İnşaat Mühendisi olan AK Parti Milletvekili Nasır, afet bölgesinde yaşanan yıkıma ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. İzmir'de de deprem yaşanacağını ve çok daha kötü sonuçlar doğuracağını anlatan Nasır, "Bunun sorumlu Büyükşehir Belediyesi olacaktır" dedi. Nasır imar barışı ile imar affının karıştırıldığını da aktararak, "İmar barışı planlamanın önünü açtı. İzmir'in deprem yönetmeliğine uygun imar planı yok. Oturduğu yerden ahkam kesenler, keşke gelseler de Hasanbeyli'de gece saat 3'te bez çadırın içinde otursalar" ifadelerini kullandı.
Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti İzmir Milletvekili Necip Nasır, afet bölgesi çalışmalarında gelinen son aşamaya yönelik bilgi verdi. Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesinde görevli olan Nasır, "Hasanbeyli'yi toparladık. Osmaniye organize şekilde toparlanmış durumda, 2 enkazımız üzerinde çalışılıyordu. Diğer enkazlarda çalışmalar tamamlandı. Şehirde hızlı şekilde hasar tespitleri yapılıyor. AFAD, Kızılay, belediye tamamen entegre şekilde AFAD'ın koordinasyonunda çalışıyor. 11'e yakın çadır kentler oluşturuldu, konteyner kentlere ilişkin de altyapı hazırlıkları tamamlanıyor. Bütün kurumlar bilfiil çalışıyor. Osmaniye'de vatandaşlarımızın konteyner kentlere taşınması başlayacak. Bu arada dışarı gideceklerin tahliyeleri hızlı şekilde yapılıyor. Muğla, İzmir taraflarına geçmek isteyenlerin tahliyeleri yapılıyor. İzmir'de de Valiliğimiz gelen depremzedelere yönelik çalışmalar yaparak, onların barınma sorununu çözüyorlar. Koordineli şekilde çalışma yapılıyor" dedi.
"KALICI KONUTLAR İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLIYOR"
Bölgede kısa süre içinde kalıcı konut çalışmalarına başlanacağını belirten Nasır, "Benim bulunduğum Hasanbeyli 6 köy, 4 mahallesi olan bir ilçe. Sayın Devlet Bahçeli'nin doğduğu bir ilçe, köylülerin damlarından ayrılmaları pek mümkün olmuyor. Onlara çadırlar temin edildi, kaymakamlığımız, muhtarlarla birlikte erzak dağıtımı yapıyor. İlçe merkezinde yeni büyük spor salonunu, depremzede vatandaşlarımıza açtık, hatta belediye binamız da hasarlıydı, spor salonunun üst katına taşıdık. Kurumlar çalışıyor, yaralar sarılmaya başlandı. Bulunduğumuz yer yayla, biraz daha yüksek, geceler çok sert geçiyor, hava koşulları 1 derece gözüküyor ama eksi 8 derece hissediliyor, hava muhalefeti baya sıkıntılı. Vatandaşlarımızın korunması, barınması, ısınması için gerekli önlemleri aldık, inşallah kısa zamanda, kalıcı konutlarla ilgili çalışmalar başlayacak" dedi.
"İZMİR'DE DE OLACAK"
Aynı zamanda inşaat mühendisi olan Necip Nasır, afet bölgesindeki yıkımın sorulması üzerine, "Allah muhafaza ama İzmir'de de olacak bu deprem ve olduğunda da bunun en büyük sorumlusu İzmir Büyükşehir Belediyesi, yerel yönetim olacak. 1999 öncesi yönetmelikle yapılan yapılardan kaynaklı sıkıntılar var ama daha sonra çıkan yönetmeliklerle dönüşümün sağlanmaması en büyük etken. Burada da planları yerel yönetimler yapar, anayasasını belirler ve dönüştürtülür. Türkiye'de en kötü yapı stokuna sahip illerden biri de İzmir" açıklamasında bulundu.
