Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, yerel seçim gündemini değerlendirerek, İzmir belediye başkan adaylarına ve kendisine yönelik yapılan eleştirilere yanıt verdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay'ın adaylığının sürpriz olmadığını dile getiren Aslanoğlu, "Cemil Bey ilk andan itibaren 9 belediye başkan adayımızdan biriydi. Alaattin Yüksel'in de adaylığını açıklamasıyla birlikte 10 adayımızdan biri oldu, tabi beklediğimiz arkadaşlarımızdan biriydi. Cemil Tugay hem büyük bir ilçede belediye başkanlığı yapan hem de örgütte daha önceden tanıdığımız bir arkadaşımızdı. Benim için sürpriz olmadı" dedi. 

"GÖNÜL KIRGINLIĞI VARSA İLETİŞİM HATASI OLMUŞTUR"

İzBB mevcut başkanı Tunç Soyer'in "kırgınlık" ve "Siyasi nezaketsizlik" açıklamalarının sorulması üzerine Aslanoğlu, "Sayın Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, bizim partilimiz, yol arkadaşımız. Partimize çok uzun yıllar emek verdi, 10 yıl Seferihisar'da belediye başkanlığı yaptı, 5 yıl Büyükşehir'de başkanlık yaptı. Birçok uluslararası organizasyon konusunda da İzmir'e emek vermiş yol arkadaşlarımızdan biri. Bu sürecin yönetimine ilişkin aday adayı olan mevcut belediye başkanlarımızla ilgili de; bu durum Abdül Batur, Ali Engin, Halil Arda, Mustafa İnce için de geçerli. Kimi bize 5 yıl, kime 25 yıl belediye başkanlığı yapmış. Arkadaşlarımız bu sürecin sonunda gönül kırgınlığı yaşıyor ve kendilerini iyi hissetmiyorsa bu sürecin sonunda bir hata yaptığımız belli. Bu hatanın da bir iletişim hatası olduğunu, iletişimi doğru kuramadığımızı, bu yüzden arkadaşlarımızın gönül koyduğunu düşünüyorum. Bunları zaman içinde hep birlikte aşacağımızı biliyorum. Ben il başkanıyım, bu benim asli görevlerimden bir tanesi. Hiçbir partilimi dışarıda bırakmadan seçim çalışması yapmak benim görevim. Bu CHP'liyim diyen herkesin görevi, sade üyeden başlayarak Genel Başkana kadar hepimizin görevi. Arkadaşlarımızla kol kola girerek mücadeleyi büyütmeliyiz" açıklamasında bulundu. 

"BİZ ADALET VE KALKINMA PARTİSİ'NE BENZEMEYİZ"

Aslanoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü: 

İl Başkanı başından sonuna süreci yönetir. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'ne benzemeyiz. Onlar 'otur otur - kalk kalk' bir partidir. 20 yıllık bir partidir. Tek bir lideri vardır, hiç değişmemiştir. Yapıyı canı istediği gibi yapar, kimse sesini çıkartamaz. Canının istediğini bir kurula alır, canının istediğini kuruldan çıkartır. Hatta o kadar abartırlar ki, mevcut belediye başkanını, kendi seçtiğini de değil, bizim seçtiğimiz bir belediye başkanına dahi 'metal yorgunluğu oldu sende, evine git der', o da evine gider. Bizim partimiz ise 100 yıllık bir parti ve bizim partimizde demokrasi işler. Hep böyledir. O yüzden kararlardan memnun olmayan arkadaşlarımızın seslerini yükseltiyor olmasını, taleplerini bizlere söylüyor olmasını yadırgamayız, ayıplamayız da...

"İHANET EDEN BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ ALIR"

Bizde seçim dönemlerinde benzer süreçler görürüz. İlk kez bu süreçleri görmüyoruz. 2014'te de, 2019'da da benzer süreçleri gördük. Aday adaylarından adaylaşamadığı için kırılan ya da ihanete varan yola sapan arkadaşlarımızı gördük. İhanete varan arkadaşlarımız da boylarının ölçüsünü aldılar. 

