EDİP GİDİYOR"
Çocuğunun engelli olduğunu öğrenen bireylerin geçtiği aşamaları anlatan İçli, "Buraya gelen velilerde öncelikle inkar durumu oluyor. Çocuğunun engelli olduğunu öğrendi, önce inkar ediyor veli, 'Olamaz, mümkün değil' diyor. İnkar dönemini geçtikten sonra suçlama dönemi başlıyor. Eşler birbirini suçluyor, 'Senin genlerinden geldi' diye... Bu dönemlerde genellikle boşanmalar başlıyor. Bizim çoğunluklu olarak hep annelerimiz vardır, sadece babanın baktığı çocuk ya da birlikte olan aile çok düşük. Genele baktığımızda terk edip giden kişiler babalar. Suçlama aşamasının ardından kabullenme aşaması başlıyor. Kabullenme aşamasına geçebilmek için anne babanın ilk 2 basamağı mutlaka yaşaması gerekiyor. İnkar da edecek, suçlayacak da, ağlayacak da, bunalıma da girecek... Bunlar çok insani. Burada devreye bizim psikologlarımız giriyor.
"VELİLERİN KABULLENME AŞAMASINDA BİZ DEVREYE GİRİYORUZ"
Çocuk illa doğduğunda engelli olacak diye bir şey yok, benim bildiğim çok çocuk var sonradan engelli oldular. Üniversiteye giden bir öğrenci sonradan zihinsel ve bedensel engelli olarak bize gelmeye başladı. Ege Üniversitesi'nde okuyan genç bir kızımız sıcaktan bayılıyor, beyni oksijensiz kalıyor ve hem zihinsel hem de bedensel geriliği aynı anda yaşıyor. Bu örnekleri çok artırabiliriz, şunu söylemek istiyorum: Hiçbirimizin garantisi yok bu konuda. Velilerin kabullenme aşamasında bizim desteklerimiz devreye giriyor. Biz velileri bir araya getiriyoruz, veli eğitimlerimiz var, herkes kendini anlatıyor ve grup terapisi şeklinde oluyor. Çocukları, onların yapabildiklerini gördükçe kabullenmeye başlıyor insanlar ve 'çocuklarımız için ne yapabiliriz' demeye başlıyorlar. Öğrencilerimizin içinde 2 yaşında bebeğimiz de var 50 yaşın üzerinde olan da var. Şu an 70'in üzerinde öğrencimiz var.
"SOLUK EVİNE İHTİYACIMIZ VAR"
Toplumdaki insanları biraz daha bilinçlendirmek, görünürlüğümüzü, bilinirliğimizi artırmak da gerekiyor. Desteğe hep ihtiyacımız var, biz her şeyimizi kendimiz karşılıyoruz. Sabit bir gelirimiz de yok. Bizim soluk evi projemiz var ve bunu hayata geçirmek istiyoruz. Ameliyat olması gereken velilerimiz var, çocuklarını bırakacakları yerleri yok ya da anne babanın 2 gün nefes almaya ihtiyacı olabiliyor psikolojik olarak. Gençle uğraşmak çok zor. Dinlenmesi gerekiyor. Dışarıdaki insanlara çocuğunuzu bırakamıyorsunuz, çocuk da kalmıyor. Biz de çocuğunu bırakmak zorunda olan velilerimiz için çocuklarını 3-4 gün yatılı olarak bırakabilecekleri bir sistemi hayata geçirmek istiyoruz. Bunun için yerimiz var ama buna ayıracak bütçemiz yok. Bahçemizde yer var, bize 2-3 odalı, banyosu, mutfağı olan bir alan gerekiyor. Konteynerden da çevrilebiliyor, böyle bir alana ihtiyacımız var.
"7 KİŞİLİK EKİBİMİZ VAR"
ZİÇEV İzmir Şube Başkanı Öztürk, "ZİÇEV izmir şubesi 7 kişilik bir ekip. Başkan yardımcım Betül El, saymanım Nesrin Karalı, sekreter üye Gülay Cengiz, üyeler Ender Feroğlu,, Cengiz Yemişçi, Buğra Özkeser hepimiz canla başla özel gençler için gönüllü olarak çalışıyoruz. 26 yıldır İzmirde Ziçev var, bizler de uzun süredir burdayız ve bu gençler için çalışmaya devam edicez" dedi.