"ZEMİN VE BİNA ARASINDA STATİK HESAP YOK"
Nasır konuya ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Eski tarihlerde örneğin Maraş'ta sıvılaşmaya ait eskiden göl olan yerlerde, yumuşak zeminlerde yapılar yapılmış. Maraş'ta Trabzon Caddesi'nde tüm binalar yıkılmış, tepelere doğru baktığınızda binalarda bir şey yok. Eski yönetmelikle yapılmış ve yorulmuş binaların, zeminle bina arasında statik hesaplardan uzak yapıların sonuçları bunlar.
"TOKİ'NİN YAPTIĞI KONUTLARDA TEK ÇATLAK YOK"
İzmir'de 20 yıldır sürekli dönüşümün gerekliliğini ifade ediyorum, aynısı Maraş için de, Hatay için de geçerli. Diğer iller için de geçerli. Maalesef fay hatlarının üzerine evlerin yapılmış olması, bilimsel kurallara uyulmadan önceki yıllarda yapılmış yapı stokunun oluşturmuş olduğu bir sonuçtur bu. TOKİ'nin yapmış olduğu evlerde tek çatlak yok, yeni yapılan kamu binalarında da çatlak yok. Neden; zemin etütleri yapılmış, zemin ve binaların tamamı birbiri ile statik anlamda uyumlu. Ben inşaat mühendisiyim, siz istediğiniz her noktada ev, bina yapabilirsiniz ama bilimsel kurallara uyarak, zemine göre statik hesaplarını yaparak binayı yaparsanız bir sorun olmaz. TOKİ'nin yaptığı gibi...
"DÖNÜŞÜMÜ YAPMASI GEREKEN YEREL YÖNETİMLERDİR"
Çok hızlı bir dönüşüm gerekiyor. Bu 100 yılın ülkemizde getirdiği bir sorun, dönüşümü sağlaması gereken yerel yönetimlerdir. Biz İzmir'de dönüşüm yapabilmek için 20 yıldır bağırıyoruz, sesleniyoruz. İzmir'in planları yok.
"İZMİR'İN DEPREM YÖNETMELİĞİYLE UYUMLU PLANI YOK"
İzmir'in 2018 deprem yönetmeliğine uyumlu, zeminiyle uyumlu planları yok. İzmir plansız bir kent, bu kentler de aynı şekilde. İzmir çok daha kötü sonuçları bekliyor. Ben oraları gördüğüm zaman, bir mühendis olarak İzmir'in benzer durumda olacağı sonuçları düşünmek istemiyorum. İzmir'de böyle bir şey olursa, çok daha kötü sonuçları olur. Buradaki ana temel sorun bütün paydaşların üstüne düşeni yapmamasından kaynaklanıyor. Burada da üst sorumluluk yerel yönetimlere düşüyor.
"İMAR BARIŞI, İMAR AFFI DEĞİLDİR"
Her önüne gelen, imar barışını eleştiriyor. İmar barışı, imar affı ile karıştırılıyor. Teknik konuya hakim olmayan insanlar da imar affı gibi değerlendiriyorlar. Halbuki imar barışı 1985 ve 2000 yıllarından önce çıkmış, imar aflarından kaynaklı, imar ıslah parselleri şehri tıkadığı için, bir şehrin planlanması için çıkarılan yasadır, düzenlemedir. 2017 yılında çıkartıldı. Gidin Karabağlar Belediye Başkanı ile konuşun; Karabağlar'ı planlayamıyordu. Çünkü 1985 ve sonrasında çıkarılan imar aflarından dolayı, mevcut yapıların plan yapımında ortaklı katılım payı alınamadığından plan yapamama sıkıntısı vardı, o kaldırıldı, imar barışı vasıtasıyla...
