GÜNDEME BAKIŞ- Mahkeme tarafından iptal edilen İzmir Körfez Geçiş Projesi Cumhur İttifakı Adayı Hamza Dağ'ın seçim vaatleri arasında yerini almış ve yeniden gündem olmuştu. Proje henüz vaat aşamasındayken çevrecilerin tepkilerine sebep oldu ve konu ile ilgili İzmir Yaşam Alanları Meclisi'nden açıklama geldi.


Körfez Geçiş Projesinin tamamen bir talan proje olduğunu ifaden eden İzmir Yaşam Alanları Platformu yaptığı açıklamada, “Körfez geçiş projesi, yarımada talan projesinin de İnciraltı’nın imara açılmasının da bir parçasıdır. İzmir’i ranta açacak uçları körfez geçişi ile bütünleştirmek istiyorlar. İzmir ülkenin cari açığını kapatmak amacıyla talana açılmak isteniyor” iddialarında bulundu.


 İzmir Yaşam Alanları Platformu, yazılı bir açıklama yaparak projeye karşı çıktı. 


 İzmir Yaşam Alanları Platformu'nun o açıklaması;
Bugünden tam 10 yıl geriye gidiyoruz. 2014’de yerel yönetim seçimleri öncesi AKP İzmir adayı Binali Yıldırım’ın, İzmir için tasarladığı 35 projeden birisi Körfez Geçiş Projesi ile tanışıyoruz.
Proje ve uzantılarına ilişkin her aşamadaki toplumsal muhalefetin içinde yer alan, başını çeken, tarafız, muhatabız diyen bizler aşağıda da özetleyeceğimiz gibi 2018’de mahkeme kararı ile bu talanın önüne geçmiştik. Kuzeyde İstanbul otoyolu ile Çiğli’de sulak alanlar ve kuş cennetinin olduğu bölgenin güneyde doğal sit statüsüne sahip İnciraltı ve Çeşme Yarımadası’nı birbirine bağlaması hedefleniyordu. Proje “12 km otoyol, 16 km raylı sistemi içermekte, kuzeyde 4.2 km ayaklar üzerinde bir köprü, 800 mt ampul şeklinde yapay ada ve 1.8 km batırma tüp geçidi” kapsıyordu.
Köprünün bir ayağı deltada üreyen flamingoların beslenme alanında yükselecekti. Flamingolar başta olmak üzere çok sayıda kuş türünün dünyadaki en önemli yaşama alanlarından birisi olan Gediz Deltası, Uluslararası öneme sahip Ramsar ve doğal sit alanıdır. 40 binden çok flamingonun yaşadığı, ülkemizin en büyük kıyı sulak alanlarından birisi olan delta, Dünya Doğa Mirası ile ilgili UNESCO’nun belirlediği kriterlerin tamamını da sağlamaktadır. 
Bölgenin taşıdığı tüm bu değerler göz ardı edilip, Körfez Geçiş Projesinin gerçekleşebilmesi için yeni yönetmelik, üst ölçekli plan kararları, sit derecelerinde eksiltme ve büyük ölçekli mega projeler ardı ardına gelmeye başladı. Tüm bunlar kent için, kentin ekolojisi için büyük tehdit oluşturan bir kent suçu anlamına geliyordu.  
2018’de Mahkeme kararıyla projeye ilişkin ÇED kararı iptal edilmişti. Ama Binali Yıldırım Başbakan sıfatıyla geldiği İzmir’de "Zannetmeyin ki unuttuk, İzmir'in çılgın projesi de geliyor", Recep Tayyip Erdoğan 2020’de Menemen- Çandarlı Otoyolu Açılış Töreni'nde "İzmir Körfez Geçişi projemizin etüt projesini tamamlandı, imar planı çalışmaları sürüyor" diyerek projenin gündemden hiç düşmediğini bize anımsatıyordu. 
2019’da bir yandan Çeşme Yarımada Turizm Projesi, diğer yandan yıllardır süren İnciraltı’nı imara açmaya yönelik iktidarın talan hazırlıklarına karşı bir yandan hukuki, bir yandan da sokaklarda mücadele sürekli gündemdeydi. 
