Hale YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından Türkiye’ye sığınan milyonlarca insan için geçen yıllar; belirsizlik, zorluk ve umut arayışıyla şekillendi. Aradan geçen süre içinde bazı Suriyeliler ülkelerine dönüş yollarını ararken, birçoğu ise Türkiye’de kalıcı bir yaşam kurmaya çalışıyor. İzmir’de faaliyet gösteren mülteci dernekleriyle yaptığımız görüşmeler, hem uyum sürecine dair önemli ipuçları veriyor hem de “Burada kalmak mı, dönmek mi?” sorusuna verilen yanıtların zamanla nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor.

“ŞUBE MÜDÜR ‘TÜZEL KİMLİĞE GEÇ’ DEDİ”
26 senedir Türkiye’de yaşayan ve savaşın ardından başlayan göçle birlikte İzmir Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği’ni kuran Muhammed Salih Ali, yaşanan süreci, “Suriye’de olaylar, savaşlar başladı ve tabi ki 900 kilometre sınırımız olan Suriye’den, Türkiye büyük bir pay aldı. Benim de duygum var, akrabalarım, arkadaşlarım vardı gelenlerin arasında ve onları ferdi olarak kucakladım. Suriye’den gelenler bir grup oldular ve bana önderlik verdiler. O zaman Yabancılar Şube Müdürü vardı ve ‘şahsi olarak çok yoruluyorsun, tüzel bir kimliğe geç’ dedi. Ben bu nasihati aldıktan sonra işlemleri yaptım ve derneğimiz kuruldu. Üyelerimizin büyük çoğunluğu Suriyeli” sözleriyle anlattı.

“BASMANE ‘SURİYELİLER SOKAĞI’ OLARAK ANILIYOR”
Suriyelilerin Basmane’ye hayat verdiğini kaydeden Ali, “14 sene geçti, Suriye’den ilk gelenlere çok sıcak kucak açtılar Türkiye’de, aileler hiç ev eşyası almadı, iş insanları, dernekler, komşular yardım etti. Türkiye kucak açtı. Fakat daha sonra Suriyelilerin sayısı artmaya başladı, özellikle İzmir’de. Çünkü İzmir Avrupa kapısı. Gelenler buraya yolculuk için geliyordu. Fuarda bile yer yoktu, insanlar sokaklarda yatıyordu. Seneler geçtikten sonra, sayı iyice arttı, Suriyeliler işçi oldu, emekçi oldu, esnaf oldu. Basmane’yi Suriyeli sokağı diye tarif ediyorlar. Burada çok eski yıllarda ayakkabıcılar, tekstilciler vardı, onlar ayakkabıcılar, tekstilciler sitesine gitmişti ve burada dükkanlar yıllarca boştu. Suriyeliler geldi, bu dükkanları açtı. Burası yeniden hayat buldu” dedi.

“BİR KİŞİ YAPIYOR, HERKES YAFTALANIYOR”
“Suriyelilerin suç oranlarını artırdığı” yönündeki iddiaları da yanıtlayan Ali, “Tabi ki hatası olanlar olmuştur, bir kişi yapsa, ‘Mültecilerin hepsi böyle’ deniliyor. Bir kişi hırsızlık yapıyor, ‘Suriyeliler hırsız’ diyorlar ama bir Türk hırsız yapınca ‘Türkler hırsız’ demiyorlar. Yani 1 kişi yapıyor, herkes yaftalanıyor” ifadelerini kullandı.

“SERMAYE SAHİPLERİ FIRSATÇILIK YAPTI”
Suriyelilerin özellikle mavi yaka olarak Türkiye’deki açığı kapattığını ve düşük ücretlere çalıştığını aktaran Ali, “Fazla mesai çalıştırıldılar, az ücrete çalıştırdılar ama Suriyelilerin ihtiyacı vardı. İşverenler de fırsatçı, ben bir kısmından özür diliyorum ama çoğu sermaye sahibi fırsatçılık yaptı. Benim de Kemeraltı’nda ayakkabıcı dükkanım var, o yüzden Ayakkabıcılar Sitesiyle bağlantım var, orada dükkan sahibi bir arkadaşımız ‘Ben Suriyeliler geldikten sonra ev aldım, para kazandım’ dedi. Düşük ücrete fazla mesai çalıştırıldı Suriyeliler. Bahaneleri de ‘Türkçe bilmiyorlar’ diyorlardı. Sigortaları yapılmadı. Atölyeler 4 kişiyi sigorta yapıyordu, 10 kişiyi Suriyeli olarak anlatıyorum sigortasız çalıştırıyordu. Şu anda da durum çok farklı değil” diye konuştu.

