Bu hafta İzmir’imizin kuzey ilçelerinden Bergama’dayız. Bakırçay havzasında yer alan Bergama’nın tarihi Tunç Çağına dayanmaktadır. Pergamon Antik Kent Kalesinin en erken bulgular M.Ö 7. Yüzyıla ait. Bergama Helenistik dönem Pergamon Krallığına başkentlik yapmış ve Helenistik, İon, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden eserler bulunmaktadır. Antik dönemin önemli sağlık merkezlerinden Asklepion, ilk yerleşim alanı olan Akropol görülmesi gereken yerlerdendir.

Asklepion antik çağın önemli tıp okullarından ve dünyanın ilk akıl hastanesi olarak tarihe geçmiştir. Yunan Mitolojisine bakacak olursak; Sağlık tanrısı Asklepios yarı insan-yarı at biçiminde olan Kheiron tarafından yetiştirilmiştir. Doğada büyüdüğü için bitkileri çok iyi tanıyan birisiymiş ve insan sağlığına hangi bitkinin iyi geldiğini çok iyi biliyormuş. Her ne kadar tecrübesiyle insanların hastalıklarına derman olsa da, onun asıl amacı ölmüş insanları tekrar canlandırmakmış. Bunun sırrını ise Gorgon‘ların (Euryale, Stheno ve Medusa) öldürülmelerinin ardından onların sağ tarafından akan temiz kanı alarak çözmüş. Asklepios’un Gorgon’ların temiz kanlarıyla ölüleri diriltmesi, baş tanrı Zeus’un huzurunu kaçırmış ve yıldırımlarından birini Asklepios’a göndererek onu telef etmiş. Babası Apollo ise Zeus’un yıldırım kaynağı olan Kyklopları öldürerek oğlunun öcünü almış. Anadolu topraklarında anlatılan hikâyeye göre, Asklepios’un ölümünün ardından elinde tuttuğu reçete toprağa karışmış ve yağan yağmurlarla birlikte burada her derde deva sarımsak meydana gelmiş. Günümüzde hala hastalıkların tedavisinde kullanılan yabani sarımsak Bergama Asklepionu ve çevresinde yetişmektedir.

Tıbbın atası Hekim Galenos ve parşömen kâğıdı ilçeden dünya kültür mirasına yapılan en büyük katkılardır. Parşömen, üzerine yazı yazmak veya resim yapmak için kullanılan özel hazırlanmış hayvan derisidir.

Bergama’da toplam 4 antik tiyatro bulunmaktadır ve bu özelliği ile Dünya’da tektir. Kentin bu arkeolojik kalıntılardan dolayı 2014 yılından buyana UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiştir. “Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” olarak Dünyanın 999’uncu Türkiye’nin 13. Mirasıdır.

Bergama’da görülmesi gereken yerler listesi yapsak; Bergama Antik Kenti, Kızıl Avlu(Serapeion), Bergama Müzesi, Güzellik Ilıcası, Taş Han, Hacı Hekim Hamamı, Eski Bergama Evleri, Bergama Arastası ve Kozak Yaylası gelir. Kozak yaylası İzmir’den Balıkesir’e kadar dayanan müthiş bir doğa güzelliğine sahiptir.

1937 yılında Atatürk’ün önerisi ile başlayan ve Türkiye’nin ilk yerel festivali Bergama Kermesi ’de şehrimizin etkinlik takvimi arasında yer almaktadır. Her yıl düzenlenen festivalde müzik, tiyatro ve sanatseverler için oldukça keyifli geçmektedir.

Bergama denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri tulum peyniri ve köftesidir. Bergama Tulumu aslında İzmir Tulumu diye adlandırılan peynir türüdür. Kaynaklardan okuduğumuz kadarı ile Bergama bölgesinde yaşayan Dağ Yörükleri tarafından yapılan tulum peyniri Bergama’dan İzmir’in diğer ilçelerine ve Balıkesir bölgesine yayılmıştır. Orta Asya’dan göç eden Yörük boylarının bir kısmı Ege bölgesine bir kolu da Erzincan bölgesine yerleşmiş ve benzer peynir türlerinden yapmışlardır. Bergama Tulumu diye adlandırdığımız Peynir türü koyun peynirinden olur. Günümüzde mandıralarda inek sütü ile karıştırıp orijinalliğinden uzaklaştırılıyor. Yine bir diğer eski usul peynirin koyun ve keçi tulumlarına basılıp yapılmasıydı fakat son dönemde bu usulün yerine tenekede yapılan peynirler aldı diyebiliriz. Bergama’ya gelmişken tulum tatmadan ve almadan geçmeyin. Peynir benim damak tadımda her zaman yer alabilir. 3 öğün ve ara öğünlerim dâhil her zaman tüketebilirim.

Peki, Bergama’da ne yerim diye soranlara cevap için bu hafta size önerim Çiçeksever Izgara Salonu olacak. Köftenin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden İzmir şehrinde onlarca köfte çeşidi bulunmakta. Bunlardan birisi de Bergama Köftesidir.

70 yılı aşkındır hizmet veren önemli bir lezzet durağıdır Çiçeksever Izgara Salonu. Köfte başta et ızgara çeşitlerinin yanında benim için en özel lezzetlerden biriside piyazdır. Ufacık bir dükkânın içinde oldukça lezzetli ızgara ve 70 yıllık bir tarihi miras yatmaktadır. Bergama’yı anlatırken sizlere uzun uzun tarihten bahsettim. Bence bir yerleşim alanındaki tarih o yerleşimin tüm detaylarnı etkiliyor. Bir hikâye yaratıyor ve bu hikâye nesiller boyu etki yaratıyor. Çiçekseverlere gittiğinizde oturduğunuz masada 70 yıllık bir tarih var, hikâye var. Nesillerce yaşatılan bir hikâye bu. Bergama’da yaşan arkadaşım Kadir ile konuştuğumda dedemle birlikte gelir diye anlatmaya başlıyor. Kuvvetle ihtimal oda kendi çocuğu ile birkaç yıla gitmeye başlayacak. Böyle mekânlar beni lezzetlerinin yanında mental olarak ta olumlu etkiliyor. Hikâyesi ola mekânların peşindeyiz.

Çiçekseverler Izgara Salonunda öğlen vakti dükkân küçük olduğu için sıra bekleyebilirsiniz. Bunu dikkate alın ve yemek için kendinizi en aç zamanınıza bırakmayın. Muhakkak ben dinleyin ve piyaz isteyin. İzmir yaşamak için oldukça güzel. Biraz rutinin dışına çıkın ve ilçelerini gezin.

Afiyetle kalın,