Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Türkiye’de inşaat sektörü Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 6’sını oluşturuyor. Diğer sektörler kapsamında direkt ve dolaylı etkisiyle birlikte ise Türk ekonomisindeki payı ise yüzde 30’lara ulaşıyor. Türkiye’nin kalkınmasında önemli rol oynayan inşaat sektörü, deprem bölgesi olarak anılan Türkiye için ayrı bir önem taşıyor. İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan yıkımla birlikte hayati öneme sahip olduğu bir kez daha gözler önüne serilen inşaat sektörü, 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ilde yıkıma neden olan depremin ardından Türkiye'nin ana gündem maddelerinin başında yer almaya başladı.

İNŞAAT MALİYETİ ARTTI, KENTSEL DÖNÜŞÜM DURMA NOKTASINA GELDİ
Riskli yapı stoku hemen her ilde yüzde 50’lileri aşarken ve ülke acil kentsel dönüşüm beklerken, Pandemi ile birlikte ortaya çıkan son yılların en büyük ekonomik krizi, önlenemeyen enflasyon sorunu hemen tüm sektörleri olumsuz etkilediği ancak inşaat sektörü üzerinde konkordato ve iflaslara neden oldu. İnşaat maliyetleri 2024 yılında oldukça arttı. İzmir’de birçok inşaat firması başladığı projeyi tamamlayamadı, hak sahipleriyle mahkemelik oldu, iflasını açıkladı. Sözleşmelerde belirtilen tarihlerde inşaat seviyelerinin olması gereken düzeyde olmaması özel sektörün yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi garantörlüğünde başlatılan kooperatifleşme modeliyle kentsel dönüşüm alanında da kendini gösterdi.
EV SAHİPLERİ VE KİRACILAR MAHKEMELİK OLDU
Müteahhit firmalar artan inşaat maliyetlerine dikkat çekerken, hak sahipleri ise ödedikleri kiraların yüksekliğinden, sağlam yapıda oturamamaktan şikayetçi oldu. Yurt genelinde barınma krizi patlak verdi, ev sahibi ve kiracılar arasında şiddete varan asayiş olayları yaşandı.
GAYRİMENKUL YATIRIMCISI YURTDIŞINA KAÇTI
Türkiye’de inşaat harcamaları 2023 ve 2024 yılında reel olarak artış bazında seyretse de bir önceki yıllara göre büyüme hızı düşük kalarak, piyasa gerilemeye başladı. Sıkılaştırılmış para politikası doğrultusunda faizlerin artırılması ve vatandaşın tüketimini sınırlandırması adına yapılan girişimlerin de piyasaya getirdiği durağanlıkla birlikte inşaatta üretimin azalması, gayrimenkul yatırımcısını yurtdışına yönlendirdi.
UZMANLARDAN UYARI: “İNŞAAT SEKTÖRÜ DURURSA EKONOMİ DURUR!”
Uzmanlar ise ekonomiyi inşaat sektörünün sırtladığını vurgulayarak, inşaat sektörünün durmasının, ekonominin durması anlamına geldiğini belirtti. Hem riskli yapı stokunun dönüşümü, hem gayrimenkul yatırımcısının yurtdışına kaçmasını önlemek hem de dar ve orta gelirli vatandaşın kira artışlarından yaşadığı sorunların önüne geçmek için uzmanlar “İnşaat” dedi.

PROF. DR. KOZANOĞLU: “FİYATLAR YERİNDE DURMUYOR”
İzmir Ekonomi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, sektörde yaşanan gerilemenin en büyük nedeninin fiyat istikrarsızlığı olduğunu anlatarak, “Finansal açıdan beklenmedik yükselmelerin, sıkıntıların, acil finans ihtiyaçlarının ortaya çıkmasıyla inşaat sektöründe durağanlık oluştu. Kentsel dönüşüm için çok çaba sarf ediyoruz, binalarımızın güçlendirilmesi, binalarımızın gelecek nesillere sağlam şekilde aktarılması, gelecek nesillere riski az şehirler bırakılması çok önemli bir miras. Ancak müteahhitlerimiz 2 senede bitecek bir bina için, binayı yıkıyorlar, binanın yapımı için verdikleri fiyat yerinde durmuyor, fiyatlar beklenilenin üstünde artıyor. Müteahhitler 2 sene sonrayı göremedikleri için o fiyatların gerçekleşmemesi durumunda işi bırakmak zorunda bile kalabiliyorlar. Yapılan sözleşmeler sekteye uğruyor, mahkemelik durumlar oluşuyor, yıkılan birçok bina arsa şeklinde bekliyor” dedi.
“KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SIKINTILAR OLUŞTU”
İnşaat sektörünün durmasının kentsel dönüşüme ket varacağını belirten Kozanoğlu, “Sanayici ise genelde daha çok hesabını kitabını bildiği için, bir takım destek ve teşviklerle sanayi yatırımları yaptığında, kendi planını yapıp o planı uygulayabiliyor ancak konut sektöründe, bilhassa da kentsel dönüşümde sıkıntılar oluştu. Bu sorunlara nasıl çözüm bulunur, hükümet katkısı nasıl ve ne olmalıdır üzerine sempozyumlar, çalıştaylarla ortaya somut çözümler koymak gerekiyor” diye konuştu.