“SURİYELİLER İŞVERENLERİN TERCİHİ OLUNCA NEFRET BAŞLADI”
Türklerin Suriyelilere karşı tepkisinin başlıca nedeninin ekonomi olduğunu savunan Ali, “Nefret de burada ortaya çıktı, Suriyeliler ayakkabı, mekanik, oto tamiri gibi alanlarda uzman, hem de fazla mesaiyle, düşük ücrete çalışıyor, işverenlerin tercihi oldu. Türkiye’deki işçiler ‘Suriyeli geldi bize ortak oldu ülkemizde’ demeye başladı. Tekstilci de, esnaf da öyle… Bu da nefret oluşturdu Suriyelilere karşı. Hem de Suriyeliler gitmiyor, seneler oldu, toprağımızı paylaşıyor gibi bir nefret oluştu” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ MALZEME YAPTILAR AMA SURİYELİLERİ GÖNDERMEK KOLAY DEĞİL”
Siyasi partilerin de mültecileri siyaset malzemesi yaptığını dile getiren Ali, “Bir yandan da bazı siyasi partiler mültecileri siyasi malzeme yaptı ve bu fırsatçılar kazandı yerel seçimlerde kaç tane muhalefet kazandı. Bunlar ‘Biz gelirsek Suriyelileri hemen gönderiyoruz’ diyorlardı. Öyle bir şey yok dünyada… Suriyeliler göndermek kolay değil. Çünkü dünyada yasası var, mülteci hakları var ve bu antlaşmaları Türkiye de imzalamış. Ama Türkiye halkı buna inandı. ‘Biz gelince Suriyelileri göndereceğiz’ demekle ‘Ben milletvekili olunca Mardin’e deniz getireceğim’ demek aynı. Bu propagandayı kullandılar ve bu da nefret yarattı” dedi.
“DÖNENLER ÇOCUKLARINI ZORLA GÖNDERİYOR”
Suriyelilerin mevcut durumuna ilişkin de bilgi veren Ali şunları anlattı:
Milyonlarca 10 seneden fazla burada kalmış aileler var, çocukları doğmuş, bu çocukların bazıları İzmir’de doğmuş ve şu anda burada liseye gidiyor. O çocuklar ‘Suriye diye bir ülke var ama biz bilmiyoruz’ diyor, duyguları Suriye’ye gitmiyor. Onlar kendini artık Türk vatandaşı olarak düşünüyor, okulu Türk, arkadaşları Türk, öğretmenleri Türk, kenti Türk, havası Türk, denizi Türk… Bazı aileler bugün geri dönüyor, çocukları ağlıyor, çocuklarını zorla götürüyorlar inanın ki…
“SURİYE’DE HENÜZ ALTYAPI YOK”
Suriye’de altyapı hala yok, iş yok, ekonomi kötü, gıda maddesi az, elektrik, su yok, hastane, eğitim, okul altyapısı yok. Suriye’ye dönenler zor durumda yaşıyorlar ve pişmanlar gittikleri için. Çok heyecanla gittiler, rejim düştü, savaş kalmadı diyerek ama ülke düzelmemiş ve bu tehlike! 50 sene bu rejim sürmüş, kolay kolay düzelmez. Çok fazla fikir var, terör var, İbrani, radikal var içinde… Şu anda da göç devam ediyor, burada da insanlar eşyalarını satıyor ve gidiyor Suriye’ye…
“AVRUPA ÖNÜMÜZE DEMİR DUVAR KOYMUŞ”
Avrupa ülkelerine gitme isteği devam ediyor ama Avrupa önümüze demir duvar koymuş. Denemeye devam ediyorlar. Kim Almanya’ya geçti mutlu, irtibatımız sürüyor geçenlerle de mutlular. Türkiye’de cerrah doktor atölyede çalışıyordu, zor bir durum bu, tabi fırsatını buldu, kaçtı, şimdi mutlu.
“KARDEŞ 2 ÜLKE OLACAĞIZ”
Suriyelilerin bir kısmı Türkiye’de kalmaya devam edecek, kadınlar var, çocukları var, kocasını kaybetmiş, burada iş bulmuş, dil öğrenmiş. Bunlar kalacak ama yüzde 70’i Suriye’deki altyapı tamamlandıktan sonra geçecek Suriye’ye. Ümidimiz aynı dinin kardeşi olan, ekonomisiyle, teknolojisiyle kardeş 2 ülke olacağız.
