GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, basın mensuplarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında CHP’ye yüklendi. İzmirli seçmenlerin Millet İttifakı’na gereken yanıtı 31 Mart günü vereceğini dile getiren Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “İzmir’de değişim talebi hiç bu kadar fazla olmamıştı. 24 Haziran seçim sonuçlarını önüne alarak, ittifak yaptığımızda, HDP-İYİ Parti-CHP oy oranı şu, MHP-AK Parti oy oranı şudur, zaten seçimi alırız diyerek belirlenen adayların İzmir’e faydası yoktur. Hiçbir sosyoloji ile yapılan işlerin alakası yoktur. İzmir’i kendilerinin kalesi, CHP’nin kalesi değil, ithal vekillerinin kalesi gibi görenler, öyle zannedenler, belediye başkanlarını böyle belirleyenler hak ettikleri cevabı 31 Mart günü İzmirli hemşehrilerimden alacaktır. Bunu sahada fazlasıyla görüyorum. Bu kadar İzmir’e yanlış, hata ve İzmir’e hakaret yapılmaz arkadaşlar” dedi.

20 BELEDİYEYİ ALMAMIZ LAZIM

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmak için çalıştıkları en az 20 ilçe belediyesini almaları durumunda bu hedeflerini gerçekleştireceklerini kaydeden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Büyükşehir belediyesini  kazanmak için çalışıyoruz. İddiamız o. Yüzde 51 ve 20 belediye almamız lazım. Millet İttifakından birkaç kişinin söylediği İzmir’i temsil etmiyor. İzmirliler bizimle aynı düşünüyor diye kanaat içindeler ama öyle bir şey söz konusu değil” diye konuştu.

ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR!

Seçime aylar kala yapılan ve kamuoyuna açıklanan anketlerin sonuçlarının tartışmalı olduğu kanaatinde olduğunu söyleyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Anket kamuoyuna açıklanmak için yapılmaz. Seçimden aylar önce söylenen anketler unutulur gider diyerek herkes operasyon çekmeye çalışır. O anketler üzerinden bir algı oluşturmaya çalışır. Sürekli olarak algı oluşturmaya çalışıyorlar. Anladığımız kadarıyla onlar da tehlikenin farkındalar” ifadelerini kullandı.

HDP BAĞLANTILI ADAYLARI DAHA SONRA İSİM İSİM SIRA BELİRTEREK AÇIKLAYACAĞIZ

CHP’li belediye başkan ve meclis üyesi adaylarının HDP bağlantıları üzerine daha sonra isim isim sıra belirterek açıklama yapacağını kaydeden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Elimizde resmi veri olmadığı için paylaşamasak da şu ilçe adayı şöyle bu ilçe adayı böyle. PM’den çıktıktan sonra tanıdık, bilmiyorduk çoğunu. Onun için burada 31 Mart’a kadar çok daha güzel sözler söyleyebilirler. Seçilme durumları söz konusu olursa nasıl bir tavır sergileyecekler. Diğer toplantılarda isim isim sıra belirterek açıklayacağız” açıklamasını yaptı.

İZMİR İÇİN DÖNÜM NOKTASI OLACAKTIR! 

Dağ, sözlerine şöyle devam etti:

“İzmir kötü yönetiliyor, evet İzmir’de birçok sıkıntı var, evet yerel yöneticiler bu sorunları görmezden geliyor veya çözebilecek vizyona sahip değil. Ancak her şeye rağmen bu şehir huzurlu ve güvenli bir şehirdir. İzmir; farklı kültürden insanların bir arada yaşadığı, aşırılıklara taviz vermeyen, ayrıştırıcı dilin karşılıksız kaldığı bir yapıya sahiptir. Ancak bu şehri emanet etmek istedikleri kişi İzmir’in bu refleksleriyle uzaktan yakından alakası olmayan biridir. Sadece belli bir zümreye hitap eden bu kişinin İzmir’de belediyenin başına geçmesi durumunda yönetme sıkıntısının yanında şehirde güvenlik problemlerinin de ortaya çıkacağı bir zemin oluşması muhtemeldir. Çünkü olası durumda bu güzel şehrimizde HDP-PKK çizgisinin de bir aktör olarak ortaya çıkacağı su götürmez bir gerçektir. 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerine 17 gün kala AK Parti olarak İzmir’de çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Sahadan aldığımız olumlu tepkiler ve vatandaşlarımızın teveccühü gösteriyor ki bu seçim İzmir için bir dönüm noktası olacaktır. Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız ve İlçe Belediye Başkan adaylarımızla birlikte yürüttüğümüz seçim çalışmaları, İzmir genelinde karşılık bulmakta ve bir araya geldiğimiz on binlerce İzmirli hizmet temelli siyasetin özlemini duyduğunu ifade emektedir.  İnanın, İzmir’de nereye gidersek gidelim değişim talebini çok güçlü bir şekilde duyuyoruz. Bizler milletimizin karşısına çıkarken, 17 yılda yaptığımız hizmetleri en büyük referans olarak ortaya koyuyor ve milletimizden vazife isterken yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı anlatıyoruz. Rakibimiz olan siyasi parti ve ittifaktan da vatandaşa hizmet odaklı bir seçim kampanyası yürütmesini bekliyoruz. Fakat ne yazık ki onlar vatandaşın ihtiyaçlarından uzak, parti içi koltuk krizleriyle, aday belirleme sürecinde yaşanan olumsuzluklarla, tepeden inme adaylarla, belediyelerde rant kavgalarıyla vatandaşın karşısına çıkıyorlar. Bu süreçler tüm İzmir halkının kafasında soru işaretleri oluşturmuş ve birçok kişide endişeler yaratmış durumda!” dedi.

DAĞ DİĞER İLÇE BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARININ DA TEHDİT VE ŞANTAJA MARUZ KALIP KALMADIĞINI SORDU

Endişelerinin altında yatan nedenleri belirten Hamza Dağ, ismini vermeden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Buca Adayı olarak ilan edildikten sonra geri çekilen Suat Nezir arasında bir otel odasında geçen konuşmayı anlattı.

CHP’Lİ KARDEŞLERİMİZ DE ÜZÜLÜYOR!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, yaşanan konuşmayı anlatmakla başlayarak, sürece tepkisini şu şekilde gösterdi:

“Özellikle Buca adayının geri çekilerek başka bir adayın gösterilmesi, olayın arka planında yaşananlar hiçbir şekilde açıklanamayacak bir durumdur. Olayın temel aktörü CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın şu sözleri bir skandal: ‘Şu an tren kalkacak bu trene ya şimdi binecek ve bize tabii olacaksın ya da bu trene hiç binmeyeceksin. Eğer bu trene bindikten sonra sözümden çıkarsan seni mahvederim, perişan ederim, aklına gelmeyecek şeylerle karşı karşıya kalırsın. Eğer benim sözümden seni büyükşehir belediye başkanı yaparım. Meclis tablosu yaparken bir iki arkadaşını yazabilirsin ama diğerlerini ben belirleyeceğim. Belediyeyi biz yönetiriz ama sözümden çıkarsan seni bitiririm, lime lime ederim’ şeklinde. Bu sözler İzmir’in en büyük ilçesindeki bir belediye başkan adayına söyleniyor. Bu sözler CHP’deki demokratik kültürün ve liyakatin hâl-i pür melalini açık şekilde ortaya koyuyor. Bu yaşananlar İzmir seçmenin aklına birtakım sorular getirmiştir. İzmir seçmeni adına bu soruları sormak istiyorum: CHP’de tüm aday adayları bu şantaj ve tehditlere maruz kalmış mıdır? İlçe belediye başkan adayları bu trene binmiş midir? Bu tehditler karşısında ilçe belediye başkan adayları başlarını eğip koltuk için eyvallah demişler midir? CHP’nin kazandığı belediyeleri, belediye başkanları mı yoksa genel merkezdeki rantçılar ve onların yereldeki temsilcileri mi yönetmektedir? Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Tunç Soyer bu duruma boyun eğmiş ve biat kriterlerini kabul etmiş midir? Eğer bu tehditler karşısında dik durmuşsa bunu neden kamuoyuna açıklamamıştır? Bizler bu yaşananları üzüntüyle izliyoruz. CHP’li kardeşlerimin de bu yaşananlar karşısında üzüldüğüne ve seçimde gerekli tavır göstereceklerine inanıyorum”

SOYER İŞÇİLERİ TEHDİT ETTİ İDDİASI!