"PARTİ KARARINA 'UYGULAMIYORUM, SABOTE EDİYORUM' DİYEMEYİZ"

Herkesin doğrusu bir değil. Aday adayı zaten en iyi kendisi yapacağına inandığı için çıkıyor. Başka bir arkadaş atandığında 'bu benden daha iyiydi' demez ki... Çok normal bir süreci yaşıyoruz. Bu kararlar yüzde 100 kararlar olmaz. Adayların bazıları benzer adaylardır. Ayşe Hanım da, Fatma Hanım da adaylaşabilir. Aralarındaki farkı  milimetrik ölçemezsiniz. Birçok kriter devreye girer Ayşe Hanım'a karar verilir. Karar vericiler de bellidir. Biz adaylaşma sürecinde kimin karar verici olduğunu bilerek ilerliyoruz. Karar verici Parti meclisidir. Tabi ki Genel Başkanın ve MYK'nın önerisi her zaman çok etkili olmuştur ama karar verici odur. Karar vericiler 'Öyle karar veriyor, böyle karar veriyor' demek doğru değil. Parti Meclisinin aldığı kararlara da, parti disiplini içinde uymalıyız. Çünkü biz bir partiyiz, tartışırız, karar verici karar alır, bazen yüzde 100 doğrudur, bazen 100 de 100 tatmin etmez bizi, bazen yanlış olduğunu düşündüğümüz bir karardır. Ama 'bu kararı uygulamıyorum, sabote etmek için elimden geleni yaparım' diyemeyiz. Parti disiplin işidir. Bu disiplini sağlayamazsak bir partiden bahsedemeyiz. Kendini CHP'li olarak gören herkes parti disiplinine de sahip çıkmalıdır.

"DÜŞÜNDÜKLERİMİZİ DANIŞMA KURULLARINDA ANLATIRIZ"

Yeri geldiği zaman yanlış olduğunu düşündüklerimiz anlatılır mı, evet... Bizim danışma kurullarımız olur. Orada söz alır, neyi yanlış gördüğünü,, karar alıcıların nerelerde yanlış yaptıklarını, iyi yaptıklarını eleştirir ve bir sonraki sürece geçmeye çalışırız.

"BEN RAPORLA OYNAYAN VERİ DEĞİŞTİREN SİYASİ TİPLERE BENZEMEM!"

Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal'ın "Performansı en düşük il başkanı" eleştirisinin hatırlatılmasın üzerine ise Aslanoğlu, "Serdar Bey'le hem Bayraklı mitinginde hem daha sonrasında görüştük. Atanamayan, istediği görevi alamayan arkadaşlarımız gönül koymalarını yukarıdan aşağıya yürütebilirler. Ama beni tanıyan herkes çok iyi biliyor ki; ben gönlüme göre olacağı için raporlarla oynayan, verileri değiştiren siyasi tiplere benzemem. Neyse, genel merkeze öyle aktarmışımdır, tek bir kelimesini değiştirmeden, tek bir harfini değiştirmeden. Tüm siyasi iklimi koklayan gazetecisinden, oda başkanına, STK yöneticisinden, borsa yöneticisine, hal yöneticilerine, kooperatif yöneticilerine kadar herkesin tek tek düşüncesini alıp, noktasına, virgülüne karışmadan, hatta ilçe başkanlarının görüşünü yazılı olarak alıp bilfiil genel başkana sundum" dedi ve şunları kaydetti: 

"SÖYLENENLERİ YUTMAK ZORUNDA OLAN DA İL BAŞKANI!"

Bazen genel merkez aşağıdan gelen verileri, düşünceleri daha fazla dinleyerek karar verir, bazen de öyle karar vermez. Bu dönemde genel merkez il ve ilçelerin görüşleri doğrultusunda karar vermemiş de olabilir. Bu kararları vermemesi onun karar verici olmasını elinden almıyor. Biz kurultay yaparken kimin karar verici olacağını belirliyoruz zaten. Arkadaşlarımızın genel itibariyle böyle şeyler düşündüğünü çok düşünmüyorum. Serdar Başkanın da kendini ifade ederken yanlış ifade ettiğini düşünüyorum. En azından bana söylediği öyle. Anlık sinirledikleri için söylediklerini yutmak zorunda olan da il başkanı. Ben il başkanıyım. Kentteki bağıran partilimi de yatıştırmak, onu da mücadelenin, savaşın parçası olarak tutabilmek benim görevim. Bir de ben bilirim ki, böyle süreçlerde il başkanı ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranır.

"ADALET VE KALKINMA PARTİSİNDE OLUK OLUK BUNLAR VAR"

Adalet ve Kalkınma Partisi adayları açıklandığında, Adalet ve Kalkınma Partililer, bütün biat kültürüne rağmen çok mu mutlu ayrıldılar. Hangi ilçelerde CHP'lilerle el sıkışanları mı istersiniz, başka partilere gidenleri mi istersiniz, küsüp evlerine gidenleri mi istersiniz... Adalet ve Kalkınma Partisi'nde MHP'de oluk oluk bunlar var.