Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini ve İzmir sonuçlarını değerlendirdi. Seçim günü Türkiye'nin dört bir yanında vatandaşların ortaya koyacağı teveccühe hazırlıklı olmaktı amacıyla il başkanlıklarında stant hazırlığı yapıldığını anlatan Saygılı, "Güzel İzmir'imizin ve Türkiye'mizin bu seçimde katılım oranının bu kadar düşebileceğini hiçbir parti ve hükümetimiz öngörmemişti. Anket şirketlerinin sorularının içinde 'sandığa gidecek misiniz' sorusunun da sorulması gerekiyor ve bu hiçbir anket firmasının da aklına gelmedi. Bu seçimle birlikte Türk Siyaset Tarihinde anket çalışmalarına bu sorunun da gireceği kanaatindeyim. Bizim anket çalışmalarımızda kararsızlar kısmı tabi ki mevcuttu. Bu herkesin lehine ya da aleyhine değişebilecek bir orandır. Biz kararsızlar kısmını son ana kadar çözümleyemedik. Nereye kayacağını netleştiremediğimiz için sürecin sonunda kararsızların sandığa gitmediğini gördük. Burada şunun da altını çizmeliyim; kararsızlar eşittir CHP'ye belli illerde gitti diye bir anlam çıkmamalı" dedi. 

"HAZIMSIZ DURUŞU OLMADIĞINI HAZIMSIZLARA GÖSTERDİ"

Saygılı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim gecesi yaptığı konuşmaya dikkat çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanımız o güzel balkon konuşmalarından birini daha tarihe geçecek olgunlukla, samimiyetle, o vakur duruşuyla hanımefendi ile birlikte yaptı. 'Biz halkımızdan mesajımızı aldık, kararlarımızı tekrar gözden geçireceğiz ve yapılması gerekenleri yapacağız. Demokrasi kazanmıştır, demokrasinin kazanması berekettir' diyerek net, vakur duruşuyla toplumu kucakladı, Cumhur İttifakına da moral verdi. Hem ülkemize  hem de dünyaya mesaj verdi ve Türkiye'nin nasıl olgun demokratik bir seçim geçirdiğini ifade etti. Hazımsız bir duruşu olmadığını hazımsızlara göstermiş oldu" ifadelerini kullandı. 

"SÜREÇ GÜVENLE YÜRÜTÜLÜYOR"

Geçmişte Türkiye tarihinde yaşanan ekonomik krizlerin yönetimden kaynaklandığını ancak günümüzde yaşanan krizin yönetimden değil dünya konjonktüründen kaynaklandığını dile getiren Saygılı, "Ben 1991 yılında üniversite hayatımı bitirip aile şirketimize geldiğimde Körfez Kriziyle karşılaşmıştık. Rahmetli Turgut Özal'ın '1 koyacağız 3 alacağız' dediği bir ortamda ne yazık ki 3 koyup 1 dahi alamadığımız Irak Körfez krizini yaşadık. Ben genç bir mühendistim, ardından Nisan kararları, bankaların, şirketlerin battığı süreci yaşadım. 1998 uzak doğu krizi ve 2001 krizinde acı bir tabloyla muhatap olmuştuk. 2001 krizinde ülkede ciddi şekilde 3'lü ittifak vardı, bu hükümetin ekonomik tedbirleri, 28 Şubat süreciyle birlikte hükümetin alaşağı edilmesi, ortak havuz sistemini tersine işleterek 2001 krizinin hazırlıkları yapılmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanının Rahmetli Bülent Ecevit beyefendiye Anayasa kitapçığını fırlattığı fotoğrafla 'ekonomik krizi başlatıldı' denilmişti ancak o sadece bardağı taşıran son damlaydı. Kararlardaki hatalardan dolayı ekonomik kriz ben geliyorum diye bağırıyordu. Türkiye'de  gelir gider tablosunun makro ve mikro anlamda Türkiye'nin bütçesi, cari açığı, banka kredileri, kredi faizleri, bankalar arası iç borçlanma, merkez bankası oranlarına baktığımızda  ülkemizde tek iktidar dönemi yaşanıyor ve Cumhurbaşkanımız da bu iktidarın başında. Süreç güvenle yürütülüyor" açıklamasında bulundu. 

"DÜNYADA YAŞANILANLARIN TÜRKİYE'YE ETKİSİ OLMAZ MI!"

