31 Mart seçimlerine 1 haftadan az bir süre kaldı. Liderler meydan meydan gezerek seçmenleri ikna etmeye, alanlardaki kalabalıklar ile seçim öncesi ne kadar güçlü olduklarını halka hissettirmeye çalışıyorlar. Genel seçim havasında geçen seçimin sonuçları da yeni siyasi gelişmelere gebe olacak gibi gözüküyor.

Muhalefetin önemli Büyükşehirleri kazanması halinde, seçim sonrasında erken genel seçim ihtimali de gündeme gelebilir. Bugüne kadar yapılan seçimlerde ekonomi rüzgarını arkasına alan, istikrar vaad eden iktidar, her seçimden başarı ile çıktı. Seçim kampanyalarında her zaman muhalefete göre bir adım önde olan iktidar seçimlerde oylarını artırmasını bildi. Ama bu kez seçim sürecinden de anlaşılacağı üzere sonuçlar biraz farklı olacak gibi gözüküyor.

Anket firmalarının birçoğu güvenilirliğini yitirse de yapılan birçok kamuoyu araştırmaları farklı sonuçların çıkacağını söylüyor. O nedenle de anket şirketleri  ‘algı operasyonu yapıyor’ eleştirilerinin hedefi oluyorlar. Objektif bir değerlendirme yapacak olursak ülkedeki ekonomik sıkıntılar bugüne kadar ülke siyasetinde de değişiklikleri gündeme getirdi. 12 Eylül’e doğru hızlı adımlarla ilerleyen Türkiye o yıllarda ’70 cente muhtaç’ olarak nitelendiriliyordu. 24 Ocak Kararları ve sonrasında gelen 12 Eylül Darbesi, ülkeyi bambaşka bir siyasi atmosfere sokarak bizleri Özal ile tanıştırdı. 2001 krizinde ise iktidardaki 3 parti seçimlerden sonra barajın altında kalarak iktidarlarını kaybettiler.  Bazı partiler Türk siyasi hayatından bile silindi. Kısa bir süre önce kurulan Ak Parti iktidara geldi.  Bugüne geldiğimizde ise Hükümet yaşanan ekonomik sıkıntıların üstesinden gelmek için birçok tedbir aldı. Piyasayı hareketlendirmek için vergi indirimleri yaptı. Halkın temel ihtiyaç maddelerini daha ucuza alması için ‘Tanzim Satış’ uygulaması başlattı. Enflasyonu ve işsizliği düşürmek için başarılı kampanyalara imza attı. Ancak tüm bunlara rağmen piyasada yaşanan sıkıntılar,  vatandaşları derinden etkilemiş gözüküyor. Vatandaşlar daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de her zamankinden daha çok geçim derdine düşmüş durumda. Geçim derdi oy oranlarına nasıl yansır onu kısa bir süre sonra göreceğiz. Seçim sonuçları bize ülke siyasetinin geleceği hakkında da fikir verecek. Bunları yaşayıp göreceğiz.   

Zeybekci’nin dikkat çeken  performansı

İzmir özelinde seçimleri değerlendirecek olursak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’nin performansı göze çarpıyor. Şehrin bütün duvarlarında, panolarında kendisini görüyoruz. Ulusal televizyon kanallarında dikkat çekici reklam filmleri ile radyolardaki mesajları ile Zeybekci ön planda. Kampanyasında şehir ile ilgili önemli mesajlar veriyor, İktidar partisinin adayı avantajını da arkasına alarak seçim öncesi bile bazı sorunları çözebiliyor.

Zeybekci’nin başarılı bir ekibi olduğunu söylemek gerekiyor. Rakibi Tunç Soyer de Zeybekci gibi yoğun bir mesai harcıyor. Farklı mecralarda projelerini ve düşüncelerini aktarmaya çalışıyor. Gönüllü ekibi ile Zeybekci kadar profesyonel bir kampanya yürütemese de o da şehirdeki iktidar gücünün avantajlarını zaman zaman arkasına alıyor. Kendisine ne büyük desteği ilk başta Soyer’in adaylığına sıcak bakmayan Aziz Kocaoğlu veriyor. Köy köy gezerek partisinin oylarını artırmak için çalışıyor. Seçim atmosferi Zeybekci’nin performansına rağmen İzmir’de Soyer’in bir adım önde olduğunu gösteriyor. Zeybekci’nin performansının oylarına ne kadar yansıyıp yansımayacağını da yine kısa bir süre sonra göreceğiz. Siyasiler tarafından başından beri genel seçim havasına sokulan 31 Mart yerel seçimi Türk siyasi hayatına sonuçları ile damga vurarak, uzun yıllar konuşulacağa benziyor.