Bu açıdan kendi popülasyonlarımızın miktarının artması, balon balıklarla mücadele için bence en doğru yol. Balon balığıyla ilgili bir topyekün bir mücadele yapılacaksa, konunun paydaşları olan amatör balıkçılara da benzer şekilde bir destek verilmesi daha uygun olacaktır" dedi.

İstilacı türler arasında yer alan balon balığının Akdeniz ve Ege Denizi'nin güneyindeki popülasyonu her geçen yıl artıyor. Geçen günlerde Resmi Gazete'de yayımlanan Balon Balığı Avcılığının Desteklenmesine İlişkin Tebliğ ile balon balığıyla mücadele çalışmaları artırılırken, uzmanlar mücadelenin yerli balık türlerini koruyarak yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Balon balıklarının 2006'dan bu yana popülasyonlarının ciddi miktarda arttığını dile getiren İKÇÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Erhan Irmak, "Türkiye kıyılarında 7 tane balon balığı türü var. Bunların 5'i indo pasifik kökenli türler. Fakat 5'inin de popülasyonları aynı oranda artmış değil. Bunların içinde 'lagocephalus sceleratus' ekosistem açısından en tehlikeli türlerin başında geliyor. Küçük bir türümüz daha var; 'torquiegener hypselogeneion'. Bu türün popülasyonu son 5-6 yıldır arttı. Özellikle ikisi ekosisteme ciddi manada zarar veriyor" ifadelerini kullandı.

'AKDENİZ VE GÜNEY EGE KIYILARINDA BALON BALIKLARIYLA KARŞILAŞILIYOR'

Balon balığı türlerinin denizdeki dağılımlarının sıcaklıkla doğrulan ilişkili olduğunu ifade eden Dr. Irmak, 'lagocephalus sceleratus' ve 'torquiegener hypselogeneion' türlerinin özellikle Akdeniz'de çok geniş alanlarda yayılım gösterebildiğini söyledi. Ege Denizi'nin kuzeyinde ise etkili olan etezyen rüzgarlarının deniz suyu sıcaklığını düşürdüğünü, bu nedenle balon balığı popülasyonunun Ege Denizi'nin kuzeyinde çok fazla artmadığını ifade eden Dr. Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu nedenle Ege Denizi'ne çok fazla sokulamıyorlar. Çünkü etezyen rüzgarları Ege Bölgesi'nde yaz döneminde deniz suyu sıcaklıklarını etkiliyor. Kuzeye gittikçe deniz suyu sıcaklıkları düşüyor. Bu yüzden kuzeye yayılımları biraz sınırlı. Özellikle Bodrum Yarımadası'nın kuzeyinde popülasyonları düşerken, Datça Yarımadası'nın güneyinde ise balon balığı popülasyonları ciddi miktarda yayılım gösteriyor. Balıkçılar özellikle Akdeniz ve Güney Ege kıyılarında balon balıklarıyla karşılaşıyor" diye konuştu.

'BALIKÇILARIN GÜNDE 10 BİN BALON BALIĞI YAKALAMA ŞANSI VAR'

Balon balıklarının 2008 yılından bu yana karaya çıkarılması, avlanması ve satılmasının yasak olduğunu belirten Dr. Irmak, "Risklere karşı önlemlerden biri bu idi. Bakanlık ondan sonra biraz daha ileri götürdü. Çünkü denizlerimizdeki balık popülasyonun azalması dolayısıyla ciddi manada bir sıkıntı yaşandı. Balon balıklarının avlanmasında kuyruk başına verilen destek ödeneği arttı. Büyük boyda olan 'lagocephalus sceleratus' türüne destek kuyruk başına 25 TL'ye yükseltildi. İyi bir rakam, çünkü bir balıkçı günde 100'den fazla ergin balon balığı yakalama şansına sahip. Bizim bir çalışmamız vardı. Toplamda 2 saat içinde 200'den fazla küçük tür balon balığı yakaladık. Çok kısa sürede oltayla bile yüzlerce balığın yakalanabileceği bir tür. Balıkçıların günde 1000 ila 10 bin balon balığı yakalama şansı var" dedi.

Balon balığı avcılığına destek ödeneklerinin 5 yıldır belli dönemlerde uygulandığını dile getiren Dr. Irmak, "En son dönemde küçük olan türlere destek ödemesi kuyruk başına 10 TL. 'Lagocephalus sceleratus' türünde ise kuyruk başına 25 TL. Bu dönemde alımlar 22 Nisan'da başlayacak" dedi.

'BALON BALIĞIYLA MÜCADELEDE AMATÖR BALIKÇILARA DA DESTEK VERİLMELİ'

"Balon balıklarıyla mücadelede yegane çare; yerli türleri korumak" diyen Dr. Irmak, "Şu an popülasyonlarımızın sağlıklı olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Bu açıdan kendi popülasyonlarımızın miktarının artması balon balıklarla mücadele için bence en doğru yol. Balon balığıyla ilgili bir topyekün bir mücadele yapılacaksa, konunun paydaşları olan amatör balıkçılara da benzer şekilde bir destek verilmesi daha uygun olacaktır. Yoksa sadece sosyal devlet anlayışı içinde balıkçılığa verilen destek gibi görünüyor. Balon balıklarıyla mücadele için ekosistem temelli bir balıkçılık yapılmalı. Şu an vahşi avcılık yapılıyor. Kotalar yeterli değil. Av araç gereçleri çok fazla takım içeriyor. Örneğin İtalya'da balıkçılar haftanın sadece 4 günü avlanabiliyor. Bu sayede ekosistem çok fazla hırpalanmıyor. Ülkemizde ise 12 metre altı tekneler 365 gün çalışabiliyor. Ekosistem temelli balıkçılık, habitatlara zarar vermeyen bir av şekli olduğu gibi balıkların üreme dönemlerine dikkat edilerek, neslin devamına fırsat veren bir avcılık şekli. Bilinenin aksine küçük boylardan ziyade büyük boy balıkların, anaçların yakalanmaması önemli. Bu nedenle av sınırlamaları üreme dönemlerine hassasiyet gösterilerek belirlenmeli, av takımları ve miktarı sınırlanmalı" diye konuştu. (DHA)