"Halkımız net bir mesaj verdi" diyen Saygılı, "Birçok krizi yaşadık, o hükümetlerden ümidimiz yoktu, değişim oluşturduk, o günkü partileri siyasetten uzaklaştırdık. DSP ve ANAP'ın olmadığı bir süreç yaşıyoruz. Şu anda yapılan ise biz size güveniyoruz, yaşanılanları da biliyoruz ama düzeltmeniz için süre veriyoruz dediler. Bu krizde 2001'deki kriz gibi kendi hatalarımızdan kaynaklı bir durum yok. Tamamen dış güçlerin  ortaya koyduğu bir tablo var. Kahramanmaraş depremi Türkiye bütçesine 100 milyar doların üzerinde çok ağır bir bütçe getirdi.  Pandemi süreci yaşadık. Bu dönemde üretim, ihracat durma noktasına geldi. Rusya - Ukrayna Savaşı yaşandı. İsrail'in Filistin'e yaptığı zulmü, soykırım sürecini yaşıyoruz. Bunların Türkiye'ye etkisi olmaz mı hiç" diye sordu. 


"EKONOMİDE OLUMLU GELİŞMELER YAŞANACAK"

Emekli, dul ve yetimlerin yaşadığı sıkıntıların hatırlatılması üzerine konuşan Saygılı, "Biz de insanların içinde yaşıyoruz, uzayda yaşamıyoruz. Ben de hayırsever bir iş insanı olarak etrafıma, çalışanlarıma maaşlarının dışında elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum. Emeklilerin beklentilerini karşılayamadık. Bir memur maaşı gibi maaş artırımı olmadı, bunun üzüntüsünü yaşıyoruz. Bunu da kamu disiplini başta olmak üzere aldığımız tedbirlerle, dışa bağımlılığı azaltarak, Türkiye'deki emekli vatandaşlarımızın derdine derman olacak bir süreç yaşayacağız. Recep Tayyip Erdoğan merhametiyle, duygularının yoğunluğuyla bilinen bir insan. Seçim sürecinde insanların ağzına bir parmak bal sürmeyi tercih etmedi. Kendisi gereksiz yapılan hareketle onursuz bir galibiyet yaşayacağımıza şerefli bir mağlubiyet yaşarız tercihinde bulundu. Önümüzdeki 3 - 5 ay içinde olumlu gelişmeler olacak. Yılın ikinci yarısında hem enflasyonda hem de ekonominin diğer alanlarında yaşanacak iyileşmeleri hep birlikte göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımız seçime 3 gün kala oy almak için gerçek olmayan bir duruş sergilemedi. Bu duruş siyasi tarihimizde onurlu bir duruş olarak da tarihe geçecektir" dedi. 

"HAMZA DAĞ İLE BİRBİRİMİZİ MOTİVE ETTİK"

Seçim sonuçlarını Genel Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ ile birlikte takip eden Saygılı, "Hamza Başkanımız aynı zamanda Genel Başkan Yardımcımız. Yıllardır hukukumuz olan çalışkan, mütevazi, yaptığı işi en iyi şekilde yapan dostumuz, başkanımız. Seçim sürecinde tam bir uyum içinde çalıştık. Seçim çalışmalarında keyif alarak çalıştık. Kardeşlik hukukuyla çalıştık. AK Parti İzmir İl Başkanlığı Hamza Dağ'ın evi. Kendisi eşiyle birlikte evinde izlemektense, teşkilatıyla birlikte il başkanlığında yani kendi evinde takip etti. Teşkilatıyla değerlendirdi. Seçimin ilk dakikalarında olumlu veriler geliyordu ama sonrasında özellikle kararsızların ve AK Parti seçmeninin belli çoğunluğunun sandığa gitmediğini fark edince olumsuzluğu Türkiye genelinde gözlemledik. Bu bir mesajdır. İkazdır. Sayın Hamza Dağ Beyefendi de ben de bunu böyle yorumladık. Yaşanılan olaylardan ders çıkartarak, doğru tedbirler almayı, kendimizi daha net ifade etmeyi amaç edinecek konuşmalar yaptık. Sonuçları analiz ederek, motive ettik birbirimizi" diye konuştu. 

"İZMİR'İN KAZANANI DA KAYBEDENİ DE YOK!"