“İNŞAAT SEKTÖRÜ MEDENİYET SEKTÖRÜ DEMEKTİR”
İnşaat sektörünün ana lokomotiflerden olduğunu vurgulayan Kozanoğlu, “İnşaat sektörünün durması gibi bir durumda birçok sektör durur. Barınmak en doğal ihtiyacı insanların, yemek içmekten bile önce gelebiliyor bazen… Barınma ihtiyacı yani sağlam, depremde yıkılmayacak binalara olan ihtiyaç ön planda olmalıdır. İnşaat mühendisliğinin medeniyet mühendisliği olarak değerlendirilmesi lazım. Roma’ya baktığınızda, sadece inşaatlarına bakıyoruz, sadece onlar kaldı ayakta, Mısırlıların inşaatlarına bakıyoruz sadece onlar kaldı ayakta. Medeniyetleri bize miras bıraktıkları inşaatlarına, yapılarına bakarak değerlendiriyoruz. İnşaat sektörü medeniyet sektörü demektir benim açımdan. Bizim de depremde yıkılmayan, sağlıklı, izolasyonları tam yapılmış, insanların güvenle yaşayabilecekleri binalarla inşaat sektörünü devam ettirmemiz gerekir. Bu bir ihtiyaçtır, gıda sektörünün nasıl durmaması gerekiyorsa, inşaat sektörünün de durmaması gerekir. Tüm desteklerin verilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

MÜTEAHHİTLERİN BAŞKANI KAHRAMAN: “FAİZ ORANLARI DÜŞMELİ”
İzmir Müteahhitler Federasyonu Başkanı İsmail Kahraman, “İnşaat sektörü özellikle son birkaç yıldır küçülmeye devam ediyor. Verilere baktığımızda zaman zaman bir hareket gözükse de bu hareketin esasında Kahramanmaraş Merkezli 11 ilde yaşanan depremin ardından başlayan konut üretiminden kaynaklandığını görüyoruz. İnşaat sektörü aslında uzun süredir durgun. İnşaat sektöründe eğer finansmana ulaşım sağlanmazsa, yani vatandaş açısından kredi kullanımının önü açılmazsa işlerin yürütülebilmesi mümkün değil. Yüksek fahiş fiyatlı inşaat malzemeleri, yüksek enflasyon ve konut kredilerinin yüksek olması nedeniyle vatandaşın alım gücü yok. Bu nedenle sektörde faaliyet gösteren arkadaşlarımız da bekliyor, proje üretemiyor. Proje üretemeyince piyasalarda da konut üretiminde düşüşler meydana geliyor. Özellikle 2023 ve 2024’te sektör adeta durdu, sektörde faaliyet gösteren üyelerimizin yüzde 75’i proje üretemedi. Proje üretse satış endişesi yaşıyor. Sektörde vatandaşın alım gücü de çok önemli. Dolayısıyla sektörün önünü açacak, konut üretimini artıracak en önemli argüman faiz oranlarının düşmesi” dedi.
“KAMU MARİFETİYLE ARSA ÜRETİLMELİ”
Konut maliyetindeki en önemli kalemin arsa olduğunu vurgulayan Kahraman, kamu mülkü olan ve atıl kalan araziler için çağrıda bulunarak, “Arsa maliyetleri çok yüksek, bugün üretmiş olduğunuz 2 konutun 1 tanesinin bedeli arsa payı. Yani 2 konut ürettiğinizde yüzde 50’si arsa payı. 2 milyon liraya mal ettiğiniz konutun 1 milyon da arsa payı var. Bu oran çok yüksek bir oran. Dolayısıyla kamu marifetiyle arsa üretilmesi gerekiyor. Çözüm önerilerimizi biz Bakanlığımıza da sunduk. 2025’in ikinci yarısından itibaren sektörde proje üretimine yönelik bir faaliyetin olacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