2023 Genel seçimlerini AKP’nin alması sonrasında İzmir Milletvekili Atilla Kaya, İnciraltı’nın ranta açılması projesine destek vererek, “İzmir düşmanlarına prim vermeyelim ve tüm İzmirliler olarak tüp geçiş projesine sahip çıkalım” demişti. Böylelikle baştan beri bildiğimiz büyük resmi bir kez daha gözler önüne sererek, Binali Yıldırım'ın '35 İzmir, 35 Proje'” içinde yer alan ancak hukuki olarak durdurulan Körfez Geçiş Projesinin,  İnciraltı Planları ile birlikte ele aldıklarını ifade etmişti. Tam da o günlerde Danıştay 6.Daire, aylar önce Bilirkişi Raporu kapsamında aldığı Yürütmeyi Durdurma kararını bozdu ve Çeşme Yarımada projesinin de önünü açtı. Bu arada kentin Batısı ranta açılmaya ve sermayeye peşkeş çekilmeye hazırlanılıyordu. Tabii bu arada kuzey ve doğudaki bağlantı yollarının çoğu da tamamlanmıştı.
Hafta başında İzmir’e Belediye Bşk. adayı olarak gösterilen AKP Milletvekili Hamza Dağ da bu projenin çalışmalarının neredeyse merkezi olduğunu açıkladı. Aradan geçen 10 yılda hiç unutulmayan, İzmir Körfez Geçiş Projesine dört elle sarılan Sn. Dağ 2020’de “Çok önemli bir projeyi hayata geçirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Çeşme projesi, önümüzdeki yıllarda, ülkenin cari açığını kapatma, ülkeye milyarlarca doların gelmesi için çok değerli bir projedir" şeklinde açıklama yaparak, meselenin kendileri için neden önemli olduğunu özetlemişti.
İzmir’in Kanal İstanbul’u Yarımada Turizm Projesinde 4. yıla girerken, İzmir Yaşam Alanları’nın çağrıcısı olduğu YARIMADA TALANINI DURDUR KOORDİNASYONU olarak mücadelemizi sürdürüyoruz. 
Kentin bütününü tehdit eden bu kent suçuna karşı hem yürütmenin durdurulması ve projenin iptali için dava 21.02.2020’de, tam 4 yıl önce İzmir Yaşam Alanları özneleri olarak Avukatlar Senih Özay ve Muzaffer Çevrim aracılığı ile ilk davayı açtık. Kentin doğal yaşamına, güzelliklerine ve turizm ekonomisine ev sahipliği yapan Yarımadayı, İzmir’i tehdit eden, İzmir’in Kanal İstanbul’u olarak bilinen “Çeşme Turizm (Talan) Projesini” durdurmaya dönük hukuk mücadelesini başlatmıştık. Turizm geliştirme bölgesi olarak belirlenen 166,2 milyon m2’lik, %98’i kamuya ait bu alan turizm yatırımcılarına satılmak için çok sayıda parsele bölünerek sermayeye aktarılmasına göz yumamazdık. 
Yarımadanın sahilleri de, adaları da satışa dâhil edilmişti. Bu alanda endemik, nadir ve acil korunması gereken bazıları nadir görülen on dokuz kuş türünün yaşadığını, tavşancıl, bıyıklı doğan ve küçük kerkenezin soylarının tehlikede olduğunu,  Akdeniz fokları için sınırlı sayıdaki üreme alanının da bölgede bulunduğunu ifade ettik.  Sadece doğal yaşam alanlarını yok etmeyi değil, tüm yaşamı tehdit eden, bu projeye karşı Akademik Odalarla birlikte davalar açtık, basın açıklamaları yaptık, Yarımada’da yaygın şekilde bilgilendirme toplantıları, imza kampanyaları gerçekleştirdik., bilgilendirme masaları kurduk. Bilim insanları, Meslek odaları, Kent Konseyleri ile birlikte Çalıştaylar, toplantılar düzenledik, raporlar hazırlayıp, kamuoyu ile paylaştık. Tüm bu çalışmaları Yarımada yerellerinde yeni bir mücadele ağı ile desteklemeye çalıştık. Yarımada’nın arkeolojik SİT, doğal sit alanları, orman, tarım alanları, sulak alanlar, koruma alanları, endemik türler, su kaynakları gibi ekolojik ve biyolojik çeşitliliği ile son derece özel bir bölge olduğunu ve “sermaye uyumadığını” hiç unutmadık. 
2000-2023 yılları bir taraftan Meslek Odalarının, diğer taraftan İYA öznelerinin “kamu yararı olmadığı, başlanırsa geri dönülemeyeceği”,  öte yandan da ZMO’nun Anayasa’ya aykırılık gerekçeleriyle açtığı davalar sürdü. 
