Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, partisinin bayramlaşma töreninde, “Biz ne diyorduk? İzmir’de kurulan bu CHP’li belediyecilik anlayışı İzmir’de şehirciliği çökertecek diyorduk. Ve şu an o gün söylediklerimizi bir bir yaşıyoruz. Şimdi ne yapıyorlar? İzmirlilere hiçbir mahcubiyet duymadan, yüzleri kızarmadan ne diyorlar? "çöpünüzü kendiniz toplayın. Ben belediye başkanı olarak size yardım ederim! " diyorlar.

ulaşım konusunda "kendi şoförlüğünüzü kendiniz yapın" diyorlar. Belediye başkanı temel görevi olan idareciliği yapmazsa iş başa düşer. Dün gece aksayan hizmeti telafi etmek için İzmir büyükşehir belediye başkanı Cemil Tugay’ın çöp toplamak için sokağa inmesi bir insan olarak takdire şayan... Fakat bir idareci olarak CHP yönetiminin beceriksizliğinin belgesidir. Sayın başkan hatırlatmak isterim, Siz bu şehirde çöp toplamak için değil çöp toplatmak için seçildiniz” dedi.

“VATANDAŞLARIMIZ SİZİN ÇALIŞANINIZ DEĞİL”

İnan açıklamasını şöyle sürdürdü:

Peki Allah aşkınıza, gece çöp topladınız, gündüz de belediye otobüsünün direksiyonuna oturup ulaşımı mı sağlayacaksınız? Değerli hemşehrilerim, herkes zannediyor ki bu çöp dağları sadece toplanmayan çöplerden oluşuyor. Hayır! Bu çöp dağları beceriksizliğin, ehliyetsizliğin, yönetememezliğin çöp dağlarıdır. Şimdi şunu söylemek istiyorum: İzmirli vatandaşlarımız sizin işçiniz, çalışanınız değildir. Biz İzmirliler olarak, gerekli koşullarda çöpümüzü çöp konteynerlerine bırakmakla mükellefiz. Ama siz de o çöpleri toplayarak İzmirlilerin şehirdeki ihtiyaçlarını karşılamakla mükellefsiniz. İzmirliler vergisini ödüyor, vatandaşlık görevini yerine getiriyor. Siz ise parasını aldığınız hizmeti vermediğiniz gibi, işinizi vatandaşa yaptırmaya kalkıyorsunuz. Hem Türkiye’nin en yüksek çevre temizlik vergisini ödetip hem de çöpünü toplatmaya kalkmak, tam anlamıyla yeni tür bir dolandırıcılık yöntemidir.

“İL BAŞKANINIZ LÜKS MAKAM ARACIYLA İZMİRLİLERİ TAŞISIN”

Önce o Mercedes Vito ile devrimci marşlar söyleyen il başkanınız, o lüks makam arabasıyla otobüs duraklarında perişan bekleyen İzmirlileri taşısın. Sonra utanmadan, sıkılmadan İzmirli hemşehrilerimize “kendi şoförlüğünüzü kendiniz yapın” diye çağrıda bulunun. Siz bu kenti yönetmek, şehre hizmet etmek için geldiniz Sayın Başkan. Şimdi ise siz hizmet etmek yerine hizmeti vatandaştan bekliyorsunuz. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu istihdamları başka parti değil, sizin partiniz, yani 25 senedir CHP’nin yönettiği anlayış yaptı. AK Parti’den devraldığınız belediyelerde işçi kıyımı yapıp 2.500 emekçiyi kapının önüne koydunuz. Hem de “Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız” sözlerinizi unutarak! Şimdi de utanmadan, sıkılmadan bu beceriksizliğinizi İzmirli hemşehrilerimize ihale etmeye kalkışıyorsunuz.

“EN BÜYÜK ŞEHİRCİLİK KRİZİ”

Bugün İzmir’de yaşanan durum, en büyük şehircilik krizidir. 3 günlük mesele değildir. Bugün yaşananlar, 25 yıllık CHP yönetiminin sonucudur. Sizin tam 25 senelik sümen altı ettiğiniz büyük bir sorumsuzluk ve beceriksizliğin kokusudur. Bu sorunun kaynağı, halka hizmeti angarya gören CHP’li belediyecilik anlayışıdır. İzmir’de ulaşım fiyatları ne yazık ki Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Su fiyatları ise hepimizin bildiği gibi rekor üstüne rekor kırıyor.

Altyapının ne durumda olduğunu söylemeye bile gerek yok; çünkü her yağmurda yaşadığımız tablo ortada. SGK ödemeleri yapılmıyor, personel maaşları aksıyor. Yatırımlar konusunda ise artık İzmirlilerin bir beklentisi bile kalmadı. Ama en büyük sorun şu ki: Bu her şeyden daha da üzücü. Ortada tüm bu sorunları çözebilecek bir irade yok. Gerçekten de İzmir’in ve İzmirlinin artık tahammülü kalmadı. Lüks yaşamlarının konforundan bir adım bile çıkmadan devrim şarkıları söyleyen bu güruh, samimiyetsizliğin zirvesini değil, artık nirvanasını temsil ediyor. İzmirlilerin her gün karşı karşıya kaldığı sorunlardan bihaberler. Ama sahneye çıktıklarında, halktanmış gibi devrimci pozlarla ahkâm kesiyorlar. Bu ikiyüzlü tavır ne inandırıcı ne de artık tahammül edilebilir. İzmir halkı bu tiyatrodan bıktı.

