İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Tire Belediyesi’nin birlikte yaptığı Tire stadının açılışındaydım. Gerçekten çok güzel bir stat! “Yiğidi öldür hakkını ver” diye boşuna dememişler. Statta her ayrıntı düşünülmüş. Gözünüzü kapatıp stada bıraksalar, “İngiltere’de miyim?” dersiniz! 

Açılış için CHP ilçe örgütleri iyi organize olmuş. Tribünler doluydu. Açılışla birlikte Gülşen konseri akıllıca bir hamle olmuş. İzmir’den gelirken otostop çeken 3 genci arabaya aldım. “Nereye gidiyorsunuz?” soruma, “Abi, Gülşen konseri var. Oraya gidiyoruz” cevabını verdiler!

Neyse biz konumuza dönelim. Kılıçdaroğlu, stada biraz gecikmeli geldi. Gelişiyle birlikte çalan İzmir Marşı tribünleri hareketlenmeye yetti. CHP lideri ve beraberindekiler marşı ayakta dinleyerek eşlik etmesi dikkat çekiciydi. KIlıçdaroğlu’nun bir yanına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir yanına ise CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel oturdu. Yücel’in heyecanı yüzüne yansımıştı! Kılıçdaroğlu’nun daha önce katıldığı birçok etkinliği takip eden bir gazeteci olarak söylüyorum, ilk defa protokol düzeni gayet iyiydi. Belediye Başkanları Kılıçdaroğlu’na yakın bir koltuk kapmak için sağlam mücadele verdi. Birkaç gündür CHP liderini gölgesi gibi takip eden Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, Kılıçdaroğlu’nun kendisini görebileceği güzel bir yere oturduğunu söylemeden geçmeyeyim.

Aklımdayken aktarayım Tire 1922 Futbol takımının küçük oyuncularının aralarında yaptığı gösteri maçı tüm konuşmalardan fazla ilgi gördü. Beyaz takımdaki 7 numaralı çocuğun yaptığı hareketler tribünlerin büyük ilgisini çekti!

Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, güzel bir konuşma yaptı. Mesajlarını kısa ve öz bir şekilde paylaştı. Başkan Kocaoğlu’nun kısa bir konuşma yapacağını düşünmüştüm. Ama yanılmışım. Başkan, uzun bir konuşma yaptı. İyi hazırlanmış. Her cümlesi mesaj doluydu. İktidarı çok sert sözlerle eleştirdi. Örneğin, “Hakkaniyetli ve adaletli kentsel dönüşüm yapmak istiyorsanız İzmir'in başlattığı Uzundere ve Örnekköy'e bakın. Oradan yol ve yöntem öğrenin” dedi.

Kocaoğlu’nun “kimseden” destek almadan destan yazdıklarını söylemesi, kredi notunun büyük devletlerle yarıştığından bahsetmesi ve, “Çalışıyoruz, üretiyoruz. Yerelde kalkınmayı hedef aldık. Kentimizi kalkındırdık. Başka hiçbir yerden destek almadan kentin kendi gücüyle tek başına Büyükşehir Belediyesi ve yerel yönetimlerin öncülüğünde kalkınabileceğine kalkınma destanı yazabileceğine dünya alem şahit oldu. Bundan dolayı İzmirli hemşerimizle birlikte mutluyuz, gururluyuz. Birbirimize inanıyoruz, güveniyoruz. Başarmak üzere emin adımlarla yürüyoruz” demesi bana göre adaylık mesajının farklı bir boyutudur. Bana göre Kocaoğlu, Kılıçdaroğlu’na üstü kapalı olarak, “Ben bir kez daha aday adayıyım” demiştir. Kocaoğlu’nun stat açılışındaki konuşmasını tamamını okuyun ya da izleyiniz! İktidara karşı artık sessiz kalmayan ve her fırsatta eleştiren bir başkan bundan sonra “ben yokum” demeyecektir.

Aday gösterilip gösterilmeyeceğini şimdiden ön görmek mümkün değil. Ayrıca önümüzde uzun bir zaman var. Bugün adaylık düşünen biri yarın farklı bir noktaya gelebilir. Ya da tam tersi…

Bu arada şu “detayı” atlamayayım. Kılıçdaroğlu, konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldiğinde Başkan Çiçek’i öperken Kocaoğlu’yla el sıkışmakla yetindi. Birbirlerine tebessüm ettiler. Buradan farklı bir anlam çıkarmaya çalışmıyorum. Sadece gördüğümü sizlerle paylaşıyorum. Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu’nda iyi ve seviyeli bir ilişki olduğunu da belirtmem gerek.

Tire’de gördüklerim, duyduklarım bunlar. Yorum sizlerin…