İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, hem İzmir’in hem de partisinin gündemini belirlemeye devam ediyor.

Geçtiğimiz hafta “Acil kurultay ve değişim” çağrısında bulunan Kocaoğlu’nun bu açıklaması, “Kılıçdaroğlu gitsin Muharrem İnce gelsin” şeklinde anlaşıldı.

Kocaoğlu’na yakın isimler bile böyle anladı!

Gündeme Bakış olarak bu süreci çok yakından takip ettik. Büyük başkanının açıklamalarını destekleyen/desteklemeyen herkesin görüşüne elimizden geldiğince yer verdik.

Bu süreçte Kocaoğlu’na yakın-uzak isimlerle görüştüm. Son olarak Kocaoğlu’nun “değişim” kelimesinin yanlış anlaşıldığını ve bu doğrultuda ikinci açıklama geleceğini sizlere duyurduk.

Kocaoğlu, geçtiğimiz hafta Cuma ya da cumartesi günü bir delegeye, “Benim açıklamamda Kılıçdaroğlu gitsin Muharrem İnce gelsin diye bir şey yok. Şuanda olağanüstü kurultay tartışmalarını da taraf değilim” sözlerini yine sizlerle paylaştık.

Kocaoğlu’nun beklenen açıklaması sabah saatlerinde geldi.  

Değişimin "tehdit değil fırsat" başlığı altında Kocaoğlu, genel merkeze çok sayıda mesaj veriyor. Paragraf paragraf gitmekte fayda var. Bir Türkçe (paragraf) sorusu çözer gibi…

 “Kısır, sadece kişilerin ya da grupların iktidarının amaçlandığı parti içi mücadele ve çekişmeyle bir yere varılamadığı defalarca görülmüştür. Uzun vadeli değil günübirlik kararlar alarak, ısrarla aynı yol ve yöntemleri uygulayarak farklı ve başarılı bir sonuç beklemek, gerçekçi olmaktan çok uzaktır. Değişim, yaşamın vazgeçilmez bir kuralıdır

Burada Kılıçdaroğlu’nun yoğurt yiyişine ve ekibinin kendisine yakın isimleri bir yerlere atama, yazma şekline açık bir eleştiri var. Burada “ekibin” değişmesi gerektiğine vurgu yapmış başkan…

“Toplumun ve partimize gönül verenlerin samimi talebi, aklın ve bilimin rehberliğinde kendini yenileyen, liyakat esasına dayalı dirayetli kadrolar kurarak ülkenin her bakımdan kalkınmasını ve gelişmesini sağlayacak sağlam bir yol haritası belirleyen, bu doğrultuda projeler üreten, kararlar alan ve bunları güçlü, kararlı ve anlaşılır bir biçimde cesaretle gündeme getiren bir Cumhuriyet Halk Partisi'dir”

Burada yine partinin “muhalefet” tarzına bir eleştiri var. Ekibin sen-ben-bizim oğlan şeklinde değil liyakat sahibi isimlerden oluşturulması gerektiğine dikkat çekmiş.

“Ben seni seçeyim, sen de beni..' mantığıyla yürüyen parti içi politikalarla bu kısır döngüden çıkabilmemiz asla mümkün değildir”

 Burada yine genel merkez yönetimine yani MYK üyelerine (Özellikle Bülent Tezcan, Seyit Torun) gönderme var.

“Biz başarılıyız, onlar başarısız' demekle doğrulara ulaşamayız.

Sürekli başkalarıyla hesaplaşmak yerine, biraz da kendimizle hesaplaşmayı bilmeliyiz”

 Bana kalırsa yukarıdaki sözler direkt olarak Kılıçdaroğlu’na…

“Yıllardır genelde iktidar olamayan partimiz, yerel yönetimlerde azımsanamayacak kadar önemli başarılar elde etmiştir. Bu kentlerdeki oy oranlarımız bizi doğrulamaktadır. Ama ne yazık ki, yerel yönetimlerimiz CHP Genel Merkezi tarafından yeterince dikkate alınmamakta ve deneyimlerinden etkin biçimde yararlanılmamaktadır. Bu, incelenmeye değer ayrı bir sorundur”

Burada ise Kılıçdaroğlu ve ekibine ağır bir eleştiri var. Burada en büyük nasibi de hiç şüphesiz Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun alıyor.  

CHP'li yerel yönetimleri savunması gerekirken 'muhaliflerden daha sert ve yıkıcı' eleştirilerde bulunan bazı milletvekili ve parti yöneticilerimiz, üstü örtülemeyecek kadar önemli bir problem haline gelmiştir. Parti içindeki aday belirleme yönteminin sağlıklı yürütül(e)memesi de bir diğer açmazımızdır.

“Bazı milletvekilleri”nin başında hiç şüphesiz İzmir Milletvekili Tacettin Bayır geliyor. Bayır’a geçtiğimiz hafta neden bu kadar sert açıklamalar yapıyorsunuz diye sorduğumda, “Yerel yönetimlerle ilgilenmesi gereken biri PM, Milletvekillerini şimdi de genel başkanı belirlemeye çalışıyor. Birilerinin bunun yanlış olduğunu söylemesi gerekiyor” diyerek yanıtlamıştı.

Kocaoğlu, parti kamuoyunda da şaşkınlık yaratan vekil listesiyle eleştirisini tek bir cümleyle özetlemiş.

Baştan sona bizzat Kocaoğlu tarafından kaleme alınmış bir yazı!  Nereden bakarsanız bakın genel merkeze kimi zaman sert kimi zaman ise sitem dolu sözler yer alıyor.

Kocaoğlu bu açıklamasıyla “kurultay istiyor” tartışmalarının önüne de geçmiş oldu. Değişimi gerçekleştirecek adres olarak Kılıçdaroğlu’nu gösteriyor.

Ancak öğrendiğim kadarıyla, ilk açıklamadan bu yana genel merkez Kocaoğlu ile temasa geçmemiş. Kocaoğlu tarafında ise bu yönde bir beklenti var. Genel merkez olarak ifade ettiğim elbette CHP lideri…

Şimdi bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Kocaoğlu, geri adım mı attı yoksa ilk başta söyledikleri yanlış mı yorumlandı?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’la konuştum ve Kocaoğlu’nun sözlerini sordum. “Kocaoğlu ilk açıklamasından farklı konuşmuş. Biz ilk açıklamasında ne dediğini anladık” dedi.

Ancak Kocaoğlu özellikle yerel seçimler öncesi genel merkez yönetiminin (o isimleri biliyorsunuz) değişmesini istiyor. (2007 yılından bu yana sayın genel başkanlarımız ve parti yöneticilerimiz nezdinde, bıkmadan ve usanmadan dile getirdiğim gibi, güçlü bir 'Parti Mutfağı' acilen kurularak çalışmaya başlamalıdır)

Aslında bun isteği sadece Kocaoğlu’na yıkmak da doğru değil. Birçok parti yöneticisi bunu ifade ediyor.

Bundan sonra ne olur derseniz, o işte kocaman bir soru işareti.