“İLLERİMİZDE RİSKLİ YAPI STOKU YÜZDE 60’LARDA”
İnşaat sektörünün birçok sektörü ayakta tuttuğunu dile getiren Kahraman, “İnşaat sektörü ülkemizin lokomotif sektörlerinin başında geliyor. Direkt olarak 250 sektörü, dolaylı olarak da binin üzerinde sektörü tetikliyor. Ev tekstilinden tutun, mobilyaya kadar birçok sektörü ayakta tutan ana faktörlülerden biri. İnşaat sektörünün durması demek ülke ekonomisinin durgunluğunda da önemli bir etken. Dolayısıyla inşaat sektörü bu açıdan çok önemli. Ülkemizin riskli yapı stoku çok fazla, bazı illerimizde yüzde 60 bazı illerimizde yüzde 50 riskli yapı var. Bunların dönüştürülmesini dikkate aldığımızda, ülkemizde bütün sektörleri etkileyecek bir durum söz konusu olacaktır” ifadelerini kullandı.
“GAYRİMENKUL YATIRIMCISI YURTDIŞINA KAÇTI”
Gayrimenkul yatırımcısının kiralardaki düşüklükten, vatandaşın ise kiralardaki yükseklikten şikayetçi olduğunu kaydeden Kahraman, “Gayrimenkul yatırımcısı zaten kiralardaki düşüklükten, finansın maliyetinden kaynaklı gayrimenkul yatırımı yapmıyor şu anda. 2024 yılı itibariyle 2 milyar dolar gayrimenkul yatırımını yurtdışına kaçırdık. Vatandaşlarımız 2024 yılında yurtdışında gayrimenkuller satın aldı” diye konuştu.

“ATIL KAMU ARAZİLERİ SOSYAL KONUTLAR İÇİN DEĞERLENDİRİLMELİ”
Dar gelirli kesim için üretilecek konutların da piyasaya hareket getireceğini anlatan Kahraman, “Konuta ihtiyacımız var mı, tartışmasız var. Alım gücü açısından baktığımızda, vatandaşımız konuta erişemiyorsa alternatif çözüm üretmemiz lazım. Tarım ve orman vasfını yitirmiş olan arazimiz çok fazla, bu alanlarda tarım yapılamıyor, orman vasfında değil, bu araziler atıl ve kamunun elinde. Bizim buralarda imar planları yaparak arsa üretmemiz lazım. Bu arsaların üzerinde sosyal konutlar üretmemiz gerekiyor. Dar gelirli vatandaşlarımıza konut üretecek projeler ve alternatifler gerekiyor. Ülkemizdeki bu tip arazilerin en az yüzde 90’ı kamu arazisi, bunlar doğru değerlendirilebilirse uydu kentler tarzında vatandaşımıza çok ekonomik konutlar yapılır. 3 milyon liraya sattığınız bir konutun arsa maliyeti 1,5 milyon. Siz böyle bir araziyi geliştirip vatandaşa arz ederseniz konut fiyatı düşecektir. Birçok model var, bu arazilerin şehirlere kazandırılması, vatandaşa arz edilmesi noktasında çalışmalar yapılırsa dar ve orta gelirli vatandaşlarımız da konut edinebilir” dedi.
“450 BİN KİŞİYİZ, MİLYON KONUT ÜRETEBİLİRİZ”
Ülkede faaliyet gösteren müteahhitlerin elini taşın altına koymaya hazır olduğunu aktaran Kahraman, “Bununla ilgili Bakanlığımızın çalışmaları var ama bunun tek başına yeterli olduğunu düşünmüyorum. Ülkemizde faaliyet gösteren 450 bin müteahhit var, biz her müteahhide 1 konut yaptırsak 450 bin konut yapar. Yani biz milyon konutu doğru planlamayla üretebiliriz, özel sektörün böyle bir altyapısı var. Kamuya ait araziler de var, bunlar doğru değerlendirilirse, bu sorun çözülür ve bu sorunla birlikte riskli yapı stokunda da azalma olur” şeklinde konuştu.
“BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ”
Konut üretimiyle dar gelirli kesimin yüksek kira şikayetlerinin, gayrimenkul yatırımcısının düşük kira siteminin ve ülke ekonomisinde yaşanan durağanlığın da önlenebileceğini savunan Kahraman, “En büyük sorunlardan biri de yüksek kira fiyatları. Bunun nedeni de arzın olmamasından kaynaklanıyor. İzmir’in muhtelif ilçelerinde dar gelirli vatandaşlarım içim 100 - 200 bin konut üretirsem kira fiyatlarının düşüşünde de önemli bir katkı sağlayacağım. İç piyasada ekonomi dinamiklerini aktifleştirme noktasında katkı sağlayacağım. Sektör çalışacak, vatandaş gayrimenkul sahibi olacak, alt sektörlerin de çalışmasına, hareketlenmesine neden olacak. Bu projelerin hayata geçirilmesi hem ekonomi hem de vatandaşımızın konut sahibi olması ve aynı zamanda kiraların düşmesine de katkı sağlayacaktır” dedi.