"İMAR BARIŞI PLANLAMANIN ÖNÜNÜ AÇTI"
İmar barışı ile, 'Senin bu evin kaçak, senin bu evini kayıt altına alıyorum, elektrik, suyunu al, kaçak kullanma doğalgazını al ama sen evini yıktığın zaman, mevcut imar planına uymak zorundasın' dedi yasa. Çünkü 2012 yılında çıkan kentsel dönüşüm yasası, Anayasa'ya aykırılık yoksa bir zorunluluk getiremezdi. Yüzde 100 mutabakatla ancak dönüşüm yapılabilirdi ama 2012'de çıkan bu kanunla, mal canın yongasıdır, vatandaşlarımız uyuşmazlığa düştüğünden şehirler planlanamıyordu, imar barışı bu planlamanın önünü açtı. 'Sen plan yapacaksan, imar barışına müracaat edeceksin, ben seni tanıyacağım ama sen bu ev yıkıldığı zaman imar planına uydurmak zorundasın ya da ben kentsel dönüşüm yaptığımda senden muvafakat almak zorunda değilim' bu kanun bunu getirdi. İmar affı değil bu. İzmir'in önünü açtığı gibi Türkiye'nin de önünü açtı.
"PLANLAMA YAPILAMIYORDU BİZ ÖNÜNÜ AÇTIK"
Gidin CHP'li Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu'na sorun. Bu kanun tamamen planlamanın önünü açtı. Diğer türlü ortaklı katılım payı yüzde 45 oranında, bu alınamadığı için şehirler planlanamıyordu. Özellikle 2018 - 2019 - 2020'de çıkardığımız kanunlarla biz planlamanın önünü açtık.
"BALÇOVA 2 FAY HATTININ ARASINDA"
Bütün iş şehrin planlanmasından geçiyor. Bir şehri de planlarken fay hattı, jeolojik etütleri göz önünde bulundurarak şehir oluşturmak lazım. Balçova'ya bakın 2 tane yan yana geçen fay hattı arasında Balçova var, bir gün o fay kırılacak. Türkiye'de bir gerçek var, Anadolu'muzun her tarafı fay hatlarıyla dolu. Fay hatları bir zenginliktir yeraltı, yerüstü zenginliğini getirir, biz fay hatlarından korkmuyoruz. Mühendislik bilgi birikimi yaşanabilir alanlar oluşturmaya sahiptir, yeter ki doğru şekilde planlanıp yapabilsin.
"HERKES BAŞINI KUMDAN ÇIKARSIN"
Hükümet gelip İzmir'i planlayamaz, plan yapma yetkisi tamamen Büyükşehir Belediyesi'nde. Ben İzmir örneğini veriyorum, aynı şey yıkılan iller için de geçerli. Kalkıp da hükümet gidip bu kadar büyük, geçmişe dayalı yapı stokunu bir anda dönüştüremez ki... Kanunen de müdahil olamaz, Anayasa'ya aykırıdır, mülkiyet hakkı vardır. Herkes başını kumdan çıkarsın. Bu güne kadar, 20 yıldır İzmir'de bir tane kentsel dönüşüm Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmamış. TOKİ 25 bin konut yaptı İzmir'de.
"OTURDUĞU YERDEN AHKAM KESENLER GECE BURAYA GELSİN"
Türkiye'nin her yerinde depremler olabilir ama İzmir ve İstanbul'da olursa çok daha kötüleri olacak. Biz İzmir depremini de yaşadık, herkesin gözü önünde cereyan etti; AFAD'ın, Bakanlığın, hükümetin çalışmaları. Depremzedelerimizin 1 yıl içinde evlerini vermeye çalıştık, 500 kilometre çapındaki alanda yaklaşık 20 milyon kişinin etkilendiği bir depremde bu ülke devletiyle milletiyle tek bilek, tek yürek oldu. Burada siyasi anlamda yanlış söylemler içinde bulunanları da kınıyorum. Mutlaka eksiklikler, hatalar muhalefetiyle iktidarıyla eleştirilir ama bu dönem, şu an, o an değil. Hala enkazların altında olan vatandaşlarımızı canhıraş kurtarmaya çalışan AFAD'ından, Kızılay'ından UMKE'sinden, STK'larından, vatandaşına kadar, 7'sinden 70'ine herkes koşturuyor. Onlara haksızlık etmemek lazım, hem de bu sert hava koşullarında... Oturduğu yerden ahkam kesenler, keşke gelseler de Hasanbeyli'de gece saat 3'te bez çadırın içinde otursalar. Bakalım kolay mı!