“Bu bütçe halkın bütçesi değil, bu bütçe sarayın ve onun çevresinin bütçesi. Şu anda halk, bu bütçenin yükü altında eziliyor. Yoksulluk diz boyu, insanlarımız ay sonunu getiremiyorlar. Kapanan işyerinden dolayı işçilerimiz maaş alamıyor, evlerde tencere kaynamıyor. İnsanların derdi Türkiye’de yerel seçim veya hangi partinin ne olduğu değil, tek bir derdi var, akşam evde çorba kaynayacak mı? Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu kesin talimat verdi, içinde bulunduğumuz bu hali Meclis’te kararlı bir biçimde dile getirmemizi istedi. Ancak halkın Meclis’in dört duvarı arasında yapılan konuşmalardan, basının tavrı nedeniyle yeterince haberi olmuyor. O yüzden bütçe boyunca, yurdun dört bir yanında örgütlerimiz, bu yoksulluğu haykıracaklar. Meclis’te hangi kurumun bütçesi varsa, bütün il örgütlerimiz bulundukları yerde o konuda basın toplantıları yapacak, sivil toplum kuruluşlarını ziyaret edecek. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi mi var, örgütlerimiz okul aile birliklerini ziyaret ederek savunduklarımızı anlatacak.

ENFLASYON ALDI BAŞINI GİDİYOR
Dolaylı vergiler artık insanlarımızın canına tak etti. Enflasyon aldı başını gidiyor. Trafik cezaları kazaları önlemek için değil, halkın cebindeki paraları söğüşlemek için kullanılıyor. Her gün sarayın uzmanları ne yaparız da nasıl bir dolaylı vergi getirerek halkın cebinde kalan kefen parasını saraya çekebiliriz diye çalışıyor. O yüzden bu bütçe, mazlumun ve mağdurun sesinin duyurulması gereken bir bütçe. Bizim görevimiz onların vekilleri olarak o sesi duyurmaktır. Bütün CHP milletvekilleri bütçe görüşmeleri boyunca konuşma yapacak. Her madde içinde gerçeğe dayalı önergeler vereceğiz. Önergelerle getirdikleri dolaylı vergilerin, cezaların kaldırılmasını, sosyal yardımların güçlendirilmesini isteyeceğiz.”(Rifat Başaran/Hürriyet)