“BALIK BAŞTAN KOKAR”

Sadece İzmir yönetimi mi? Partinin genel başkanı da İzmir’den bihaber. Balık baştan kokar, değerli hemşehrilerim…Sayın Özgür Özel İzmir’e gelip İzmir’in sorunlarını dert edinmek yerine… Rantçıları, bantçıları, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturmasının muhataplarını savunuyor. İzmir'e bavullarla taşınan paraları, İstanbul’da kurulan mafya düzenini, ihaleye karıştırılan fesatları savunmaya gelirsen, elbette İzmirlilerin çilesini asla ve asla göremezsin. O nedenle Sayın Özgür Özel, Bugün CHP tarihinin en kötü mitingini yapmanızın altındaki en büyük sebep, yolsuzlara, arsızlara, ucu bucağı görünmeyen bu ahtapot gibi kolları uzamış çantacılara partinizi esir, kendinizi köle etmenizdir. Bugün İzmirlilere büyük eziyet çektiren hizmetsiz, beceriksiz belediyelerinize sahip çıkmak yerine yargıdan adam kaçırmaya kalkmanızdandır. O nedenle İzmirli hemşehrilerimiz sizi boykot etti. Etmeye de devam edecek. Şehrimizin önde gelen STK’ları da maşallah yine kendilerini sessiz moda aldılar.

“KÖRFEZ GEÇİŞ YARGIYA TAŞINIRKEN SESSİZDİNİZ”

Biz şehrimizin kalkınması ve güçlenmesi için her türlü adımı atarken sessizdiniz.

Başbakanımızın büyük bir emeğiyle hazırlanan Körfez Geçiş Projesi yargıya taşınırken sessizdiniz. Milli firmalarımız boykot edilirken, il binamızın dibinde kahraman polislerimize asit mermileri atılırken sessizdiniz.

Körfez lağım kokarken, bu şehir koskoca bir yaz boyunca işkence çekerken sessizdiniz.

Biz bu sessizliklere alıştık.

Peki, temsil ettiğiniz bu odalar, dernekler, sanayi kuruluşları Allah aşkına İzmirlilere ait değil mi?

4 gündür şehirde çöp dağları oluştu.

Trafik kilit. Çalışanlarımız eziyet çekiyor.

Hiç mi şu büyükşehire söyleyeceğiniz bir laf yok?

Hiç mi İzmirliler adına söyleyeceğiniz söz yok?

Hiç mi bu eziyete tepki gösteremiyorsunuz?

Söz konusu biz olunca maşallah her türlü lafı işitiyoruz.

Tabii değerli hemşehrilerim, bunlar bu sıkıntıyı çekmezler.

Şehrin 5 km derinliklerindeki gerçek İzmir’den habersizdirler.

Ama şunu unutmayın değerli teşkilat başkanlarım,

Bizim yoldaşımız elitler, tuzu kurular, sırça köşklerde oturanlar değildir.

Bizim yoldaşlarımız; İzmir’in arka sokaklarında “Allah’tan ve devletten başka kimsesi” olmayanlardır.

Evet, biz kimsesizlerin kimsesi olmak için yola çıkmış bir hareketiz.

Biz bu yola ikbal için revan olmadık.

Koltuk için, makam için, mansıp için bu yola çıkmadık.

Biz bu şehirde garibin elinden tutmak, yetimin başını okşamak, yoksulun, fakirin derdine derman olmak için siyasete atıldık.

Biz yapılan yanlışı söylemekle yükümlüyüz.

Zaman zaman bu haklı sitemlerimizde yalnız kalsak da, bizim bu tavrımıza tepki olarak “biz yüksek siyaset yapıyoruz” denilse de,

Biz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bize verdiği bu sorumluluğu, bize öğrettiği gibi yapacağız.

Allah var, aslında muhalefete nasıl yapıcı muhalefet yapılacağını da göstermek istiyoruz.

Hakaret etmeden, tehdit etmeden, ötelemeden halka nasıl hizmet etmeleri gerektiğini ve sorumluluklarını hatırlatıyoruz.

Bir yönetim, vatandaştan ücretini aldığı hizmeti en iyi şekilde vatandaşına sunmak zorundadır.

Çünkü biz AK Parti olarak “halka hizmet, Hakk’a hizmet” anlayışıyla çalışıyoruz.

Değerli teşkilat mensuplarımız,

Bizim en büyük gücümüz, kardeşliğimiz ve birliğimizdir.

Biz, sokaktaki gücümüzü, meydanlardaki gücümüzü, milletvekillerimizle beraber meclisteki gücümüzü birliğimizden ve beraberliğimizden alıyoruz.

Kardeşlik duygularımızı, hasbiliğimizi, birbirimize karşı iyi niyetimizi her zaman önemseyeceğiz, her zaman en önde tutacağız.

Hassasiyetimizi ve samimiyetimizi kaybetmeyeceğiz.

Bu güçle ilerleyeceğiz.

Hep beraber ülkemizin gücüne güç katacağız"