Yerel seçim yarışı CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer’in de açıklanması ile tam anlamıyla başladı. AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci yaklaşık 2 aydır sahada ve İzmir ile ilgili projelerini her yerde gündeme getiriyor. İzmir’in göz ardı edildiğine vurgu yapan Zeybekci, Akllı Şehir İzmir projesini hayata geçireceklerini, bütün belediye hizmetlerinin dijital ortamdan yapılmasını ve takip edilmesini sağlayacaklarını vurguluyor. İzmir’in 21. Yüzyıl hikayesini yazmamız gerektiğine dikkat çekiyor. Seçim çalışmalarına yeni başlayan Tunç Soyer ise açığı kapatmak için son sürat çalışıyor. Parti etkinliklerine katılıyor, vatandaşlarla bir araya geliyor, televizyon programlarına konuk oluyor. Soyer, geçtiğimiz akşamda Türkiye’nin Nabzı Programı’nda Gazeteci Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

Arslan’ı şaşırttı
Soyer, Tarih, mitoloji, edebiyat alanlarında söylediği sözler ve verdikleri örnekler ile Program Sunucusu Yılmaz’ı da şaşırttı. Soyer, Süreya’nın 3 büyük şehri karşılaştırdığı şiirini programda şöyle özetledi: “Ankara’da insanlar bekler. Bekledikleri hayattır. İstanbul hayattan bir adım önde durur gibidir, arkasından koşturursunuz. İzmir’de hayat beklenmez, kovalanmaz, o sizinle beraberdir.” Soyer, şiiri okuduktan sonra Program sunucusu Didem Arslan Yılmaz, “Bunca yıldır bu stüdyoda siyasileri ağırlıyorum, Edebiyattan örnek veren tek adaysınız” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Bunun üzerine de Soyer, “Umarım bu durum hayra alamettir” diye espri yaptı. Program sunucusunu bile şaşırtan Soyer’in, donanımı, bilgi birikimi ve olaylara bakış açısı ile izleyenleri de şaşırttığını düşünüyorum.

Siyaset hayata çentik atma sanatı
Bunca yıl sanat, edebiyat ile ilgilenmiş bir kişi olarak neden siyaset yaptığı sorulduğunda ise Soyer şu cevabı verdi: “Siyaset hayata çentik atma sanatıdır. Hayatı dönüştürme sanatıdır. Hayatı iyileştirmeye çalıştırmaktır. Ben siyaseti bunun için yapıyorum. Bu coğrafyada yaşayan insanların çok daha iyi yaşam standartlarını hak ettiğini düşünüyorum. Bu iş siyaset yoluyla olacak. İzmir’de bunun için çok iyi bir fırsat.”

Tunç Soyer yaptıkları ile İzmir’e çentik atmak, Seferihisar’da olduğu gibi İzmir’de de iz bırakmak istiyor. Gastronomi, sinema, müzik, gençler, çocuklardan bahsediyor. İzmir’i marka kent yapma hedefini, ses getirecek projeleri olduğunu anlatıyor. Zeybekci de güzel projeler açıklıyor bu kent için ama Soyer’in projeleri entelektüel birikiminden süzerek, insanları şaşırtarak sunması başka bir siyaset tarzının da mümkün olduğunu bize göstermiyor mu? Umarım, bu siyaset tarzı herkese örnek olur.

Ruh zehirlenmesinden eşi koruyor
Soyer, bugünlerde örneklerini oldukça sık gördüğümüz, aday gösterilmediği için 40 yıllık partilerini bırakarak başka partilerden aday olanlar gibi siyasetteki ruh zehirlenmesi illetinden de kendisini Eşi Neptün Soyer’in koruduğunu söylüyor. Soyer, “Bu koltuklarda oturanlar bir süre sonra en akıllı olduklarına inanıyorlar. Onun için bu onların sonu oluyor. Siyasette maddi ve manevi açlığınız varsa ruh zehirlenmesi etkili olabiliyor. Eşim beni ruh zehirlenmesinden koruyor” diyor. Ne dersiniz siyaset sahnelerinde Soyer gibi isimlere daha çok ihtiyacımız yok mu?