HÜSÜNBEYİ: “KALİFİYE İSTİHDAM AÇIĞINI KARŞILADILAR”
Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise ‘Birlikte yaşam’ vurgusu yaparak, “Birleşmiş Milletler Raporuna göre 100 milyondan fazla insan zorla yerinden edilmiş durumda.
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı nedeniyle, ülkemizde 10 yıldan fazla süredir mülteciler bulunuyor. Bu süreçte onlar ülkemizde üretimin bir parçası da oldular, aynı zamanda başta ayakkabı, mobilya, tekstil, inşaat olmak üzere kalifiye istihdam açığını karşılamaktalar. Buna karşın hala güvencesiz çalışmak durumundalar. Bunun en önemli nedeni yasalarımıza göre tarım ve hayvancılık sektörü dışında yüzde 10 kota uygulanması. Yani geçici koruma altındaki her bir Suriyeli mülteci emekçinin çalışabilmesi için o işyerinde 10 vatandaş işçi olması gerekiyor. Oysaki yine yasalarımıza göre diğer yabancı işçilerde bu oran 5'e 1. Kaldı ki başvuruyu işveren yapmakta, ayrıca harç ödemekteler. Çalışma yasağı kısıtlılığı ortadan kalkmalı. Konuya hak temelli bakmak lazım, birlikte yaşamı örgütlemeliyiz” dedi.
“SUÇA KARIŞMA ORANLARI VATANDAŞLARDAN DÜŞÜK”
Güvenlik sorunu iddialarının sorulması üzerine Hüsünbeyi’, “Mültecilere karşı ne yazık ki çoğu doğru olmayan söylemlerle olumsuz algı oluşturulmaktadır. Bunlardan biri güvenlik sorunu oldukları yönünde. Oysaki resmi makamların açıklamalarına göre mültecilerin suça karışma oranı vatandaşlara göre oransal olarak çok daha düşük durumda” yanıtını verdi.
“UYUM HEPİMİZE DÜŞEN SORUMLULUK”
Uyum çalışmalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Hüsünbeyi şunları kaydetti:
Çalışmalarımızda karşılıklı entegrasyona önem vermekteyiz, çalışmalarımızı mülteci vatandaş ayrımı yapmadan birlikte sürdürme yaklaşımı içindeyiz. Siyasal yapıların bir kısmı ile yine bazı basın organlarında mülteciler konusunda olumsuz algı yaratılmakta, bu da önyargıya neden olmakta. Oysa ki işyerlerinde birlikte çalışılıyor, mahallelerde birlikte yaşanıyor. Birlikte yaşamın gereği olarak karşılıklı uyum kamu, yerel yönetim başta olmak üzere hepimize düşen bir sorumluluk.
“ÇATIŞMALARIN SÜRMEKTE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
Bugün Suriye'de yeni bir dönem başladı. Göreli olarak iç savaş bitmiş gibi görünmekte. Buna karşın hala çatışmaların farklı kesimler arasında zaman zaman sürmekte olduğunu görüyoruz. Temennimiz tüm toplumsal kesimleri kapsayan, onların iradelerini yansıtan, haklarını yasal ve fiili olarak güvence altına alındığı demokrasi ve barışın egemen olduğu bir Suriye.
“ONURLU YAŞAM SÜRMELERİ ONUR SORUNUMUZ”
Bizce dileyen herkes, böylesi bir Suriye'ye dönmek isterlerse dönebilir. Buna karşın uzun yıllar bu topraklarda yaşamış, düzen kurmuş olanlarla elbette birlikte, onurlu bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz. Mültecilerin bu ülkede onurlu yaşam sürdürmesi bizim de onur sorunumuzdur.