AK Partili Dağ, sözlerine şöyle devam etti:

“Seçim çalışmalarımız sırasında sıklıkla karşılaştığımız bir diğer konu ise CHP’li belediyelerin, işçi ve memur maaşlarını ödeyememe meselesidir. Bu durum İzmir’deki CHP’li belediyeler için artık kronikleşmiş bir sorun halini almıştır. Bu konuda bilhassa Seferihisar Belediyesi’nin ön plana çıkması, Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı olduğu göz önüne alındığında son derece düşündürücüdür. Geçtiğimiz günlerde Seferihisar’a yaptığımız ziyaret esnasında bu konu ile ilgili çokça şikâyet aldım. Seçim arifesinde iken bile Seferihisar Belediye Başkanı işçi ve memur maaşlarını ödememiş! Seferihisar Belediyesi işçilerinin Ocak ve Şubat ayındaki maaşları ödenmemiş ve memurların maaşları da 15 gün gecikmeli ödenmiş! Bu konu basına yansıyınca alelacele maaşları ödemişler fakat bu sefer de işçilerin maaşları 500-1000 TL arası kesintilerle gerçekleşmiş. Bunun yanında Tunç Soyer bir toplantıda personeline seçim sürecinde CHP için çalışmaları ve CHP’nin seçim bürolarında bulunmaları gerektiğini söylemiş aksi takdirde maaşları tekrar ödememekle tehdit etmiştir. Seçim sloganı “Çok renk, çok ses, çok nefes” olan Tunç Soyer Seferihisar belediye personeline yönelik bu dayatma ve tehditleri nasıl açıklamaktadır? CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, şahsi reklamını yapmak için milyonlarca lira harcarken, tüm billboardları kendi görselleriyle doldururken, çalışanlarının maaşları konusunda aynı cömertliği göstermemesini ne ile açıklamaktadır? Her fırsatta geliri eşit paylaşma edebiyatı yapan, İzmir’in sözde halkçı ve emekçi Belediye Başkan adayı Tunç Soyer işçilerin ve memurların parasını başka yerlere mi harcamaktadır? Tunç Soyer’in kendi maaşı da çalışanlarının maaşı gibi gecikmiş midir? 43.500 nüfuslu Seferihisar’da çok basit bir meselenin altından dahi kalkamayan Tunç Soyer binlerce kişinin çalıştığı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ve bu belediyenin bütçesini nasıl yönetecektir?”

SOYER İSMİ HDP’Yİ NEDEN ÇOK HEYECANLANDIRDI?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın basın toplantısında gündeme getirdiği bir diğer konu ise, CHP-HDP işbirliği ve Tunç Soyer’in Sur Belediyesi’ne kayyum atanması sırasında sarf ettiği sözler hakkında oldu. Dağ, bu konuya dair şunları söyledi:

“CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayının HDP ile yakın bir çizgide olduğu artık kamuoyunun bildiği bir gerçek! Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözde Adalet yürüyüşünde alenen tasdik ettiği HDP ortaklığının, İzmir’de en üst düzeyde bir temsiliyeti için Tunç Soyer ismi belediye başkanlığı için aday gösterilmiştir. Öyle ki Tunç Soyer ismi açıklanır açıklanmaz ilk büyük destek HDP İzmir İl Başkanlığı’ndan geldi. HDP İzmir İl Başkanlığı; "Tunç Soyer profilimize uygun bir adaydır, destekleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Tunç Soyer ismi HDP’yi son derece heyecanlandırdı. İzmir’den aday çıkarma ihtiyacı dahi duymadılar. Neden? Çünkü Tunç Soyer, geçmişiyle HDP için bulunmaz bir aday. Tabi ki İzmir’deki durumu HDP Eş Genel Başkanı’nın “Batı'da AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz" açıklamasıyla ortaya çıkan stratejisi ile birlikte okumalıyız. Netice olarak, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için HDP çizgisine yakın bir aday gösterilmesinden sonra şunları merak ediyoruz:  Tunç Soyer İzmir’de HDP ile birlikte ortak miting yapacak mıdır? Terörle ilişkileri dolayısıyla Sur Belediyesi'ne kayyum atanmasından sonra yaptığı açıklamada "Darbeye karşı asıl şimdi tankların üstüne çıkmalı" ifadesini kullanan Soyer, bu açıklamayı hangi refleksle yapmıştır? Tunç Soyer hala aynı düşüncede midir? Yoksa bunları olayın sıcaklığı ile mi söylemiştir? Sur'da gerçekleşen kayyum atamasına yönelik açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda; Tunç Soyer İzmir'de terörle ilişkili kişi ve gruplara yönelik gerçekleştirilebilecek olası operasyonlarda panzerin üstüne mi çıkmayı yoksa önüne mi yatmayı planlamaktadır? PKK’nın bölgede uyguladığı terör hakkında ne düşünmektedir?  Devletin önlemlerini darbe olarak niteleyen bir kişi terörle mücadelemizde ki başarılar hakkında ne düşünmektedir?

KARABAĞLAR KAYMAKAMININ BUCA’YA ATANMASI HAKKINDAKİ SORUYU YANITLADI

Buca Kaymakamlığı’nın ardı ardına atanıp değiştirilmesi ile ilgili son gelişmeler kendisine sorulan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, bu soruya şu yanıtı verdi:

“Buca Kaymakamı değişti. Karabağlar Kaymakamımın Buca’ya atanması konusu, basından öğrendim. Tebrik ettim. Sonra vali yardımcısı geleceği söylendi. Bugün yarın atama yapılır. Buca Belediye Başkan adayına söylenmiş sözle irtibat kurmak komploya girer. Belediye başkanı olarak biz hükümet olarak emrindeyiz. Hükümetin temsilcisi olarak tüm belediye başkanlarımızın emrindeyiz. CHP’yi belediye başkanlarının da emrindeydik. 8 yıllık tecrübem, bizi bu noktada, ön hazırlığını yaparak, kendi ilçesindeki bir şeyi isteyen olmadığı gibi yer konusunda da sorun yaşadığımız ve bu sebeple hizmetlerin geciktiği belediyecilik durumları da var.”

BUGÜNE KADAR CHP’Lİ BAŞKANLARININ ELLERİNDE DOSYA İLE BİZİ ZİYARET ETTİĞİNE VAKIF OLMADIM!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Buca ziyareti sırasında emrindeyim ifadesini kullanmasını nasıl değerlendirdiği sorulan Hamza Dağ, şunları söyledi:

“Biz belediye başkanımız belediye başkanı olduğu zaman biz belediye başkanlarımızın emrindeyiz. Ankara İzmir arasında mekik dokumaya hazırız. 8 yıldır milletvekiliyim. Bugüne kadar CHP’li belediye başkanlarının kendi şehirleriyle ilgili bir konuda ellerinde dosyayla bizi ziyaret ettiğine vakıf olmadım. Böyle bir somut yaşadığım hadise yok. Bizim belediyelerimizin başkanlarının tümü 3 ayı geçmeden ellerinde dosyayla gelirler. Bir yere TOKİ istiyoruz diyoruz. Güzel yapalım. Ama bunun alt çalışmasını yapacak olan oradaki belediye başkanının onun imarını yapacak, hazine arazisini bulacak. Hazır getirdiğinde gerisini Ankara’da çözmemiz mesele değil. Bu uyumu yakalamak. Gittiğimiz yerlerde bunu söylüyoruz.”