Saygılı seçim sonuçlarına ilişkin şu açıklamalarda bulundu: 

Türkiye geneline baktığımızda İzmir'in kazananı da kaybedeni de yok. Bunu bir mühendis olarak, matematik mantığıyla ispatlayabilirim. Burada bir değişim oldu, değişimin CHP lehine olması, halkın böyle bir tercihte bulunmasını kabul etmeliyiz. Devlet olarak bu konunun bakışı ayrı, halkımız 5 yıl yerel hizmetlerde CHP'ye destek vermiştir. Ancak İzmir'de kadro değişikliği makyaj değişikliğidir. Zihniyetin değiştiğini düşünmüyorum. İlerleyen dönemlerde de göreceğiz.

"CHP İLE ARAMIZDAKİ MAKAS DARALDI"

İzmir'de 2019 yerel seçimleri, 2023 ve 2024 seçimleri oy oranları olarak baktığımızda değişik bir parametre çıkıyor. 2019'da yerel seçimlerde 1 milyon 32 bin oy almıştık, CHP 1 milyon 549 bindi. Arada 500 küsur bin oy vardı. 2023 ikinci tur seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi 978 bin 326 oy aldı, Kemal Kılıçdaroğlu ise 1 milyon 998 bin oy aldı. Başarı göreceli bir kavramdır. Yani 2018'de yüzde 58'lerde olan CHP oy oranı yüzde 47'lere düştü ama biz oyumuzu İzmir'de yüzde yarım farkla koruduk. Biz 978 bin oy aldık, 1 milyon 285 bin CHP adayı aldı. Aradaki makas daraldı.

"MECLİS ÜYESİ SAYIMIZI ARTIRDIK"

DEM'lenmiş ortaklıkları da vardı. Gizli ittifaklarla bir kısmı içeride oldu. Yeniden Refah Partisi faktörü ortaya çıktı. Söylemlerindeki acizlikler Yeniden Refah Partisi Genel Başkanının ve İl Başkanlarının yapmış oldukları dezenformasyonlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın İsrail'le ilgili mücadelesi bile manipüle edilemeye çalışıldı. Birçok etkenler var. Yani ne kadar ittifak olsa da CHP'ye geçen seçimde verilen oyla bugün verilen oy arasında yaklaşık 700 binin üzerinde oy farkı var. Bunu sadece İYİ Parti'ye ve DEM'in bir kısmının kendi adayına oy vermesiyle izah etmeniz mümkün değil. Yüzde 11 civarında kayıp var. Bizim aramızdaki fark 250 bin civarına düşmüş. Biz çalışmalarımızda AK Parti'ye oy veren 350 bin seçmenimizin de sandığa gitmediğini tespit ettik. Bunların hepsini düşündüğümüzde İzmir, Türkiye geneline göre çok başarılı değil ama konumunu koruyan bir süreci yaşamıştır. 2019'da meclis üyesi sayımız 208'di, bugün meclis üyesi sayımız 218.

"KENDİ İÇİMİZDE DEĞERLENDİRİYORUZ"

Bu kadar olumsuzluk ve sandığa gitmeyen vatandaşımızın olmasına rağmen Kemalpaşa oy oranını yüzde 5,56 artırdı, kıl payı kaybedildi. Buca, Menderes, Karabağlar, Bayraklı, Torbalı, Kiraz, Ödemiş, Gaziemir kıl payı kaybettiğimiz ilçelerimiz. Buradan anlaşılan adaylarımız çok güzeldi. Kıl payı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz ve bunu kendi içimizde değerlendiriyoruz.

"OY DÜŞÜŞLERİ TEK TEK İNCELENİYOR"

Sayın Cumhurbaşkanımız değişim konusunda sinyalleri verdi. Bir değişiklik konusunda içe dönük özeleştiri yapacağımızı ve bunun kararını büyük bir demokratik olgunlukla vereceğimizi ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın uhdesinde olan bir karardır. Belli kısımdaki düşüşler tek tek inceleniyor. Sorumlu kişilerle ilgili bir tasarrufta bulunulması makrodan mikroya, mikrodan makroya ya da tabandan tavana, tavandan tabana irdeleme yapılıyor. Bunu da Cumhurbaşkanımızın 40 yıllık siyasi hayatındaki olgunluk ve tecrübesiyle en güzel şekilde yapacağını hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin adil karar verileceğine inancı tamdır. Cumhurbaşkanımızın kararı hepimizin vereceği karardır.