Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ), Uzundere'de tamamının İzmir Demokrasi Üniversitesi'ne ayrılmasını istedikleri 80 hektarlık alanın 42 hektarına konut yapmak için yasalara aykırı şekilde kura çektiğini belirten Başkan Selvitopu, “Bölgenin imar planları 2018 yılında iptal edildi. Buna rağmen TOKİ 2020 yılında, imar planını iptal eden yargı kararı ortadayken, yasalara aykırı bir şekilde kura çekti. Bu şekilde vatandaşları mağdur etti. Bu mağduriyeti yaratan Karabağlar Belediyesi değil, Toplu Konut İdaresi’dir. Her zaman olduğu gibi algı yaratılarak, bu yasa dışı uygulamanın faturası Karabağlar Belediyesi’ne kesilmek istenmektedir” dedi.

Üniversitenin önemli bir kamu hizmeti olduğunu ve aralarında dar gelirlilerin de olduğu binlerce öğrencinin bu olanaktan yararlanacağına dikkat çeken Başkan Selvitopu, “Karabağlar’da dönüştürülmeyi bekleyen sağlıksız yapıların olduğu o kadar yer varken, tamamının üniversite için ayrılmasını istediğimiz bu alanda ısrar edilmesi manidardır. Böylece eğitime hangi gözle baktıkları da net bir şekilde ortaya çıkmıştır” diye konuştu.

Yetki bakanlıkta!
Yine aynı çevrelerin 540 hektarlık alandaki kentsel dönüşümü Karabağlar Belediyesi'nin engellediği yönündeki iddialarının akıl dışı olduğunu belirten Başkan Selvitopu, “540 hektarlık alandaki kentsel dönüşüm yetkisi, 2012 tarihinde çıkarılan 6306 sayılı yasayla tamamen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndadır. Bu bölgelerde ne Karabağlar Belediyesi ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır.. Buralardaki sağlıksız yapıların dönüştürülmesi için bakanlığın önünde hiçbir engel yok. 2012 yılından beri bölgeye tek bir çivi bile çakmayanlar, suçu yerel yönetimlere atmanın derdinde. Buyrun dönüştürün, elinizden tutan mı var!” dedi.


Başkan Selvitopu, kentsel dönüşümün merkezinde mutlaka yerel yönetimlerin olması, bakanlığın da denetleyici konumda bulunması gerektiğini her zaman söylediğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Göreve geldiğimiz günden bu yana kentimizdeki 2000 hektarlık alanın imar plan revizyonlarını gerçekleştirdik. Yani, bakanlık yetkisindeki 540 hektarlık riskli alanın 4 katı büyüklüğündeki bir alandan söz ediyoruz. İstiyoruz ki 540 hektarda da, İmar Kanunu’nun öngördüğü kentsel standartlar sağlansın. Yani yeterli yeşil alan, pazaryeri, spor ve sosyokültürel tesisler, sosyal donatı alanları, ulaşım ve sağlık gibi sosyoteknik alanlar olsun. Bursa örneğinde olduğu gibi bir daha dönüştürülmesi mümkün olmayan alanlar yaratılmasın. Bakanlık son olarak bu bölgenin tamamıyla ilgili 1/5000'lik yeni bir plan hazırladı. Biz de teknik eksiklikleri kendilerine bildirdik. Çekincelerimizle ilgili bugüne kadar herhangi bir yanıt alamadık. Belediye olarak şu anda dönüştürülmeyi bekleyen yapılarla kaplı alanlara yönelik açtığımız bir davamız yok. Açılan davalar, boş alanların rant için imara açılmak istenmesine karşıdır. Çünkü kentsel dönüşüm, şahıs ve şirketlere ait yerleri imara açarak rant yaratmak değildir. Gelişmeleri yakından izlemeye ve vatandaşlarımızın çıkarlarını savunmaya devam edeceğiz.”