İzmir Valiliği Toprak Koruma Kurulu 28.02.22’de Yarımada proje alanının “tarım dışı kullanıma” açılmasına yönelik kararına karşı Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından 26.04.22 tarihinde Anayasa’ya aykırılık davası açarak, Toprak Koruma Kurulunun kararına itiraz etmişti. Davaların bazıları hala sürerken, Ziraat Mühendisleri Odası’nın açtığı dava sonuçlandı. Mahkeme Toprak Koruma Kurulu’nun izini 9 Ekim 2023’de iptal ederek, "Tarım alanlarına yönelik geliştirilen plan kararlarının bütünlüğünü bozacağı, bazı alanların özellikle 'tarla' ve 'özel ürün arazisi' vasfında olması nedenleri ile tarım dışı kullanımının mümkün olmadığı, alanın imara açılmasının toprağın koruma, kullanma dengesine ve kamu yararına uygun olmadığı" şeklindeki kararını açıklandı.  “Tarım dışı izni” olmadan hiçbir plan yapılamayacağından Yarımada Projesi hukuki olarak durduruldu.  
Ancak, “Sermaye uyumuyordu”, pusuya yatmış bekliyordu. Şimdi de Körfez Geçiş Projesini önümüze koyarak, İnciraltı Planlarını askıya çıkartarak talan projelerini sürdürüyorlar.  Aşağıda paylaştığımız detaylı gerekçelerle ital edilen Körfez Geçiş Projesinin ısıtılıp seçim vaadi gibi öne sürülmesi ve bu kent suçunun işlemekte kararlı olunduduğunu gösteriyor.
Bilsinler ki İzmir için,  bir kent suçu olan Körfez Geçiş Projesi’ni de İnciraltı Tarım Alanlarının imara açılmasını da, Yarımada talan  projesini de kabul etmedik kabul etmiyoruz. Mahkeme kararlarını bile tanımayanları İzmir halkı olarak biz de tanımıyoruz.
Kamunun yararına olmayan hiçbir projenin yanında olmadık. Kamu yararı olmayan projelere karşı  mücadele  ettik, mücadele  ediyoruz, mücadele  etmeye  devam edeceğiz. İzmir’in Kanal İstanbul’una karşı kamusal alanları ranta teslim edecek, halkın kullanımını önleyecek, soylulaştırmayı getirecek, bu rant projelerine,  karşı mücadelemize sürdürmeye devam edeceğiz. 
İZMİR  YAŞAM  ALANLARI
Bilgi İçin Not; İZMİR KÖRFEZ GEÇİŞ PROJESİ MAHKEME SÜRECİ VE ÇED’İN İPTAL KARARI
2018 yılının Ağustos ayında İzmir Körfez Geçişi Projesi’ni, İzmir 3. İdare Mahkemesi Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan, (Otoyol ve Raylı Sistem Dahil) körfezin güney-kuzey yönünde geçilmesine yönelik İzmir Körfez Geçişi projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 04.04.2017 tarih ve 4586 sayı ile verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” (ÇED) kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı alındı. Ve İzmir 3. İdare Mahkemesi bu projeyi 30.10.2018 tarihli aşağıdaki kararı ile hukuka aykırı bulup, aşağıdaki gerekçelerle iptal etti.
Karar: “Otoyol ve Raylı Sistem Dahil İzmir Körfez Geçiş projesinin bulunduğu alana ilişkin 1/5000 ve 1/1.000 ölçekli imar planlarında gerekli değişikliklerin yapılmadığı; il ya da bölge düzeyinde İzmir’in çevre düzeni planından, ulaşım master planına kadar hiçbir planın stratejisi olarak üretilmemiş olması nedeniyle planlama ilke ve esaslarına uygun olmadığı, projenin kuzey aksının çok önemli bir doğa koruma alanı içerisinden geçtiği, bölgede uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış alanların ve farklı koruma statülerinin bulunduğu, güzergahın güney bölümünde de tescil altına alınmış koruma statülerinin ve korunacak tarım alanı olarak belirlenmiş bir kent bölgesinin yer aldığı, Ekosistemde su sıcaklığının ve alanın denizle olan su alışverişinin değişeceği, bunun da flamingoların besin zincirinin en önemli halkasını oluşturan artemiaların bölgeden yok olmasına yol açabileceği ve bunun da sonuç olarak birbirine hassas dengelerle bağlı bir ekosistemin proje ile zarar görebileceği, ÇED projesinde verilmiş olan jeolojik bilgilerin çok genel ve küçük ölçekli olduğu, projeye özel yeterli detay haritalama ve zemin etüd çalışmaları içermediği, projenin temelini oluşturan zemin bilgisiyle ilgili net bir bilgi olmadığı, batırma tünel ile geçiş yapılan İnciraltı bölümünün aktif fay hattı zonundan geçmekte olduğu ve bu kısımdaki bağlantı contalarının olası bir depremde beklenen yatay ve düşey deplasmanları tolere edebilecek kapasiteye sahip olup olmadığıyla ilgili raporda detay verilmediği dikkate alındığında, dava konusu Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”  Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu ÇED olumlu kararının iptaline karar verdi.